Dünyada çocuklara bayram hediye eden tek bir ulus olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yetişkin bir bireyi olarak günümüz çocuklarından ben kendi adıma özür diliyorum.

En başta bugünlerde küresel ölçekte yaşanan ve tamamen büyüklerin tutumlarından dolayı ortaya çıkan koronavirüs salgını nedeniyle dünyanın dört bir yanından gelemeyen dünya çocuklarıyla buluşup sabırsızlıkla bekledikleri “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı” kutlayamadığınız için,

Çocukların en doğal hakkı olan farklı farklı giysilerle dans etmek, şiir okumak, resmi geçitlerde bayrağımızı dalgalandırmak gibi bu aziz milletin bir ferdi olmaktan gurur duymalarına vesile olan törenleri sadece okul bahçelerine hapsetmemize rağmen bu sene onu da yaşatamadığımız için,

Yılda bir kez de olsa devlet büyüklerinin makamlarına geçip çocuk gözüyle beklentilerini ifade etme imkânını veremediğimiz için,

Yıllarca televizyonlardan milli ve manevi değerlerden uzaklaştıracak üzüntü veren vur patlasın çal oynasın türü program ve dizilerin görüntüleri izlemelerine izin verip, bugünlerde de dünyadan gelen binlerce vefat haberlerine şahitlik etmelerine sebep olduğumuz için,

Daha fazla para kazanma ve daha fazla lüks içinde yaşama hırsımız yüzünden çocuklarımızın en doğal hakkı olan sağlıklı, temiz ve güvenli bir çevrede yaşama haklarını ve geleceklerini tehdit ettiğimiz için,

Hangi siyasi görüşten olursa olsun her fırsatta sağlıklı ve temiz bir çevre için nutukları atıp, gelecekte onların da hakkı olan doğal kaynakları hızla tükettiğimiz ve çevre kirliliğine neden olduğumuz için,

“Tohumlar Fidana, Fidanlar Ağaca, Ağaçlar Ormana, Dönmeli Yurdumda” diye şarkılar ezberletip, daha sonra plansız kentleşme ve sanayileşme adına diktiğimiz koca koca  inşaatlar nedeniyle güzelim yeşil alanları yok ettiğimiz için,

İnancımıza göre hem İsrafın haram ve günah olduğunu söyleyip, hem de tüketim alışkanlıklarımızı israf çılgınlığına çevirdiğimiz için,

Yaratılan her canlının yaşama hakkı olduğunu, yaratılanı sevmek ve korumanın Yaratana olan görevimiz olduğunu söyleyip, can dostunuz hayvanlara eziyet edip sokaklara terk ettiğimiz için,

Dünya evrensel çocuk hakları bildirgesini imzalayıp, çocukların aile içi şiddete, yurtlarda tacize ve sokaklarda çeşitli baskılara maruz kalarak hayatlarınızı kararttığımız için,

Teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin büyüsüne kapılıp onları sanal aleme mahkûm ettiğimiz ve yalnızlaştırdığımız için,

Onlara sanal alemde sörf yapmayı, oyunlar oynamayı sosyalleşme olarak sunup, geleneksel sokak oyunlarımızdan ve temel değerlerimizden uzaklaştırdığımız için,

İçki ve sigara içmenin zararlı bir alışkanlık olduğunu her fırsatta dile getirip, kendimiz içmeye devam ederek kötü örnek olduğumuz için,

Büyüklerini örnek al deyip, onlara kötü örnek olduğumuz için ÖZÜR DİLİYORUM.

Yaşanan koronalı günlerde onları anne ve babalarına hasret bıraktığımız için sağlık çalışanlarının çocuklarından da ayrıca özür diliyor, bu zor günlerin en kısa zamanda geçmesi ve tez zamanda anne ve babalarına kavuşmaları için dua ediyorum.

Biz özürde çocuklarımıza bu anlamlı bayramı armağan eden Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları ile TBMM’nin ilk vekillerine. Biz size layık olamadık diye.

Bizler bir nebze de olsa atalarımıza ve onların bayram hediye ettiği çocuklarımıza layık olabilmek için hadi hep birlikte evde kaldığımız şu günlerde hiç olmazsa evlerimizi süsleyelim ve pencerelerimize, balkonlarımıza bayrak asalım. Bir nebze de olsa çocuklarımıza “Ne Mutlu Türküm Diyene” bayramını yaşatalım inşallah.

Bu vesile ile Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 100 üncü yılı ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu, Ramazanımız mübarek olsun. EVDE KALIN, SAĞLIKLA KALIN.