Hayata hayat katanlar: Kadınlarımız
Yaşamımızda, doğumdan ölüme, hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, ihtiyacımız olduğunda yanımızda olan, desteklerini esirgemeyen, yediren, içiren, büyüten, eğiten, yetiştiren, bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız olarak hayatımıza anlam kazandıran kadınlarımızı bir gün değil her gün baş tacı etmeliyiz.
Onlar kimi kız kardeş, kimi anne, kimi eş, daha sonrasında anneanne, babaanne, nine vesselam hayatın her aşamasında yanımızda olan can yoldaşlarımızdır. Onlar hayata hayat katan, hayata can veren kadınlarımızdır. Haklarını hiçbir zaman ödeyemeyiz. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır
Önce kıymetli bir çocuk sonra müşfik bir anne oldu. Bir çocuğu şefkatle, öz veriyle, en içten duygularla büyütüp ondan iyi bir insan çıkardı, ailesini onurlandırdı. Yeri geldi yuvayı yapan dişi kuş oldu, toplumun temel taşını inşa etti. Geleceğin mimarları oldu kadınlarımız.
Asr-ı Saadet’ten önce yüzyıllar boyunca yaşama hakkı tanınmayan, doğumundan utanç duyulan, diri diri mezara konan hiç değer verilmeyen kızlara, kadınlara İslamiyet’le birlikte öyle bir güneş doğdu ki, ayaklar altından alıp omuzlar üzerine taşındı. Ayaklarının altına cennet-i ala serildi.
Hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan yanımızda olan kadınlarımız, şüphesiz en değerli varlıklarımızdır. Anne olarak aile içindeki sorumluluklarının yanında tarihin her devrinde de aktif olarak rol almışlardır. Vatan savunmasında her katkıyı sağlayan, cephede dahi yanımızda olan kadınlarımız, her övgüye değer, her övgüye layıktırlar. Onlara hak ettikleri değeri her zaman göstermeli, her zaman hissettirmeliyiz.
Hayatın her alanında artık vardır kadınlarımız. Gerek evde, işte, sokakta, gerekse ilimde, savaşta, barışta, mecliste, her yerdeydi kadınlarımız. Gün geldi bebeğinin kundağında mermi taşıdı, gün geldi çocuklarına siper oldu. Günü geldi vefakâr bir eş oldu, sadık bir dost, güvenilir bir sırdaş oldu kadın. Milletvekili, bakan, vali, kaymakam, başkan, muhtar oldu kadın. İçten bir gülümsemeyle sığınacak bir yuva oldu kadın.
Kadın sadece iki heceden oluşan bir kelime değildir. Kadın hayata renk katandır, hayata hayat verendir. Kadın üretkenliktir. Kadın topluma yön verendir. Kadın zenginliktir. Unutmayalım ki erkek baş ise kadın boyundur, o nereye isterse döndürür. Onun için boynumuzu hoş tutalım.
Kadının toplumdan tecrit edilmesi, ötelenmesi, şiddete maruz kalması toplumun istikbalini tehlikeye düşürür. Son yıllarda artan kadına şiddet ve taciz hadiseleri, ölümler, maalesef bu yöndeki kaygılarımızı artıyor. Bize yakışmıyor.
Halbuki, müminler için en güzel örnek Sevgili Peygamberimizdir. O, hanımlara karşı daima sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayış göstermiş, bırakın dövmeyi; kadınlara karşı hiçbir zaman kaba davranmamış, hep güler yüzlü olmuştur. Dolayısıyla Peygamberimiz (s.a.s)’in kadınlara karşı gösterdiği bu tavır, hepimiz için örnek olmalıdır.
Sağlıklı, temiz ve güvenli bir gelecek için gerekli olan sevgiyi, şefkati, merhameti ve fedakârlığıyla bize öğreten bizlere örnek olan kadınlarımızı el üstü tutmalıyız. Kadın ve erkeği karşı karşıya getirmeden, kadın ve erkeğin beraber ve eşit olduğu adil bir sosyal hayatın inşası ve sürdürülmesi temel hedefimiz olmalıdır.
Sosyal ve demokratik devlet anlayışı gereği, gelişen ve değişen dünyamızda kadınları hak ettiği yerini almış bir toplum, eğer kadınlara saygı duyuyor ve onu yeterince koruyup kolluyorsa ciddi adımlar atmış demektir. Bu hususta kadim geçmişimizi örnek almalıyız.
Bizler dünya üzerinde kadına hak ettiği değeri veren bir ulusun mensupları olarak gurur duymalıyız. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde Cumhuriyetin kuruluşundan sonra gerçekleştirilen bir dizi devrim niteliğindeki yasal düzenlemelerden biri de 1930 yılından itibaren çıkarılan yasalarla önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları tanındı. Fransa’da 1944, Birleşmiş Milletlerde 1979, Suudi Arabistan’da 2015 yılında bu hakkın bir kısmının kadınlara verildiği göz önüne alındığında millet olarak kadına ne kadar değer verdiğimizi anlamalı ve atalarımızın emanetine sahip çıkmalıyız.
Aslında biraz empati, biraz saygı, biraz anlayış ile çözülebilecek her şey. Ama halen kızı, kadını ikinci sınıf gören ve bunu kendine bile itiraf edemeyen, erkek hegemonyasını hayatın merkezine alan insanlarla dolu her yanımız. Bizim mücadelemiz bu hem cinslerimizle baş etmek olmalıdır.
Bizi biz yapan analarımız, bacılarımız, hayat arkadaşımız, hayatımızın yarısı hatta çok daha fazla değerlerimizi ifade eden kadınlarımız sadece “Kadınlar Günü”, “Sevgililer Günü”, “Anneler Günü” ve “Doğum günü” gibi özel günlerde değil yılın her günü hep hatırlanmalı ve hep baş tacı edilmelidir. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.