Afganistan’dan küresel dengelere
Küresel rekabet bütün hızıyla devam ederken, orta dünya olarak da tabir edebileceğimiz geniş bir coğrafyada birçok önemli gelişme yaşanıyor.
İran ve İsrail’de değişen yönetimler ile daha az gerilimli bir dengeye doğru dinamiklerin meyledeceği beklentileri uyanırken ABD, Afganistan’dan çekiliyor…
Bu süreçte Kabil havaalanı gibi stratejik bir üssünün güvenliğini sağlama konusunda bir NATO üyesi olan Türkiye elini taşın altına koyarken,
NATO’nun baş düşmanı olarak bilinen Rusya ise, ABD’ye yönelik; “ihtiyaç halinde kendisinin Afganistan, Tacikistan ve Kırgızistan’daki üslerini istihbarat amacıyla kullandırabileceğini” ifade eden mesajlar yayınlıyor…
Bu mesajlar, her ne kadar Rusya yönetiminin gelişmeleri zevk alarak izlediği ve 20 yıl sonra bölgeden eli boş ayrılan ABD’den doğacak boşluğu Kremlin’in doldurmaya büyük bir iştahla hazır olduğu şeklinde bir algı uyandırıyor gibi düşünülebilse de,
Ve hatta bu algılar bazı açılardan doğru da olsa,
Makro dengeler dönüp dolaşıp yine Batı ile Çin arasındaki rekabete gelip dayanıyor…
Evet, ABD’nin Afganistan’dan finansal, siyasi, askeri ve politik gerekçelerle ayrılışı Kremlin’i bir açıdan memnun ediyor. Fakat öte yandan, Çin’in yükselişi, ABD ve diğer Batı ülkelerini olduğu kadar Rusya’yı da rahatsız ediyor.
Diğer taraftan, ülke yönetimini ele geçirmesi beklenen Taliban ile Afganistan’da değişecek dengeler öncelikle Türk dünyası, sonrasında da Rusya, Türkiye ve akabinde de Avrupa için yeni önemli risklerle karşılaşılabileceği beklentilerini doğuruyor.
“Göç, çatışma, terör, gayri resmi ticaret argümanları” gibi birçok alanda bu bağlamda küresel ölçekte dalga dalga yayılan yeni istikrarsızlıklar ve sorunlar kapıdayken, belki de hepsinden önemlisi;
Çin bu bölgedeki boşluğu da doldurmak için ellerini ovuşturuyor!
Hiç şüphesiz bu bağlamda Pakistan, İran, Türkiye, Rusya ve Afganistan’ın diğer komşuları daha da fazla önem kazanıyor!
******
Bu süreçte ABD’nin hata yaparak, küresel otoritesini bir daha geri dönülmez bir şekilde Çin’e kaptırmak gibi bir lüksü bulunmamakta!
Bu sebeple ABD:
-Afganistan’dan vazgeçebilir.
-Her ne kadar aba altından sopa gösterse de, Rusya ile bazı alanlarda ittifak kurabilir.
-Rusya ile ihtilaflarını öteleyebilir.
-Bu süreçte çok mecbur kalırsa (ki, şu an henüz o seviyeye gelmemiştir) Ukrayna’yı yalnız bırakabilir.
-Irak, Suriye, Libya, Kafkaslar ve Orta Doğu’daki bazı politikalarında değişikliğe giderek, Türkiye ve/veya Rusya’nın söylemlerine sessiz kalıp, hamlelerini görmezden gelebilir.
-Kendisini dış politikada çok uğraştıran (birincil öncelik niteliğinde olmayan) İsrail-Filistin ve İran-Karşıt Devletler politikalarında daha az yönlendirici, risk almayan ve çatışmasızlığı önceleyen geçici önlem paketlerini desteklemek zorunda kalabilir…
Bunların hepsine Çin ile devam eden küresel rekabeti sebebiyle “olur” verebilir…
******
Peki, bu süreçte Çin neler yapar? Diğer aktörler neler yapar?
İsterseniz bunları da bir sonraki yazımızda kaleme alalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.