Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Milyonluk Minyon

Milyonluk Minyon

* Bu hafta devam niteliğinde gördüğüm diderot etkisini kısaca anlatacağım. Wilson kurallarına tersinden benzeyen diderot etkisi günümüzde kalkınmayla ters orantılı bir kıstastır. Wilson nasıl bilgi edindikçe para geldiğini anlatıyorsa, diderot etkisi de harcama yaptıkça bilgiden ve kazandığımız görgüden nasıl uzaklaştığımızı anlatıyor. Genel olarak son yıllarda çıkar telefonunu bitti, yerine her yer alışveriş yapanlarla doldu diyenler başladı. Bilimden uzak olan bu yorumu genelde akılları olmayan sadece tek görüşü doğru diğer bütün görüşler yok sayan kesim yapıyor.

* Denis Diderot 1703–1784 ünlü bir Fransız yazar ve filozoftur. Fransız devrimini hazırlayanlardandır. Yeni felsefi, bilimsel düşünceleri ve bilgileri Avrupa’ya yaymak amacıyla Jean Le Rond D’alembert ile birlikte yazdığı Ansiklopedi en çok bilinen eseridir. Diderot, büyük borç altına girmiş ve paraya ihtiyacı en üst düzeye çıkmışken 1765 yılında Rus İmparatoriçesi Catherine, sanat ve bilimin koruyucusu olarak, Diderot’nun kütüphanesini satın aldı ve kütüphaneyi yine Diderot’ya verdi. Diderot’nun eline önemli bir miktar para geçmiş oldu. Catherine bununla da yetinmeyip 25 yıllık maaşını peşin vererek Diderot’yu kütüphanecisi olarak işe başlattı. Diderot, eline geçen bu büyük parayla öteden beri almayı düşünüp de alamadığı kırmızı pahalı bir sabahlık aldı. Sabahlık o kadar görkemliydi ki Diderot evdeki eşyaların ona uymadığını fark etti ve başladı eşyalarını sabahlığına uygun olacak yenileriyle değiştirmeye. Her değiştirmede diğerleriyle uygunsuzluk daha da arttı ve ötekileri de yenilemeye başladı. Sonunda kendisini, evdeki bütün eşyaları yenileriyle değiştirmiş ve yeniden borçlu duruma düştü. Diderot, bütün bunlardan sonra Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık başlıklı bir yazı yazdı ve içine düştüğü tüketim çılgınlığını anlattı. Kapitalist sistem, asıl olarak tüketim üzerine kuruludur. Tüketimin bir çılgınlığa dönüşmesi özellikle reklamların insanları aşırı biçimde etkilemeye başlamasıyla hız kazanmıştır. Aşağı yukarı aynı işlevleri gören ve ayrıntılarda farklı olan iki cep telefonundan birisi 20.000 liraya alınırken diğerinin yaşam boyu birkaç kez kullanılacak birtakım özellikleri taşıması nedeniyle 100.000 lira olması anlamsızdır. Bu, parası çok olanlar için fazla sorun oluşturmayabilir. Sorun, asıl olarak parası az olup da o pahalı telefonu statü sembolü olarak alanlar için ortaya çıkar. Bu telefonu almak için kredi alındığında Diderot etkisi kendisini ortaya çıkarabilir ve bu alışveriş başka talepleri tetikleyebilir. 100.000 liralık telefonu alan kişi bu telefonla uyumlu olsun diye yeni krediler alıp kılık kıyafetini değiştirmeye yönelirse iş ciddileşmeye başlar. Bu, ekonomide gösteriş tüketimi denilen etkiye son derecede benzeyen bir etkidir.

* Gelir 2 şekilde değerlendirilir harcayarak veya tasarruf ederek. Tüketim olmazsa üretim de olmaz, yatırım da olmaz, büyüme de olmaz. Tüketilmeyen yani talep edilmeyen malı üretmenin anlamı yoktur, talep edilmeyen malı üreten satamayacağı için zarar eder. Dolayısıyla tüketim, üretimin çıkış noktasıdır. Öte yandan 12.000 yıl önce yerleşik yaşama geçerek tarıma, çiftçiliğe ve hayvancılığa kısacası üretime başlamadan önce insan da diğer bütün hayvanlar gibi yalnızca tüketiyordu. Tüketim insan için, tıpkı diğer canlılarda olduğu gibi temeldi. Ne var ki burada aşırıya kaçıp bir tüketim çılgınlığını tetiklediğimizde gerekli gereksiz büyük bir üretimi tetiklemiş ve oradan giderek çevreye zarar veren bir büyümeye ulaşmış oluruz. O nedenle her şeyin aşırısı gibi tüketimin de aşırısı zararlıdır.

* Ben psikolog ya da filozof değilim, peşinden koştuğum hedef, sahip olduğumuz şeyler ve satın aldığımız şeyler hakkında çok düşünüyorum. Bunu insanı anlamaya dair bir çalışma olarak görüyorum. İhtiyacımızdan fazla şey satın almamızın sayısız nedeni var. Bazılarını toplum dayattığı için satın alırken, bazılarını ise kendi istediğimiz için satın alıyoruz. Her 2 durum için de, neden ihtiyacımızdan fazlasını satın aldığımızı sağlıklı bir şekilde anlamak değerli bir çabadır. Diderot etkisinin en basit tanımı tüketicinin hayatına yeni bir malın girmesi çoğu zaman tüketim sarmalına yol açar. Başka bir deyişle, yeni bir ürünün satın alınması genellikle başka bir ürünün satın alınmasına yol açar. Bunun küçük şekillerde nasıl gerçekleştiğini görebiliriz. Diderot, bu şekilde yeni tüketimin genellikle daha fazla tüketime yol açtığını anlatıyor. Bundan da öte, sahip olduklarımızla özdeşleşmeye başladığımızı ve kendimize özgü kalıplara uyan yeni şeyler aradığımızı savunur.

* Sonuç olarak, Diderot etkisinin üstesinden nasıl gelebiliriz ve bu gereksiz tüketim alışkanlığına nasıl direnebiliriz. Gerçekten bir şeye ihtiyacınız olduğu için değil, yalnızca yeni bir şeyin piyasaya sürülmesi nedeniyle tüketim sarmalına kapıldığınızı fark edersek. Gelecekteki satın alımların tam maliyetini analiz ve tahmin edebilirsek.

Bir büyük indirim olabilir ve bu indirim yeni şeyleri almaya zorlarsa, bu başlangıçta tahmin ettiğinizden daha pahalı bir alışveriş haline gelmiş demektir. Bazen yeni şeyler alma ihtiyacı duyarız. Diderot etkisinin üstesinden gelmenin en iyi yolu, en başından itibaren sizi ele geçirmesine asla izin vermemektir. Sahip olduklarımız bizi tanımlamadığını hatırlamalıyız. Yaşamın bolluğu, sahip olduğunuz şeylerde bulunmaz. Sahip olduklarımız bizi veya başarımızı tanımlamaz. Eşyaları statülerine göre değil, kullanışlılıklarına göre satın alın. Başkalarını kendi tarzımızla etkileyemeyiz onları sadece tarzımızla etkileyebiliriz. Milyonlarınızda olsa yaptığınız ve satın aldıklarınız sizi minyon yapar bunu unutmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Şimşek Arşivi