Dünya liderliğine oynayan Çin’e karşı ABD’nin planı ne?
Çin, tarihi perspektiften bakıldığında içerisinde birçok farklı görüşü ve dengeyi ihtiva eden büyük bir ülkedir.
-İmparatorluk sisteminin sona ermesinden, cumhuriyet modelinin kabulüne,
- Japonya işgalinden, İkinci Dünya Savaşı sürecindeki Batı ile olan sıcak ilişkisine,
-yaşanan komünist devrim akabinde soyunulan (Kore savaşında BM güçleri ile çatışma, Doğu Türkistan ve Tibet gibi coğrafyaları işgal gibi) yayılımcı politikalardan, Sovyetler ile gerilim sürecinde yeniden ABD ile yakınlaşmaya
-ve 1990’larda yeni ekonomik modeller ile birlikte ivmelenen büyüme ve akabinde günümüzdeki yeni soğuk savaş sürecine kadar bütün dinamikleri ile detaylı bir şekilde çalışılması gereken, sosyokültürel argümanların çok etkin olduğu ilginç bir medeniyettir.
İkinci Dünya Savaşından sonra Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilanı ile şekillenen dinamik-komünist rejim, zamanın şartlarına göre kendisini güncellemeyi başarabilmiş ve içinde gizlediği cihanşümul hedefleri doğrultusunda, lazım gördüğü her hamleyi uygulamaya geçirmekten geri durmamıştır. Fakat yine de uluslararası hamleleri dâhilindeki uygulamalarında; geleneksel Çin meşrebi ile de doğru orantılı olarak; sıcak çatışmadan kaçınan, ekonomi ve teknoloji temelli, derin ve yumuşak bir üslubu sürdürmüştür. Tabii öte yandan, kendi vatandaşlarına ve işgal ettiği coğrafyalardaki toplumlara karşı; baskıcı, ezici ve insan haklarını hiçe sayan politikalarını uygulamaktan da vazgeçmemiştir.
Çin kültürü ile harmanlanan ve kamusal liberal bir zemine kayan komünizm, insan gücü, teknoloji ve finansal kabiliyetler sayesinde, her argümanı bir istihbarat ve kontrol etme amacı ile kullanan yeni bir Çin tipi küreselleşme modeline doğru evirilmiştir.
Ve bu model hiç şüphesiz sahip olduğu karakteristik yapı sebebiyle, mevcut uluslar arası sistemi tehdit etmektedir.
****
Günümüze geldiğimizde ABD ile Çin arasındaki Soğuk Savaşın artık bütün şiddetiyle devam ettiği kolaylıkla görülebilmektedir. Özellikle bu bağlamda 2000’li yılların başından beri devam eden terör merkezli ABD dış politika vizyonu, 2021 yılında yepyeni bir modele evirilmiştir.
2001 yılından bu yana, terör bahanesi ile birçok ülkeye müdahale eden, bu süreçlerde de hem ekonomik hem de algısal anlamda negatif etkilenen ABD, artık yeni dönemde tamamıyla Çin’e karşı hamlelerine odaklanacağı yeni bir dış politika zeminine kaymıştır.
Ekonomik açıdan bakıldığında, mevcut projeksiyonlarda, ABD için ortalama %2, Çin için ise %6 seviyelerinde varsayılan yıllık büyüme oranlarına göre, çok değil sadece 8 yıl sonra (2029’da), Çin ekonomisi ABD’ye yetişecektir. Ve tabii ki, böylesi bir trend devam ettiği müddetçe, Çin arayı açarak büyümeye devam edecektir.
Ekonomik anlamda bu trendler gözlemlenirken, teknoloji alanında da Çin ve Çin menşeli şirketlerin küresel ölçekte elde ettikleri başarı dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, sağlıktan telekomünikasyona, askeri teçhizattan akıllı sistemlere kadar birçok alanda Çin firmaları ABD’li firmaları geride bırakmıştır.
Bu süreç durdurulamaz ise,
-büyüyen ve güçlenen,
-baskıcı rejimi ile toplumunu ve kurumlarını aynı çizgide yönlendirebilen (bu sayede rekabetçi piyasalarda büyük avantaj elde eden),
-bütün dış hamlelerini istihbarat ve daha fazla kontrol elde etme gayeli şekillendirebilen,
-kontrolü altındaki coğrafyalarda insan hakları, demokrasi gibi kavramları hiçe sayarak dünyaya karşı kontrollü kapalı bir çizgide yönetim modeli ortaya koyan Çin; mevcut uluslararası sistem için çok daha büyük bir tehdit haline gelebilecektir.
Her ne kadar mevcut sistemin de adil olmayan, bencil ve problemli birçok yönü olsa da, diğer bir ifade ile demokrasi, insan hakları, adalet, şeffaflık gibi popüler söylem ve süreçler güçlünün lehine olacak şekilde işletilse de, tamamen bu kavramlardan arındırılmış bir model çok daha büyük riskler ihtiva edecektir. Bu riskleri anlayabilmek için, ilgili modeller dâhilindeki hegemon güçlerin iç dinamiklerini kıyaslamak yeterlidir.
****
Peki, bu bağlamda mevcut sistemin en büyük mimarı ve (hegemon) gücü olan ABD, böylesi bir tablo karşısında nasıl bir karşı strateji izlemektedir?
Özellikle pandemi döneminde Çin’in aradaki farkı çok daha hızlı kapatmaya başlaması akabinde, ABD 2021 yılında bu bağlamda dış politikasında önemli değişikliklere gitmiştir.
2021 yılındaki NATO zirvesinden, G7 toplantısına, Afganistan’dan çekilme sürecinden, AUKUS Paktına, Quad Zirvesinden G20, COP26 ve Demokrasi Zirvesi toplantılarına kadar bütün büyük gelişmelerde bu anlaşılabilmektedir.
Şimdi ise görüldüğü üzere ABD’nin ana hedefleri (ve bu bağlamdaki görünen hamleleri) şu şekildedir:
- Çin’in büyüme hedeflerini ve üretimini artan enerji maliyetleri ile sekteye uğrat! (Enerji Krizi)
- Enerji ve ticaret rotaları üzerinde engeller oluştur! (AUKUS Paktı, Afganistan’dan çekilme)
- Askeri anlamda Çin’i ablukaya al! (Askeri yapılanma, AUKUS ve QUAD Zirveleri)
- Doğu Türkistan’da büyük krizler oluşmasını sağla! (Afganistan’dan çekilme)
- Yeşil Ticaret Mutabakatı gibi hamleler ile Çin’i ihracat yapamaz hale getir! (NATO, G7, G20, COP26)
- Bu bağlamda etrafında erişebileceği diğer tüm büyük piyasaları şimdiden kendine çek! (AUKUS ve QUAD Zirveleri)
- Tayvan’a sahip çık!
- Bölgede Hindistan ve Avustralya’yı daha etkin bir biçimde yanına al ve bu iki ülkeyi güçlendir! (AUKUS ve QUAD Zirveleri)
- Uluslararası kamuoyu nezdinde Çin aleyhine “anti demokratik, insan haklarına önem vermeyen, çevreyi kirleten” imajını ihtiva eden bir algı oluştur! (Demokrasi Zirvesi, G20, COP26)
- Bu süreci yönetirken, ekonomik ve siyasi olarak yıpranmaya sebep olacak diğer hiçbir işle uğraşma! (İran ile müzakereler, Afganistan’dan çekilme)
Buradan görülebileceği üzere, ABD dinamik, çok yönlü, alternatifli bir mücadele planını uygulamaya koymaya başlamıştır. Bu süreçte de, birçok müttefikini aktif olarak dinamikler içerisine dâhil etmiştir.
Şu an olmasa da, önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu oyunun dışında kalarak dengeleri muhafaza etmeye çalışmak; neredeyse hiçbir etkin ülke için mümkün olmayacak gibi görülmektedir.
Bu tablo da;
-“Çin neler yapmaktadır?”
-“Sıcak savaş ihtimali bulunmakta mıdır?”
-“Çin Tayvan’a askeri açıdan müdahale edebilir mi?”
-“ABD Ukrayna sürecinde aktif olarak sahada olabilecek mi?”
-“Rusya ve İran hangi blokta yer alacak?”
-“Çin ne zaman geri adım atabilir?”
-“Çin’in ekonomisi büyüse de, büyüme hızı düşüyor. Çin küresel liderliğe oynama şansını ne kadar süre sürdürebilir?
-“Bölgede Çin’i dengelemesi için desteklenen Hindistan gelecekte hangi sorunları tetikleyebilir?”
-“Çin’in gayri resmi/kayıt dışı ticaret ve finans argümanlarının önüne nasıl geçilebilir?”
-“Yeni pandemi ihtimalleri süreçleri nereye getirebilir?”
-“Çin’in Güney Çin Denizindeki yeni yapay adalarla genişleme stratejisi nereye kadar uzanabilir?”
Gibi sorular akla gelecektir…
Bunları da daha sonraki yazılarımızda değerlendirmek üzere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.