Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Bile bile lades

Bile bile lades

Görünen o ki korona virüs kimsenin umurunda değil. Birkaç hafta öncesine kadar gözümüz kulağımız akşam haberlerinde Sağlık Bakanlığından gelecek günlük korona virüs raporunu açıklamasındaydı. Ama farkındaysanız artık rutine döndü. Vaka sayısı/test sayısı oranı %2-2,5’larda devam ediyor. Test sayısı 40 binlerde vaka sayısı 900’lerde geziyor.  Maalesef her gün 15-20 kişi aramızdan korona yüzünden ayrılıyor.

İnsanlar aralarında iddiaya tutuşurlar. Alan verene “aklımda” demez de veren “lades” der ise alan kaybeder. Bu durum, genelde çocuklarımızla yapılınca sonucunu bilerek aklımda demeyiz ve kaybederiz ki onlar sevinsin diye. Şimdi bizde toplum olarak sonuçları aklımızda olduğu halde aklımızda değilmiş gibi korona ile iddiaya girdik kaybedeceğimiz bile bile lades diyoruz. Bu sefer sevineceğimiz yerde üzülüyoruz.

Halbuki mart ayının başlarında Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın dediği gibi” Korona virüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir.” Sözünü çabuk unuttuk. Biz bu tedbirleri bırakınca, gücümüzü aklımızda tutmadıkça, güç Korona virüse geçiyor ve tüm dünya ya “Lades” diyor, etkisini artarak sürdürüyor.

Allah var, bu virüs hayatımıza girdiğinden itibaren başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu yönetimiyle ülkemizde dünyaya örnek çalışmalar yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Süreç olabildiğince en az zararla haziran ayı başına kadar getirildi.

Kısıtlamalar ve alınan önlemler tabii ki bir yere kadardı. Vatandaş daha fazla süreyle evde tutulamazdı. Ekonomi canlanması gerekiyordu, nikahlar düğünler ertelenmişti, saçlar uzamış, beyazlar artmıştı. Turizm sezonu açılmalı kriz fırsat çevrilmeli, esnaf kepenklerini açmalı, okullar açılmalıydı. Çünkü hayat devam ediyordu. Ertelenen tüm işlerimiz bizleri bekliyordu.

Sağlık Bakanlığı tüm sektörlerde hazırladığı rehberlerle “TAMAM” diyerek “Yeni Normalleşme” sürecini başlattı. Temizlik, Maske ve Mesafeye uyulması kaydıyla başlatılan yeni normalleşme sürecinde pek çok yerde maalesef eski normalimizi de aşarak normalin üstüne döndük, eski tas eski hamam hayat hızla devam ediyor. Maşallah bir başladık pir başladık.

Şöyle bir etrafınıza bakın hemen anlarsınız ne kadar tedbirlere uyuluyor. Maske aksesuarımız oldu, kolumuzda, çenemizde doğru dürüst takan yok. Çarşıda pazarda, alışveriş merkezlerinde sosyal mesafe unutuldu. Temizlik eh işte aklımıza geldikçe. Düğünlerde, eğlencelerde, piknik alanlarında, park ve bahçelerde yan yana, sarmaş dolaş hayatına devam edenler çoğunlukta. Umursamaz bir şekilde bana bir şey olmaz mantığı topluma hâkim olmuş görünüyor.

Galiba biz tedbir olarak Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen “TAMAM’ reçetesini, bu iş bitti tamam diye anladık ve eski normalimize devam ediyoruz. Tabii ki yanlış yapıyoruz. Bu durumda ister istemez akla şu geliyor: Acaba bile bile lades mi diyoruz?

Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu üyeleri bu işin böyle olacağını çok iyi bildikleri halde belki de “sürü bağışıklığı” sistemine geçmeyi tercih ettiler. Dünya’daki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de ikinci hatta üçüncü dalgayı yaşayarak göreceğiz. Ne yazık ki ölen ölür kalan sağlar bizimdir mi, diyoruz?

Geçen hafta sonu Ayasofya Camii açılışında yüzbinlerin bir arada izdihamını (halen de devam ediyor) görünce tedirgin olmamak elde değil. Çok özlenen ve beklenen bir sevincin sonrasının hüzne dönmesini kimse istemez, ancak maalesef bu hafta sayılar yine artabilir. Bizler bile bile lades dediğimiz sürece vakalarda azalma değil artış devam edeceğe benziyor. Allah sonumuzu hayır eylesin, inşallah.

Diğer bütün kronik hastalıklarda olduğu gibi (kanser, tansiyon, kalp, zatürre, KOAH vb.) korona virüsten de hayatını kaybedenler artık sıradan hastalıklar sınıfına girene kadar bu korku ve tedirginlik devam edecek. Tabii ki bu sürede ne kadar az canımız yanarsa o kadar iyi. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Ancak farkında olmadan taşıyıcı konumunda olanlar etrafını da ateşe atıyor. Onlar aramızda dolaştığı sürece, tedbirlere uymayı rafa kaldırdığımız sürece maalesef bu endişemiz devam edecek.

Önümüz Kurban Bayramı, Allah kabul etsin kurbanlar kesilecek, bayramlaşmalar yine devam edecektir. Bu konuda da “BANA BİR ŞEY OLMAZ” mantığıyla devam edersek yine vaka artışlarının zirveye tırmanacağını söylemek için bilim uzmanı olmaya gerek yok.

Yaşı altmışı geçen biri olarak özellikle gençlere yalvarıyorum. Ne olur gençler maskenizi takın, sosyal mesafeye dikkat edin, ellerinizi sık sık yıkayın, arkadaşlarınızla bırakın sarılmayı tokalaşmayı bile bırakın. Kalabalık yerlerde fazla dolaşmayın. Belki size bir şey olmaz ama evde anneniz babanız dedeniz nineniz kardeşiniz var. Onları seviyorsanız bu işi ciddiye alın. Bile bile lades demeyin.

Ailelere yalvarıyorum. Kurban kesimini mümkünse vekalet vererek yapın, ya da kurban kesim yerlerine randevu ile tek başına gidin, kalabalıklara girmeyin, işiniz bitince evinize dönün. Bayramlaşmaları aile içinde az kişiyle yapın, ahbap, dost, akraba ziyaretlerini telefonla yapın.

Ramazan Bayramı’nda olduğu gibi sokağa çıkma kısıtlaması Kurban Bayramı’nda getirilmeyeceğine göre her şey serbest diye çok fazla normalleşmeyelim. Kendi kısıtlamamızı kendimiz getirelim. Kurban keseceğiz derken kendimizi ve çevremizi Korona virüse kurban etmeyelim.

Öyle veya böyle hayat devam ediyor. Alınan tedbirlere uyan vatandaşlar da tedbirlere uymaya devam etsinler ama tabii ki dua etmeyi de bırakmasınlar. Gerçekten bu dönemde duaya çok ihtiyacımız var. Allah (c.c) şu mübarek bayram arifesi hürmetine, bayram hürmetine, kendisine yalvaran tertemiz gönüller hürmetine, günahsız sabiler hürmetine her türlü hastalıktan ve musibetten cümlemizi korusun, korona taşıyıcılarından da uzak tutsun, işi ciddiye almayanlara, bile bile lades diyenlere de akıl, izan versin inşallah. Amin, amin, amin.

Bu vesile ile Kurban Bayramınızı tebrik eder, size, ailenize, milletimize ve tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını dilerim. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi
SON YAZILAR