Ömer KULEKAYA

Ömer KULEKAYA

Yılan Saçlı Kadın

Yılan Saçlı Kadın

Gorgonlar adı verilen 3 kız kardeş vardı. Bu kardeşlerden en güzelinin ismi MEDUSA idi.

Yunan tanrıça Athena’nın rahibelerinden biri. Göreni büyüleyecek şekilde güzel olan Medusa, Athena’nın en güzel rahibesi ve ona aşık olan Tanrıça Athena’nın sevgilisi su ve deniz tanrısı Poseidon…

Poseidon, Medusa’ya sahip olmak ister ve plan yapar. Bir gün onu tapınağa çağırır ve tapınakta ona zorla sahip olur, Bu durumu duyan ve çok kızan Athena, rahibesi Medusa’ya büyük bir kin ve kıskançlık duyar. Çok büyük kin beslemeye başlar. Kini hiçbir zaman bitmez daha büyük bir nefrete dönüşür. Athena kendini aşağılanmış hisseder ve Medusa için korkunç bir ceza düşünür.

Bütün saç tellerine tek tek yılanlar takar ve Medusa’nın yüzü yılanlar yüzünden çok çirkinleşir.

Roma ve Yunan tarihinde inanılan şey. Medusa mağdur edilmiş bir rahibedir ve kötü niyetli insanlar Medusa figürlerinin gözlerine baktığında taşa döner.

Athena’nın kini henüz geçmemiştir. Şövalye Perseusa’yı çağırır ve Medusa’yı öldürmesini ister. Perseus Medusa’yı öldürür ve kafasını keser, kesik başı Athena’ya verir. Athena o kesik başı kalkanına yerleştirir ki kimse ona ihanet etmesin.

Medusa kesik baş efsanesi kabartması Aydın Didim de Apollo Tapınağı’nda vardır.

Her şey buraya kadar normal,

Bu yazdığım Wikipedia’da veya bir çok kaynakta okuyabileceğiniz Yunan Mitolojisi efsanesi,

3500 yıllık bir efsanedir.

Apollo tapınağında Medusa kabartmaları yapıldıktan sonra, Medusa’nın İstanbul’a gömülmesine karar verilmiş ve gömülme şekli derin ve gizlidir, yüzlerce yıl lahdin yerini kimse öğrenememiştir.

Medusa’nın cesedi İstanbul Yerebatan sarnıcına gömülmüş ve gömüldükten sonra yerden çıkan su ters akmaya başlamıştır. Hiç kimse Medusa'nın cesedini ele geçirememiştir; ama sistemli şekilde yüzlerce yıl Osmanlı'dan istemişlerdir. Osmanlı imparatoru İstanbul’u fetih ettikten sonra, 1456’da Venedik’ten bir heyet gelir Sultan Mehmet ile görüşmek için. Sebebini sorsalar da sadece padişaha  söyleyebileceklerini belirtirler. Fatih ilk görüşmeyi reddeder ama Venedik heyeti ısrarcıdır. Sultan Mehmet bir temsilci şartı ile temsilciyi kabul eder. Temsilci yüklü hediyeler ile gelmiştir ve huzura çıkar. Sultan Mehmet’e Yerebatan sarnıcındaki Medusa lahdinin içindeki cesedi istediklerini söylerler. Lahitteki hazineler veya herhangi bir maddi obje istemediklerini, sadece Medusa’nın cesedini istediklerini söylerler.

Sultan Mehmet şüphelenir ve isteği geri çevirir,

Periyodik olarak her Osmanlı padişahına aynı tarikattan sistemli olarak 50 senede bir heyet gelir ve cesedi ister, Osmanlı padişahları dedeleri Fatih Sultan Mehmet’in arşiv kayıtlarında reddettiğini bildikleri için reddetmeye devam ederler.

Bu olay Abdülhamit Han’a kadar gelir. Abdülhamit politik ve siyasi baskılara rağmen 4 kez reddeder; ama sebebini merak eder, neden bir lahit ve ceset bu kadar önemlidir. Çünkü 450 yıldır sistemli şekilde Osmanlı devletine heyet gelir ve sadece bu cesedi ister. Bir ülke toprağı almak için bile yüzlerce yıl ısrarcı olunmazken, neden Medusa cesedi için bu yapılır.

Abdülhamit 2, arkeolog ve 30 kişiden oluşan güvendiği bir ekip kurar ve gizlice kazılıp lahdin çıkarılmasını, içinde ne olduğunun ortaya çıkmasını ister.

Büyük araştırmalar sonucu mezar ve lahit bulunur, tonlarca ağırlıktaki lahit Abdülhamit’in önüne indirilir, kapak kaldırılır ve görenler dehşete düşer. Çünkü lahdin içinde çürümüş bir ceset yoktur. Yaratık vardır. İnsan başına benzeyen kıvrımlı dev bir yılan gibi mumyalanmış bir yaratık,

Abdülhamit derhal kapatılmasını ve kimseye anlatılmamasını emreder ama cesedi isteyen heyet Yerebatan sarnıcının kazıldığını duyar ve Abdülhamit’ten intikam almak için gazetelerde Abdülhamit'in yer altı soygunu yaptığı haberleri yaptırır. Halkın tepkisi yüzünden Abdülhamit yer altı değerlerine sahip çıkıyoruz imajı vermek için boş lahdi cesedi ilk reddeden Osmanlı Sultanı Fatih'in cami avlusuna koyar ve halkın yanlış anlama durumunu ortadan kaldırır.

Abdülhamit yurt dışından bilim adamı getirtir ve cesedi incelemesi görevi verilir. Biyolog inceler ve raporu verir,

Raporda; “Bu bozulmaya başlamış olan dev görünümlü, insan başına benzeyen yılan gibi kıvrılmış bir yaratıktır” der.

Yüzlerce yıldır lahdin yerini ve sırrını bilenleri araştıran Abdülhamit, bunların Paganist tarikatının olduğunu öğrenir, yüzlerce yıldır hem bu sırrı saklayıp hem sürekli İstanbul’da gizli ayinler yaptıklarını öğrenir. Bu Paganist tarikatı kendilerinin şeytan ve ailesi olduğuna inanır. Tanrı ve Tanrıçanın gazabına uğrayan Medusa onlar için yakılmış lahde kapatılmış bir şeytandır ve onun intikamını almak için büyücülükte ve her alanda gelişmişlerdir., Günümüzde dünyayı yönetiyor dediğimiz illimünati bu tarikattır, onlara göre dünyayı yönetmek İstanbul’dan başlar. Binlerce yıldır kullandıkları binaların girişlerinde, kılıçlarda, çatal kaşıklarda bile Medusa figürü vardır, onun yüzünün olduğu yere kötülük gelemez inançları vardır.

Lahdin içindeki yaratık şeytanın ta kendisidir, büyü ile yakılıp öldürülmüş dev bir büyücüdür.

Osmanlı arşivlerinde Abdülhamit ve devlet notlarında bu bilgiler kayıtlıdır. İstanbul’un fetih yıldönümünden 1 ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yerebatan sarnıcını güçlendirme adına orda kazı yapmak için elinden geleni yapmak istese de, Kültür Bakanlığı hâlâ izin vermemiştir.

Kimler bu güçlü tarikatın hizmetkârı, kimler için Medusa çok kutsal bilemeyiz ama İstanbul şehrinin değeri sadece boğazlar değildir. Yeryüzünde boğazları olan bir çok şehir ve ülke vardır ama hiçbiri İstanbul kadar savaş görmemiştir ve dinler için bu kadar önemli olmamıştır. Başlıca sebep Medusa’dır.

Medusa cesedi Abdülhamit tarafından saklanmıştır ve hâla onu arayan gizli heyetler vardır. Henüz kimse bulamamıştır.

 

Yılan Saçlı Kadın

 

1-Antalya'da kazı sırasında çıkmış bir Medusa kafatası

 

Yılan Saçlı Kadın

2-Antik çağda şehir girişlerinde Medusa kabartmaları

 

Yılan Saçlı Kadın

3-Medusa'nın gözlerinin ters baktığı  kabartma, Yerebatan sarnıcında suyun ters aktığı gibi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Ömer KULEKAYA Arşivi