Ömer KULEKAYA

Ömer KULEKAYA

TÜRKLER VE 2 BÜYÜK ZAFER

TÜRKLER VE 2 BÜYÜK ZAFER

Malazgirt tarihimizin en önemli savaşları arasında yer alırken, Malazgirt Zaferi'nin 951. yıl dönümü nedeniyle yurdun birçok yerinde etkinlikler düzenleniyor.

Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu'nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe” olarak bilinir. Günümüz sınırlarına göre Malazgirt, Muş’ta yer alıyor.

Günümüz sınırlarına göre Malazgirt, Muş'ta yer almaktadır. Konum olarak Van, Ağrı, Erzurum, illerinin ortasında bulunur. Malazgirt ilçesi il merkezine karayolu ile uzaklığı 137 km olup, merkeze en uzak ilçe durumundadır. İlçenin yüzölçümü 1534 km2 olup, düz bir alana kurulmuştur.

Malazgirt Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Türkler'in zaferi ile sonuçlandı. Böylece Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı; Türk birlikleri Anadolu'ya girmeye başladı. Türkiye tarihi başladı.

Malazgirt Meydan Muharebesi, gerek Türk gerek İslam gerekse dünya tarihi açısından kısa ve uzun vadede belirleyici sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Savaştan sonraki on yıl içerisinde Müslümanlar Anadolu’nun Batı uçlarına kadar ulaşmış ve 1075 yılına gelindiğinde İznik merkezli Türkiye Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmıştır. İslâm dünyasında Selçuklu sultanlarının liderliğini üstlendiği yeni bir devir açılırken Bizans İmparatorluğu da 1453 yılında İstanbul’un fethine kadar devam edecek olan bir çözülme dönemine girmiştir.

BÜYÜK TAARRUZ SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ

Türk ordusunun işgalci Yunan ordusuna karşı 26 Ağustos-9 Eylül 1922 arasında gerçekleştirdiği genel taarruza Büyük Taarruz denir. Dumlupınar Meydan Muharebesi ise bu taarruz sırasında 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da bilinen meydan savaşıdır.

Türk ordusu, Yunan ordusunu 13 Eylül 1921’deki Sakarya Zaferinde büyük bir bozguna uğratsa da, Yunan kuvvetlerini, Eskişehir-Afyon hattına kadar takip edebildi. Çünkü, o dönemdeki Türk ordusu hem sayı hem de lojistik imkanlar bakımından Yunan ordusuna kesin darbeyi indirebilecek güçte değildi. Zaten mevsim de kışa yaklaşmakta olduğundan, büyük taarruzun ciddi bir hazırlığın ardından gerçekleştirilmesi uygun görüldü. Diğer taraftan, Sevr’i gerçekleştirebilmek için taşeron olarak kullandıkları Yunan ordusundan ümitlerini kesen İtilaf Devletleri ise sözde barış planları yaparak Türkiye’yi anlaşma zeminine çekmek istiyorlardı. Bu amaçla 22 ve 26 Mart 1922’de her iki tarafa da mütareke teklifinde bulundular. Kendilerine toparlanma fırsatı verecek olan bu teklifi Yunanlar hemen kabul etse de, Türkiye prensip olarak barıştan yana olmakla birlikte, mütareke için öncelikle Anadolu’nun boşaltılmasını şart koştu. Bilinç altlarında Sevr hedefi yer alan İtilaf Devletleri ise bu şartı elbette kabul etmedi. Bu sırada Türk ordusunun taarruz hazırlıkları tüm hızıyla devam etmekteydi.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile 27 Temmuz akşamı Akşehir’de yaptığı görüşmede, 15 Ağustos‘a kadar taarruz hazırlıklarının tamamlanmasını istedi. Dikkat çekmemek için 28 Temmuz günü yapılacak bir futbol maçı vesilesiyle diğer komutanlar da Akşehir’e çağırıldı. Burada Taarruzun bütün ayrıntıları görüşülerek karara bağlandı. Nihayet Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 sabahı Türk ordusunun topçu ateşiyle başladı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşalarla birlikte savaşı yönetmek üzere Kocatepe’deydi.

Yunan cephesi, taarruzun ilk günü yarıldı ve ertesi gün Afyon kurtarıldı. Düşman kuvvetlerinin büyük bir bölümü 30 Ağustos’ta kuşatıldı ve burada gerçekleşen Dumlupınar Meydan Muharebesi sonucunda düşmanın ana kuvvetleri imha edilerek pek çok esir alındı. Esir alınanlar arasında Yunan Başkomutanı Trikopis’de bulunmaktaydı. Yunan ordusu 5 gün gibi kısa bir sürede bozguna uğratılmıştı. Perişan olan düşmanın toparlanmasına fırsat vermek istemeyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül 1922’de tarihe geçecek olan o emri verdi: “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, İleri!..

Böylece Türk ordusu, İzmir’e doğru hızla çekilen Yunan ordusunu takip etmeye başladı. (Osmanlı döneminde bugün Ege dediğimiz coğrafya için de Akdeniz ifadesi kullanılmaktaydı)

Yunan kuvvetleri, geri çekilme sırasında geçtiği bütün yerleri yakıp yıktı ve sivil halkı katletti. Hatta sırf bu amaçla, yerli Rum ve Ermenilerden oluşan ve tahrip taburları kurdu. Yunan ordusunu takip eden Türk kuvvetleri, 1 Eylül 1922 de Uşak’a girdi. Arkasından sırasıyla Eskişehir (2 Eylül), Nazilli Simav, Salihli, Alaşehir, Gördes (3 Eylül), Kula (4 Eylül), Balıkesir, Bilecik (6 Eylü), Aydın (7 Eylül) ve Manisa (8 Eylü) Yunan işgalinden kurtarıldı. Nihayet Türk süvarileri, 9 Eylül sabahında İzmir’e girdi. Bir gün sonra 10 Eylül’de Bursa kurtarıldı. Malazgirt Zaferi ve Büyük Taarruz Zaferi Alparslan ve Atatürk'ün sayı olarak daha az olmalarına rağmen cesaret ve savaş zekâsı ile kazanılmış Türkler için dönüm noktası olan 2 en önemli zaferdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer KULEKAYA Arşivi