“HEPİMİZİN BİR DÜNYASI VAR”
İsveç’in Stockholm kentinde ilk uluslararası Çevre Konferansının yapıldığı 5 Haziran 1972 tarihi Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü olarak ilan edilmiştir. Her yıl içinde 5 Haziran’ın bulunduğu hafta Çevre haftası olarak kutlanmaktadır. Bu hafta içinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli etkinlikler yapılmakta; çevre, çevre koruma, çevre kirliliğiyle mücadele konularında seçilen bir ana tema üzerinde durulmakta ve farkındalık sağlanmaya çalışılmaktadır.
T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından 21.05.2022 tarihinde yayımlanan genelge ile 5 Haziran Dünya Çevre Gününün içinde bulunduğu hafta “Türkiye Çevre Haftası” olarak kutlanmaktadır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Çevre Haftasında “Hepimizin Bir Dünyası Var” temasıyla 81 ilde 5-9 Haziran 2024 tarihlerinde çeşitli etkinlikler yapılması için Valiliklere genelge göndermiştir.
Bu kapsamda tüm Türkiye’de eş zamanlı olarak kamu kurumları, belediyeler, sanayiciler, sektör temsilcileri, sivil toplum örgütleri, öğrenci ve vatandaşların katılımlarıyla 5 Haziran günü başlayacak olan programlarda hafta boyunca sıfır atık iyi uygulamaları ile çölleşme ve erozyonla mücadelenin önemine vurgu yapılması istenmiştir. İzleyip göreceğiz bakalım. Ancak görünen o ki bu etkinliklerde tasarruf tedbirlerine takılmıştır. Geçen yıllara baktığımızda kamuoyunda bu konuda elle tutulur bir ses yok.
Çevre, canlı ve cansız varlıkların bir arada bulunduğu birbirini etkilediği ve birbirinden etkilendikleri ortamdır. Dünya üzerindeki canlı varlıklar bitkiler, hayvanlar ve insanlar; cansız varlıklar ise dağlar, taşlar, doğal kaynaklardır. Yüce Allah (c.c) yaşadığımız dünyayı bir denge üzerinde yaratmıştır. Yaratılan varlıkları insanoğluna emanet etmiştir. Emanete sahip çıkmamızı, dengeyi bozmamamızı istemiştir.
Bu dünya, yaklaşık 4,6 milyar yıldır ayakta durmaya ve üzerindeki varlıkları taşımaya ve doyurmaya çalışmaktadır. Ancak yaşlı dünyamız çok yorgun olup insan kaynaklı çeşitli sorunlarla başı derttedir ve bu dert tüm insanlığın sorunudur.
Bugün dünyamız çok önemli çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır. Havası, suyu, toprağı ve diğer doğal kaynaklarının azalmasıyla artık eski dünya değildir. Havası kirlenmiş, sulak alanları yok edilmiş, yeşil alanları azalmış, kısacası doğal hayatı hasta bir dünya ile karşı karşıyayız. Ve maalesef bugün insanlık bindiği dalı kesmektedir. Dünya insanoğlunun bencilliğine kurban edilmektedir.
Dünya’daki son elli yılın gelişmelerine bakarsak insanoğlu hiçte istemediği bir dünyayı inşa ediyor. Daha fazla para kazanma hırsı, daha lüks ve daha kolay yaşam hevesi nedeniyle teknolojinin baş döndüren gelişmelerini de arkasına alarak kalkınma adı altında, yatırım adı altında, istihdam adı altında, maden arama, imara açma adı altında doğal kaynakları tüketmekte, çevreyi kirletmektedir. Doğal denge hızla bozulmaktadır.
Ülkemizde doksanlı yıllarda müstakil Çevre Bakanlığının daha etkili ve daha aktif olduğu dönemlerde çevre konusuna dikkat çekmek amacıyla çıkardığı bir afişte yazdığı “İnsanlığın Sonu Kirlettiği Çevre ile Gelecektir” sözü yoksa gerçek mi olacak? Doğrusu hepimiz endişelenmeliyiz artık.
Son elli yıldır yaşanan doğal afetler, küresel iklim değişikliği, kuraklık, fırtınalar, seller, hortum, obruklar vb. Çevre felaketlerindeki artış. Hatta son yıllarda artış gösteren depremler, salgın hastalıklar ve bütün bunların karşısındaki insanlığın çaresizliği. Daha ne kadar uyarı olsun? Doğanın çığlığını, dünyanın yok oluşunu daha ne kadar seyredeceğiz?
Sürdürülebilir Yaşam için; Sürdürülebilir Kalkınma için çevresel değerlerimizin sürdürülebilir olması gerekir. Hep birlikte temiz bir çevrede yaşamanın, sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşımın yolu çevreyi, çevre kirliliği ile mücadeleyi, iklim krizini ciddiye almak ve adımlarımızı buna göre atmak zorunda olduğumuz gerçeğidir. Bu bizim gelecek nesillere olan borcumuzdur.
Bu konu dünyanın ortak geleceği için de çok önemlidir. Çünkü yaşlı gezegenimizden başka gidebileceğimiz bir yer yok. Tek bir dünyamız var ve maalesef artık yaşlı gezegenimiz çığlık atıyor. Sesine tüm dünya kulak vermeli ve harekete geçmelidir.
Bizimde hem anayasal bir görev hem de kulluk görevi olarak üstlendiğimiz çevremizi koruyalım, doğal kaynaklarımıza sahip çıkalım, çevreyi kirletenleri, doğayı yok edenleri uyaralım. Bunun için; bireyler olarak bizlerde tüketim alışkanlıklarımızı değiştiren yeni bir çevre ahlakına sahip olmalıyız. Her şey sizin bizim elimizde, üretirken ve tüketirken israf etmeyelim, kaynaklarımızı tüketmeyelim, dünyamıza nefes aldıralım, unutmayalım ki: “Hepimizin Bir Dünyası Var” ve Bundan Başka Gidebileceğimiz Bir Dünya Yok! Sahip çıkalım. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.