Bildiğiniz havaları unutun!
Ülkemizin özellikle kuzey ve batı kesimlerinde yaşanan fırtına ve yağışla birlikte bir kez daha anlaşıldı ki iklim krizi kaynaklı bu tür hava hadiselerini daha sık ve daha şiddetli yaşayacağız. Öncelikle bu koşullarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Maddi zararı olanlara da geçmiş olsun diyorum. Allah daha beterinden korusun inşallah.
Yıllardır yazdım ve ömrüm oldukça yazmaya da devam edeceğim. Geleceğin anahtarı iklim değişikliğine uyumda saklıdır. Hangi ülke hangi şehir hangi birey bu konuyu ciddiye alırda riskleri planlar ve hazırlık yaparsa kazanan onlar olur. İçinde bulunduğumuz günlerde yaşanan fevkalade hava olaylarının ilerde de yaşanacağı belli olduğuna göre bildiğimiz hava olaylarını unutup, olası riskleri hesaplayıp şimdiden gelecek planları yapılmalıdır.
Cenâb-ı Hak, Hazret-i Peygamber’in ve daha önceki peygamberlerin getirdiği tevhidi ve ilâhî hakikati hatırlatarak insanoğluna soruyor:
“Düşünmez misiniz?” (Hûd, 30; Mü’minun 85) “Akıl erdirmez misiniz, aklınızı çalıştırmaz mısınız?” (Hûd, 51; Mü’minun, 80) gibi pek çok ayette “Düşün, akıl erdir, tefekkür et!” buyruluyor. Ne demektir bu? Yaşadıklarınız hakkında düşünün, ibret alıp akıl edin ve tedbir alın değil mi? Peki biz ne yapıyoruz?
İklim değişikliğiyle ilgili projeler yapıp Avrupa Birliğinden, ulusal ajanstan, kalkınma ajanslarından destek alıyor ve lüks otellerde eğitim adı altında toplantılar yapıp birbirimizi ağırlıyor, birkaç makale ile akademisyenlere puan kazandırıyoruz. Proje kapsamında yurtdışı seyahatlere katılıp geziyoruz. Uluslararası antlaşmaları imzalayıp gövde gösterisi yapıyoruz. Neticede Bakanlığın ismine İklim değişikliğini ekleyince sorunu çözdük mü sanıyoruz?
Peki orta da ne var? İklim krizine hazırlıklı mıyız? Başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere zorunlu olarak hazırlanan Stratejik Planlarında iklim değişikliği ve etkileri risk olarak alınıyor mu? Konuyla ilgili eylem planları geliştiren kaç kurum var? Yerel Yönetimler, belediyelerimiz, üniversiteler, sanayi sektörü, tarım sektörü, turizm sektörü stratejik planlarını buna göre güncelliyorlar mı? Yoksa bu konu sadece birkaç sivil toplum örgütünün hobisi olarak mı görünüyor?
Her türlü afet ve acil durumda ilk müdahaleye koşan AFAD Başkanlığı bünyesinde, adında iklim değişikliği olan bakanlıkta ya da diğer bakanlıklarda, belediyelerimizde, önemli sanayi sektörlerinde konuyla ilgili iklim bilimci, meteoroloji mühendisi, çevre mühendisi kaç uzman var? Ya da var mı? Biliyor muyuz? (Umarım vardır)
Kamuoyunun gündemini ekonomik konular döviz ve altının seyri o kadar çok meşgul ediyor ki? Kuraklık, fırtına, seller kimin umurunda? Ancak etkilerini yaşarken yani iklim krizi ile -acil durumlarda- yüz yüze gelinince önlem almaya başlıyoruz. Maalesef herkes kriz yönetimine odaklanmış vaziyette. Halbuki iklim, kuraklık, fırtına, sel gibi meteoroloji kaynaklı afetlerde de risk odaklı çalışılmalı ve ona göre hazırlıklı olmalıyız. Kriz yönetiminden önce risk yönetimine öncelik vermeliyiz.
Kimse kusura bakmasın dost acı söyler. Uzmanlar alarm verircesine uyarıyor: Artık bu işi ciddiye alın, iklim krizini önemseyin, bildiğimiz havaları unutun. Coğrafya kitaplarında yer alan dört mevsimin başlangıç ve bitiş tarihleri değişiyor. Belli ki buna bağlı olarak bazı takvimlerde- özellikle tarımsal faaliyetlerin yapılacağı günler- değişecek. Ekim, dikim ve hasat mevsimi kayacak. Turizm mevsimi tüm yıla yayılacak. Mevsimlere göre piyasaya sürülen giysiler, alışveriş piyasası, indirim sezonları değişecek. Tarım alanları daha çok zarar görecek. Biyolojik çeşitlilik azalacak, kimya ve ilaç sektörü hatta bazı sanayi sektörleri ham madde bulmakta sıkıntı yaşayacak. Bunlar benim ilk aklıma gelenler.
BM Hükümetler arası İklim değişikliği paneli (IPCC)’e göre iklim değişikliğinin ana kaynağı %90 insan olduğuna göre, çözümü üretecekte yine insandır. Şimdi büyük harflerle yazıyorum ki daha iyi anlaşılsın:
HİÇBİR ÜLKENİN GELECEĞİ DÜNYANIN ÇEVRESEL GELECEĞİNDEN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ. GELECEĞİN ANAHTARI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUMDA SAKLIDIR. İKLİM KRİZİ İLE YAŞANACAKLAR TIPKI SALGIN HASTALIKLAR GİBİ ZENGİN FAKİR, GENÇ YAŞLI DEMEDEN HEPİMİZİ ETKİLEMEKTEDİR. GERİ DÖNÜLMEZ BİR NOKTAYA GELMEDEN, DAHA FAZLA KEŞKE DEMEMEK İÇİN: TEK BİR BİREYDEN AİLEYE, AİLEDEN MAHALLEYE, MAHALLEDEN ŞEHİRLERE, ŞEHİRLERDEN BÖLGELERE, BÖLGELERDEN ÜLKEMİZİN EN ÜST YÖNETİMİNE KADAR HANGİ SİYASİ GÖRÜŞTE OLURSA OLSUN HERKES VE HER KESİM GELECEK PLANLARINI BUNA GÖRE YAPMALI VE PROGRAMLAMALIDIR. ÇOK GEÇ OLMADAN.
Allah (c.c) ülkemizi, ülkemizin her noktasındaki vatandaşlarımızı çaresiz durumlara düşürmesin; her türlü kazadan beladan doğal felaketlerden korusun inşallah. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.