Ömer KULEKAYA

Ömer KULEKAYA

2. HAÇLI SEFERİ KAZIKBELİ GEÇİDİ

2. HAÇLI SEFERİ KAZIKBELİ GEÇİDİ

Ömer Kulekaya

Kazıkbeli Savaşı, 7-8 Ocak 1148 tarihinde bugünkü Denizli merkeze bağlı Cankurtaran Mahallesi sınırlarından başlayıp, Acıpayam Ovasına açılan geçitte yapılmıştır.

2. HAÇLI SEFERİ KAZIKBELİ GEÇİDİ

Bazı kaynaklara göre yaklaşık 150 bin Alman ve Fransız askerden oluşan II. Haçlı ordusu Urfa Frank Kontluğu’nu yeniden ele geçirmek, Halep ve Şam’ı geri almak için Anadolu’ya gelmiştir. Ordunun başında hükümdarları Fransız VII. Louis (1137-1180) ve Alman İmparatoru III. Konrad (1128-1152) bulunuyordu. III. Konrad komutasındaki çoğunluğu Alman askerlerden oluşan ordu İznik üzerinden Menderes’e, VII. Louis komutasındaki çoğunluğu Fransız askerlerden oluşan ordu ise deniz kıyısından Efes’e oradan Menderes’e ulaşıp, burada birleşerek Antalya’ya inmeyi planlamışlardı. Menderes’e ulaşmaya çalışan Alman ordusuna Selçuklu Sultanı Mesut yol üzerinde ağır kayıplar verdirmişti.

2. HAÇLI SEFERİ KAZIKBELİ GEÇİDİ

Fransız ordusu ise Ege kıyıları boyunca daha az Selçuklu akınlarına maruz kalmıştı. Laodikya’ya doğru gelen Haçlı ordusuna Nazilli’den sonra Menderes boyunca Selçuklu uç birlikleri, Alpleri akınlar düzenlemişlerse de Haçlı ordusu yoluna devam etmişti.  Menderes’i takip ederek Laodikya’ya ulaşan bu iki ordu buradan erzak temin edeceklerdi, ancak şehrin Bizanslı komutanı Türklerle işbirliği yaparak eşyaları ve halkıyla birlikte şehri tamamen boşaltmıştı. Bu durum, Antalya’ya kadar yiyecek sağlayamayacak oluşları Haçlıları endişelendirmişti.

II. Haçlı ordusunun Antalya’ya gidebilmesi için yüksek ve sarp bir geçit olan Kazıkbeli’ni geçmeleri gerekiyordu. 6 Ocak 1148’de Laodikya’dan Antalya’ya doğru harekete geçtiler. Aynı gün Kazıkbeli’nin alt tarafına bugünkü Cankurtaran Mahallesi’ne ulaştılar. Geçit 7 Ocak günü aşılacaktı, komutan ordusunu öncü ve artçı olarak ikiye ayırdı. Öncü birlikler süratle geçidin zirvesine çıkacak, güvenliği sağlayacak ve konaklamak için çadırları kuracaklardı. Ortada Hristiyan hacılar, erzaklar ve ağırlıkları olacaktı ve artçı kuvvetler de ortanın ve arkanın emniyetini alacaklardı.

2. HAÇLI SEFERİ KAZIKBELİ GEÇİDİ

7 Ocak günü, öncü kuvvetler yola çıktı ve hiçbir engelle karşılaşmadan Kazıkbeli geçidinin zirvesine ulaştı. Ulaştığında saat sabahın dokuzuydu, öncü komutan yürüyüşü az bulmuştu, rehberi de ileride güzel bir ovanın (Karaağaç Ovası) olduğunu söyleyince kampı planladıkları gibi zirvede değil de ovada kurmaya karar verdi ve yürüyüşüne devam etti ve Karaağaç Ovasına indi. Artçı kuvvet ise bunlardan habersiz kararlaştırdıkları gibi öncülerin zirvede çadırları kurduklarından emin olduklarından ağır ağır zirveye çıkıyorlardı. Ordu bu yolda ilerlerken savaşçılar birbirlerini itiyor, kalabalık her geçen an biraz daha büyüyordu. Sabahtan itibaren Haçlıları takip eden yörenin Oğuz beylerinin askerleri ile desteklenen Selçuklu Türk kuvvetleri en uygun zamanı beklediler, öncü ile artçının uzakta kaldığı, ortadakilerin kargaşa yaşadığı bir anda önce ok yağmuruna tuttular, ardından tepeye en hâkim yolda kılıçlarıyla saldırıya geçerek Haçlılara çok büyük kayıp verdirttiler.

Durumun vahim olduğu krala aktarıldıysa da yolun hızlı hareket etmeye elverişli olmaması ve yolun hâkim noktalarının Türkler tarafından tutulması nedeniyle hızlı bir şekilde yardım gönderemediler. Kral ve kralın ünlü muhafız kıtası bu savaşa bizzat katılmıştı. Kral atını ve bu ünlü muhafız kıtasını bu savaşta kaybetmiştir. Fransız kaynaklarında kralın bir kayanın üzerine çıkıp, gece karanlık çökünce de karanlıktan faydalanarak öncü birliklerin yanına kaçarak kurtulduğu yazmaktadır.

Bazı tarihi kaynaklarda Selçuklu Sultanı Mesut Kazıkbeli’nde ordunun başında yer almış ve yönetmiştir. Bazı tarihi kaynaklar ise savaşta bölgedeki Selçuklu birliklerini ve Türkmenleri işaret etmektedir. Sonuç olarak, Türkler Haçlıları bozguna uğratmışlardır. Bu bozgun, II. Haçlı seferinin başarıya ulaşmasını engellemiştir. II. Haçlı Ordusu Antalya’ya çok zayıf bir kuvvetle ulaşabilmişlerdir. Bu bozgun onları çok üzmüştür. Zira onlara göre; “Fransa’nın en güzel çiçekleri, meyve vermeden solmuşlardı…”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ömer KULEKAYA Arşivi
SON YAZILAR