İSTİKAMET: EKOLOJİK SÜNNET
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v), dünyaya teşrifleri olan günün -Rebiyülevvel ayının 12. Gecesi/26 Eylül- içinde bulunduğu Mevlid-i Nebi Haftasında çeşitli etkinliklerle bir kez daha anılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu senenin anma teması olarak “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiş.
Elhamdülillah Müslümanım diyebilen her müminin, yüreğinde vatan sevgisi, ay yıldızlı bayrak sevgisi ve yeşil yaprak sevgisi kısacası çevre sevgisi olan her Türk vatandaşının iman ve istikametinin yolu, onun sünnetini iyi anlamak ve ona uymak olmalıdır.
Kâinatın efendisi Hz. Peygamber (s.a.v) efendimiz, hayatı boyunca tabiatın dengesini koruma ve kollamaya yönelik uygulamalarda bulunmuştur. Bu uygulamaların en başında tabiattaki doğal kaynakların israf edilmemesi ve çevremizin temiz tutulması yer almıştır. O, yaşantısı ve uygulamaları ile bu konuda bize tabiri caizse, "Ekolojik Sünnet" bırakmıştır.
O’nun ekolojik sünnetleri, çevreye bakışını ve çevreyi koruma anlayışını yansıtır. Ekolojik sünnetle Hz. Peygamber'in canlı varlıklara ve doğaya olan sevgisini, doğanın ve canlıların korunmasına ilişkin sözleri ve fiilen yaptığı şeylerin bütünü kastedilmektedir.
Hz. Peygamber’in (s.a.v) çevreye bakışındaki ilk ilke sevgi boyutudur. O, bir insanın çevresine karşı uyumlu olabilmesi için, çevresiyle sevgi bağı kurmasını istemiştir. Sevmek korumak demektir.
O, yaşadığı müddetçe yeşil dokunun en iyi şekilde korunmasına büyük özen göstermiştir. Bu bağlamda Hz. Peygamber, ashabını ağaçları ve yeşil alanları korumaya teşvik etmiştir. O, savaşlardan önce daima askerlerine herhangi bir ağacı kesmemelerini, tarla ve bahçeleri ateşe vermemelerini emretmiştir.
Her fırsatta ashabını ağaç dikmeye ve çevreyi imar etmeye teşvik eden Hz. Peygamber’in(s.a.v) bir hadisinde, “Herhangi birinizin elinde bir hurma fidanı varken kıyamet kopacak olsa, onu derhal diksin” bir başkasında ise "Bir kimse bir ağaç dikerse, o ağaç meyve verdikçe sevabı dikene yazılır" demektedir.
Öte yandan Hz. Peygamber’in(s.a.v) çevreye bakışında “emanet” fikri hâkim olmuştur. Çünkü insanlara emanete hıyanetlik edilemeyeceğini öğütleyen Hz. Muhammed (S.A.V), çevreye nimet nazarıyla bakmıştır. Yaratılanı sevmek ve korumak, Allah(c.c) nimetine sahip çıkmak imandandır.
O, her türlü canlının yaşam hakkına sahip olduğunu söyleyen çevre dostu bir peygamberdir. Dolayısıyla çevre konusundaki tutum ve tavsiyeleri, onu dünyanın en dikkat çekici çevrecisi olarak ilan edilmesini gerçeğini ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) hayvanlar konusundaki tutum ve davranışları ile tavsiyeleri de dikkate şayandır. Hayvanlara karşı merhametli olunması onlara taşıyamayacağı yüklerin yüklenilmemesi, hayvanların yaratılışlarına uygun işlerde kullanılması, onlara eziyet veya işkence yapılmaması yine onun sünnetidir. “Allah, kullarından ancak merhametli olanlara merhamet eder.” Hadisi de buna işaret etmiyor mu?
İslam Dini ’ne göre ahiretin tarlası olarak nitelendirilen dünyamızın maruz kaldığı çevre sorunlarıyla baş etmenin, çevreyi korumanın ve temiz tutmanın yolu ve yegâne rehberi Hz. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V) dır.
Şüphesiz O’nun bu uyarı ve uygulamalarının kaynağı Kur’an-ı Kerim idi. Kutsal kitabımız Kur’an’ın çevre korumayla ilgili mesajlarını ilk okuyan ve pratik hayatta uygulanabilirliğini gösteren Hz. Peygamber’in (s.a.v) çevrecilikle olan ilişkisi günümüz açısından da büyük önem arz etmektedir.
İnsanlık, kendi elleriyle sonunu hazırlamak istemiyorsa, çevre dostu bir peygamber olan Hz. Muhammed’in (s.a.v) çevreyle ilgili sünnetine –ekolojik sünnete- müracaat etmek zorundadır. İman ve istikametimiz bu yönde olmalıdır. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.