NEŞE DOLAMIYOR İNSAN!
Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan. Dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayram olan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına” sahip bir ülkenin vatandaşı olarak yıllarca sevinçle gururla idrak ettiğimiz bir bayramı daha dün yaşadık. Maalesef neşe dolamadık.
Yıllarca büyük bir coşku ve katılımla kutlanan milli bayramlarımız resmi olarak bir bakanlığın ilgili birim amiri ve formalite protokol ve gündemle kutlanmaya başladığı için; hatta okul ve sınıflara mahkûm edildiği ve yeterince anlatılamadığı için neşe dolamadık.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk adımlarının atıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 104’üncü yıl dönümünü geleceğin Türkiye’sinin gerçek sahipleri çocuklara armağan eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve aziz şehitlerimizi layıkıyla en üst düzeyde anamadığımız için neşe dolamadık.
Geçmişte rahmetli Halit KIVANÇ’ın sunumuyla saatlerce TRT’den takip ettiğimiz ve halen devam eden “Uluslararası Çocuk Şenliğine” katılan dünya çocukları “Dünya’ya Barış” çağrısı yaparken, dünyanın polisliğine soyunan ülkelerin yürüttükleri inadına dünyayı savaş ortamına sokmak üzere Siyonist emellerini gerçekleştirmek için kadın çocuk herkesin katledildiği bir ortamda nasıl neşe dolabilir mi insan?
Öyle ya; dünyanın pek çok yerinde çocuklar mutsuz, Filistin’de, Ukrayna’da Doğu Türkistan’da yaşamaya çalışan, her gün savaş ortamına gözünü açan, bombaların altında hayata tutunmaya gayret eden çocuklar varken, nasıl neşe dolalım?
Bir tarafta bir dilim ekmeğe, bir bardak temiz suya ulaşmak için saatlerce kuyrukta bekleyen çocuklar bir tarafta yiyecek beğenmeyen, lüks ve şatafat altında yaşayan çocukların gözümüze sokulduğu bir ortamda nasıl neşe dolalım?
Ülkemizde doğan her çocuğun binlerce dolar borç yükü altında olduğu gerçeğini bile bile, anne ve baba olarak gözümüzün bebeği çocuklarımıza güvenli bir gelecek bırakamamanın; okullarına giderken beslenme çantasına yiyecek koyamamanın ezikliği altında nasıl neşe dolalım?
Her gün kadına ve çocuğa şiddet ve istismar olaylarının yaşandığı, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığı, çocuk işçisi sayısının arttığı, gözümüzün bebeği çocuklarımızın dini eğitim adı altında tarikat ve cemaatlerin eline bırakıldığı bir ortamda nasıl neşe dolalım?
Bayramın adında yer alan “Ulusal Egemenlik” kavramının demokrasi ile yönetilen ülkelerde devamında “Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir” gerçeğinin ülkemizde nasıl değiştiğini; mecliste millet adına görev yapan vekillerinin yetkilerinin nasıl kısıtlandığını; çocuklarımıza anlatamadıktan sonra nasıl neşe dolalım?
Bizlerde bu bayramı armağan eden TBBM kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün işaret ettiği “Milletin Bağımsızlığını Ulusun Azim ve Kararlılığı Sağlayacaktır” ifadesinin en önemli yansımasının seçim sandıkları olduğu gerçeği ortada iken, millet iradesinin hiçe sayıldığı bir ortamda nasıl neşe dolalım?
Zenginin daha zengin, fakirin çok daha fakirleştiği bir ülkede, bir tarafta yurtdışında en lüks otellerde, restoranlarında yedikleri yiyecekleri sergileyen, bir tarafta da ucuz ekmek almak ya da bir kilo et almak için saatlerce kuyruk bekleyen vatandaşlarımızı her gün gözümüze sokan sosyal medya ve televizyonları seyrederken; bu manzaraları çocuklarımıza izah edemedikten sonra nasıl neşe dolalım?
Öte yandan hepimizin ortak geleceği olan çevremizin korunması ve her türlü çevre kirliliği ile mücadele hem devletin hem de vatandaşların yasal görevi olduğu hatta inancımızın gereği kulluk vazifesi olmasına rağmen, plansız kentleşme, sanayileşme, maden arama vb. faaliyetlerle aşırı para kazanma hırsının kurbanı edilen yeşil alanları, kuruyan sulak alanları, yok edilen tarım topraklarını koruyamadıktan sonra, nasıl neşe dolalım?
Ülkeyi yönetmekle sorumlu bakanların bir marifetmiş gibi gözümüzün içine baka baka "Her tarafı yemyeşil, zümrüt gibi olan Anadolu coğrafyasını adeta talan ettik. Ağaçlarımızı yok ettik, ormanlarımızı da kel hale getirdik. Şimdi yeniden bir seferberlik başlatıyoruz" ifadesinin nedenini, çocuklarımıza izah edemedikten sonra nasıl neşe dolalım?
Ancak çok şükür ki; devleti yönetenlerin yapamadığı coşkuyu gerçekleştiren; ülkesini yürekten seven, bayramın önemini ve değerini bilen duyarlı vatandaşlarımızın, öğretmen ve öğrencilerin; sivil toplum kuruluşlarının tören alanlarına koştuğunu; Aziz Atatürk’e olan saygının ifadesi olarak akın akın anıtkabri ziyaret ettikleri görüntülerini izlediğimde biraz olsun umutlandım ve neşe doldum.
Ulu Önder ATATÜRK'ün “Küçük hanımlar, küçük beyler. Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı ve bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.” Sözünün muhatabı Türkiye Cumhuriyetinin gerçek sahipleri çocuklarımızın “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlu olsun.
En büyük dileğimiz; bu 23 Nisan’da Dünyanın çeşitli ülkesinden ülkemize gelen misafir çocukların tüm dünyaya haykırdıkları gibi “Dünya’da Barış” çağrısının büyükler tarafından karşılık bulması ve Filistin’de, Gazze’de, Ukrayna’da ve Doğu Türkistan’da yapılan insanlık dışı zülüm ve katliamların; bütün savaşların son bulmasıdır. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.