Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Baharın müjdecisi cemre nereye düşer?

Baharın müjdecisi cemre nereye düşer?

Bahar kendi gelmeden önce müjdecisi olan cemreleri düşmeye başladı. Üç cemre vardır ve bunlar sırayla önce havaya, sonra suya sonra da toprağa düşer. Cemrelerin düşüş sıralamasında önce hava ısınıyormuş gibi görünse de hava doğrudan güneş ışınları ile ısınmaz, meteorolojik olarak ısınma sıralaması toprak-hava-su şeklindedir.
Cemre kelimesinin anlamı ‘kor haline gelmiş ateş, köz’ Köz, yani kıpkırmızı ateş. Gerçekte düşen bir şey var mıdır, ne, nereye düşmüştür? Bu söz söylendiğinde bizler, tabii olarak bir şeyin bir yere düştüğünü düşünebiliriz Aslında düşen bir şey yok. Görünmeyen bir olay, aklımızın daha kolay kavrayabilmesi için böyle söyleniyor halk karasında, ateş anlamına gelen cemrenin havaya düşmesini, sanki havaya bir ateş değmiş ve ısınma başlamış gibi kabul edilmektedir.

Uzun süreli deneyim ve bilgi birikiminin bir ürünü olan halk takvimine (Rumi takvim) göre; eskiler 365 günlük yılı 'Kasım' ve 'Hızır' günleri olarak iki mevsime ayırmışlardır. Bu inanışa göre; Kasım 179, Hızır ise 186 gündür. Yılın Kasım kısmı yani kış devresi 8 Kasım’da başlar, 5 Mayıs’a kadar sürer, 6 Mayıs’ta da Hıdırellez ile birlikte yaz devresi, yani Hızır günleri başlar ve 7 Kasıma kadar sürer.

Her cemrenin arasında bir haftalık zaman vardır Kasım’ın yüz beşinde (19-20 Şubat) birinci cemrenin havaya, yüz on ikisinde (26-27 Şubat) ikincisinin suya, yüz on dokuzunda da (5-6 Mart) üçüncü cemrenin toprağa düştüğüne ve yedi günlük aralıklarla buraları ısıttıklarına inanılmaktadır.

Çok eski yıllardan beri Tarım ve Hayvancılıkla uğraşan kesimler için halk takviminin yaşamsal önemi vardır. “Tarımda tek bir diktatör vardır, o da iklimdir” olduğuna inanan bazı tarım çalışanları çalışma planlarını hava koşullarına ve mevsime göre yaparlar. Biliyoruz ki toprak ısınmadan atılan bir tohum yeşermez, bu yüzden özellikle çiftçilikle uğraşan bazı büyüklerimiz cemre ve buna benzer olayları dikkatle takip eder, işlerini buna göre ayarlarlar.

Kasımın kırk altısında, kırk gün anlamına gelen 'Erbain', 21 Aralık’tan 31 Ocak’a kadar geçen soğuk karakış günlerine Zemheri, seksen altısında da (21 Mart) elli gün anlamına gelen 'Hamsin' başlar, böylece kışın en soğuk zamanları olan doksan günlük süre geçmiş olurdu 

Kasım günlerinin ortasını geçip yüz gün arkada kalınca halk arasında zorlu kış günlerini arkada bırakmanın bir ifadesi olarak 'geldik yüze, çıktık düze' denilirdi. Bahar günleri gelmeye, doğadaki canlılar uyanmaya, topraktaki bitkiler yeşillenmeye, ağaçlar çiçek açmaya, leylekler gelemeye başlamıştır artık.

Cemre her ne kadar folklorik bir inanış olsa da, doğanın uyanışına vesile oldukları için yenilenmeyi hatırlattıkları için ve bir kez daha Yaradan’ın hikmetini bizlere hissettirdiği için güzel bir inanış ve gelenektir. Türk dünyasında bu gelenek yaşatılmaktadır.

Cemrelerin güzel Anadolu’yu vatan tutan, Türkiye’yi ana vatan belleyen herkesin yüreğinde sevgi, barış ve kardeşlik tohumlarının yeşermesine, milli birlik ve beraberliğimizin artmasına vesile olması en büyük arzumuz.

Umarım bu sene cemre bütün insanlığın gönlüne düşer de yüreklerini ısıtıp, nefreti, öfkeyi, kini yok eder. Özellikle Ortadoğu coğrafyasındaki emperyalist güçlerin, canilerin ıslah olmasına, mazlumun, mağdurun, fakirin, yoksulun yüzünün gülmesine vesile olur inşaAllah. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi