Oğuzhan Akyener

Oğuzhan Akyener

Uzay ne demek?

Uzay ne demek?

Kimileri için bir boşluk,

Kimileri için ise bilinmeyenlerle dolu bir denklem

2. Dünya Savaşından bu yana uzay güç odaklarının öncelikle psikolojik üstünlük sağlama hedeflerine hizmet eden bir kızıl elma

Belki de hepsinden öte: hava hâkimiyeti, istihbarat ve uydu teknolojilerinin sağladığı hayati derecede önemli olan iletişim ağının kurulduğu stratejik alan

Tabii buna bu alanda etkin olma dâhilindeki girişimler neticesinde elde edilen “bonus niteliğindeki” teknolojileri de eklememiz lazım.

*****

Diğer birçok alanda olduğu gibi Türkiye, “uzay yarışında ben de varım” diyerek, bu bağlamda önüne hedefler koydu.

Peki, bu hedefler ne anlama geliyor?

Birçoğumuzun aklında “uzaya adam gönderme”, “aya çıkma” gibi işin magazinsel boyutları kaldı…

Ama asıl olan iki önemli hedef vardı:

1 – Roket, rampa vb. teknolojilerde daha ileriye giderek, kıtalararası ve hatta yakın uzaydaki uydu sistemlerine yönelik savunma ve saldırı kabiliyetleri kazanmak!

2 – Kendi ürettiğimiz uyduları yörüngeye oturtarak, milli imkânlarla aktive edebilmek ve çok daha etkin bir navigasyon – cbs – istihbarat – iletişim ağına sahip olmak!

Tabii bunlara ek olarak, yine “bonus” mahiyetinde: bu bağlamda gayret sarf ederken; yazılım, yapay zekâ, insansız – otonom araç teknolojileri, zırh sistemleri, nükleer yakıtlar gibi diğer birçok alanda da kabiliyetlerimizi doğal olarak geliştirmiş olmak!

Nasıl ama…

Biz bunlara erişelim de, aya seyahat de kusur kalsın!

Ortaya koyulan vizyon ve niyetleri küçümsemek yerine bu pencereden algılamak daha mantıklı gözükmüyor mu?

*****

Aslında resmi dikkatli okuduğumuzda, fark edebileceğiz ki: uzay teknolojileri alanında girişimler yapan, ABD, Rusya, Çin, Fransa gibi birçok devletin de asıl gayeleri yine bu minvalde…

Yoksa şu an için, “uzayda koloni kurmak”, “asteroid madenciliği yapmak”, “uzaydan enerji üretmek”, “ayın karanlık yüzünde otel açmak” gibi fantastik söylemler; ilgili girişimcilerin hisse değerlerini arttırma ve ülkeler için de psikolojik üstünlük oluşturma gayelerinden öte geçmiyor.

Zaten oluşturulan algı ile elde edilen yukarı yönlü hisse değerlerinin sağladığı imkânlarla, mars aracının dahi maliyetleri karşılanabiliyor.

*****

Fantastik kurguları bir kenara bırakırsak, bütün küresel güçler için asıl kritik husus: yakın uzay diye tabir edilen, uyduların dolaştığı alanda hâkimiyet kurabilmek ve uyduları daha farklı ve daha etkin gayeler ile kullanabilmektir!

*****

Bakalım bu oyuna biz de adım adım dâhil oluyoruz!

Her türlü zorluğa rağmen adım adım küresel dengelerde pay sahibi oluyoruz!

Haydi Bismillah!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oğuzhan Akyener Arşivi