3’te 1’i Verimli Olsun Yeter
* Bir görüşe göre hayat basitçe ve sadece 3 aşamadan oluşur. Doğum, yaşam ve ölüm. Doğumda, hayata gelenin haberi olmadan başlıyor zorlu maratona. Ölenin de ölümle ilgili hiç bir bilgisi olmadan bitiriyor maratonu. Sadece 3 kısımdan tek bir kısım bizim kontrolümüzde; Yaşam. Yaşamı anlamlı ve güzel yapabilirsek son kısım olan ölüm de daha net ve daha güzel olur. Her ülkede ölümler oluyor büyük olanları duyuyoruz insan olarak üzülüyoruz. Savaş, afet ve kaza gibi… Ölümün şekli ülkenin de karakteri gibi bazı ölümler ancak 3. Dünya ülkelerinde olur diyoruz. Yorumla bile ülkeyi bilebiliriz.
* Anlamlı yaşam, derin bir mutluluk ve tatmin duygusudur. Anlamlı bir hayat asla tesadüfen olmaz. Özenli çalışma, alışkanlıklar ve seçilmiş bir bakış açısıyla olur. Anlamlı bir yaşam çaba ve azim gerektirse de, sonuç ölçülemeyen bir içsel huzur ve tatmindir. Hayatlarımız anlamdan yoksun hissettiğinde, genellikle buna eşlik eden bir boşluk, isteksizlik ve motivasyon eksikliği olur. Anlamlı bir yaşam isteği, yalnızca kendimizin yapabileceği bir seçimdir. Gurur duyabileceğiniz ve ödüllendirilebileceğiniz bir yaşam kurmaya kendinizi adamaya istekliyseniz, kişisel bir karar vermelisiniz. Kişinin amacını bulmak, ancak altta yatan motivasyon ve dürtülerinizi keşfederek keşfedilebilen kişisel bir süreçtir. Hayatınızda size anlam ve tatmin duygusu veren şeyleri, olayları ve insanları inceleyin. Belki de yaptığınız iş size büyük bir tatmin duygusu veriyordur veya belki de ilişkiniz ya da aileniz size güçlü bir kimlik ve anlam duygusu sağlıyordur. Amacınız ne olursa olsun, gerçek değerlerinizi belirleyerek ve niyetlerinizi, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı bu değerlere göre yaşamaya aktif olarak yönlendirerek bunu keşfetmeyi seçebilirsiniz. Değerler, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı yönlendiren bir tür ahlaki pusula görevi görür. Bir şey bize tam olarak doğru değil gibi geldiğinde, bunun nedeni genellikle yaşananların bir kısmının köklü bir değeri ihlal etmesidir. Değerlerimizi genellikle kültürel inançlarımıza, kimliklerimize, dinlerimize, felsefelerimize ve ailelerimize dayanarak geliştiririz. En değerli değerlerinizin kökenini düşünün ve düşüncelerinizin ve eylemlerinizin bu değerlerle uyumlu olduğundan emin olmak için aktif olarak çalışın. Hepimizin zaman zaman hata yaptığını, değerlerimizi ihlal eden şeyler düşündüğünü, söylediğini veya yaptığını kabul edin. Bu, sizi kötü yapmaz. Önemli olan, bu uyumsuzluğun farkına varmanız ve yanlış adımları düzeltmenizdir. Güçlü bir öz yeterlilik hissettiğinizde yani, kendi yeterliliğinize inandığınızda, hayatınız üzerinde artan bir kontrol duygusu ve daha güçlü bir anlam duygusu hissedersiniz. Zayıf bir öz yeterlilik duygusuyla hayatın anlamının önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Geçmişte ve günümüzde kendinizi yetkin hissettiğiniz ve bir görevi gururla yerine getirebildiğiniz durumları düşünün. Bu durumda sizi özellikle yetkin ve kendinden emin hissettiren şey neydi? Bu deneyimler üzerine nasıl inşa edebilir ve doğal yeteneklerinizi daha da geliştirip geliştirebileceğiniz yeni deneyimler ve durumlar aktif olarak arayabilirsiniz. Hepimizin içinde iyi ve değerli bireyler gibi hissetme konusunda derin bir arzu vardır. Bu öz değer duygusu olmadan, hayattaki anlam önemli ölçüde azalır. Hangi düşünce ve davranışları seçtiğinizi ve bunların sizi daha değerli veya daha az değerli hissettirme biçimini inceleyerek öz değer duygunuzu güçlendirebilirsiniz. Çoğumuz utanç duyduğumuz bir davranışta bulunduğumuzda, sonuç zayıflamış bir öz değer duygusudur. Birçok insan için, inandıkları ve en değer verdikleri değerlerle uyumlu, değerli bir davaya bağlanmak, öz değeri artırmanın mükemmel bir yoludur. Ne olursa olsun, tüm insanların, kendilerini en az "değerli" hissedenler de dahil olmak üzere, içsel bir değeri olduğunu kabul edin.
* Sonuç olarak, hayatla ilgili genel tanım başkalarına, kendinize davranılmasını istediğiniz gibi davranın. Anlayamadığım sorun ise, başkalarının aynı değer sistemine sahip olmamasıdır. Her zaman doğru davranılmasını isteyebiliriz. Ancak, başkalarının gerçeği gizlemek veya bize düpedüz yalan söylemek konusunda bir sorunu olmayabilir. Daha iyi anlatımla başkalarına, size davranmalarını istediğiniz gibi davranın. Bu, tüm insanların uyması gerektiğine inandığınız bir davranış standardı yaratır. Önemsiz görünen ve mutluluk ve anlam kazanmayı zorlaştıran diğer değerler ise birbirimize karşı nezaket eksikliği, şefkatsizlik ve nezaketsizliktir. Eskiden toplum olarak, sadece kendi refahımızı değil, tüm insanların refahını iyileştirmeye çalışırdık. Ancak son yıllarda, bencillik ve düpedüz açgözlülük içeren eylemlerin hiçbir sonucu olmayabileceğini hepimiz gördük. Bazıları soruyor, bu kadar çok insan yanlış şeyler yaparak başarılı olurken ben neden doğru olanı yapayım. Etik, kimsenin bakmadığı zamanlarda ne yaptığımızla ilgilidir. Başkalarından faydalanırsak, toplumun daha geniş ihtiyaçları yerine kendi ihtiyaçlarımıza odaklanır ve eylemlerimizin başkalarını nasıl etkilediğini umursamadan hareket edersek, hayatta anlam kazanmak daha da zorlaşır. Bunun nedeni, diğer insanların ve toplumun genel olarak bize değer vermemesidir. Mutluluk ve anlam arayışı, özellikle iletişimin sosyal ortamda başkaları hakkında eleştiri ve sert yorumlar yayınlamaya yol açabildiği günümüzün sosyal medya odaklı kültüründe süregelen bir zorluktur. Karşı taraf kim olduğumuzu bilseydi, yani birebir konuşuyor olsaydık, sorumlu tutulmazsak nasıl sonuçlar doğabilir. Bazı insanlar anında tatmin arar ve öfke nöbetleri geçirip duygusal yüklerini başkalarına yüklemeyi severler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.