YAHUDİLER-6 / Arz-ı Mev’ud
İsrail bayrağına dikkat ettiniz mi hiç... Her şey adeta ‘arz-ı mev’ud’a işaret ediyor; yukarıdaki ve aşağıdaki iki mavi şerit, yani Fırat ve Nil... Elbette bunun bir ‘mit’ yani uydurma olduğunu söyleyeceklerdir. Nükleer silahı da inkâr etmiyorlar mı... Ve Davut Yıldızı... Yani onların en parlak dönemin sembolize eden kralları...
Farklı rivayetler olsa da; ‘tanrının söz verdiği’ egemenlik alanı işte burası; Fırat’la Nil arası... (https://www.youtube.com/watch?v=4mc6jrs1AZ8 7.30. dk’dan sonra bir dakika) En azından siyonist İsrail düşüncesinin planı böyle... Bu yüzden şimdilerde artık açık açık; ‘Lübnan da bizim, Ürdün de...’ deme cesaretini buluyorlar kendilerinde... Siyonist düşünce işte tam da bunu temsil ediyor; bugünkü ‘İsrail’ devletinin hakim ideolojisini...
Bir de ‘mesih’i bekleyenler var Yahudiler arasında... Onlara göre mesih gelecek ve vaad edilen bu topraklara mesihin önderliğinde hâkim olacaklar!... Tanrıyı ‘kıyamete zorlayan’ siyonist de, mesihi bekleyen ultra-ortodoks olanı da yanıldığını pek yakında anlayacak... Zira mesihi beklemeyip kendisince süreci ‘öne çeken’ siyonist neticeyi biliyor. O yüzden tanrıyı kıyamete zorluyor; hep birlikte yok olalım diye... Artık her nasıl tanrıysa...
Mesihi bekleyenin amacı da farklı değil... Evet Mesih gerçekten gelecek, ama sonuç onların düşündüğü gibi olmayacak... Tıpkı bekledikleri peygamberin Medine’ye hicret etmesi gibi... Onca yıl beklediler ama ‘kendilerinden’ olmadığı için ona tabi olmadılar zira... Anlaşmayı bozduklarından, düşmanla iş birliği yaptıklarından ve Allah Rasulünü öldürmeye teşebbüs ettiklerinden de Medine’den sürüldüler. Oysa onun peygamber olduğundan şüpheleri yoktu. Mesih yine ‘onlardan’ onların dininden olmayacak... Onlar da tabi olmayacaklar pek tabii ki de... Ve helak olacaklar.
Filistin toprakları üzerinde kurulan bugünkü İsrail devleti arz-ı mev’ud’un çekirdeği olup, esas amaç Türkiye topraklarını da içerecek şekilde ‘Büyük’ olanını kurmaktır. Bunu doğrudan ve silah zoruyla başaramayacaklarını bildiklerinden de zamana yayılı bir politika izlemektedirler. Fark edildikleri kimi zaman ödedikleri bedel çok ağır da olsa, bu 'idea'dan hiçbir şekilde vazgeçmediler. Bu yüzden merkeze, zihinlere hükmetmeyi ve ‘elit’ olanı-eşraf olanı ele geçirmeyi koymuşlardır.
Siyonist düşünce bu amaca dönük birçok yan kola sahiptir. Masonluk teşkilatları bunlardan birisidir mesela... Dünyayı yönetme iddiasındaki ‘Moon’ tarikatı da öyle... Bu düşüncenin geçmişten günümüze siyaset, bürokrasi, medya ve iş dünyasındaki hakimiyeti konu ile ilişkisi olanlar bakımından çok da bilinmedik değildir.
Filistin topraklarını bugünkü Yahudilere bırakan İngiltere’dir. Zira İngiltere’nin çekildiği gün İsrail devleti bağımsızlığını ilan etmiş ve Filistin’in geriye kalan topraklarını da işgal etmiştir. ‘Nekbe’ olarak isimlendirdikleri o büyük felaket gününde (15 Mayıs 1948) yüz binlerce Filistinli atalarından-dedelerinden kalan binlerce yıllık topraklarından sürülmüştür.
Amerika’ya da onlar hakimdir. Bu ülkede hiçbir siyasetçi Yahudilerle iyi geçinmeden stratejik karar alamaz. ‘Başkan’ bir yandan onların icazetini almadan o koltuğa oturamazken, bir yandan da ‘vitrin’ olmanın ötesinde bir işlevi yoktur. Çünkü bütün stratejik karar mekanizmaları siyonist düşünceden beslenenlerin elindedir. Başkanın vazifesi ise noterliktren öte değildir. Çünkü bu ülkeyi öteden beri başkan değil, birçoğu Yahudi düşüncesiyle etkileşim içerisindeki ‘lobiler’ yönetir. Buna biraz sorun çıkarma cür’eti gösteren Trump’ın etrafı hızlı bir şekilde boşaltıldı ve devlete ihanetle yargılanma (Rusya ile iş birliği) tehdidi ile yüz yüze geldi mesela... Kusüs’ü İsrail’in başkenti tanıması bile yeniden seçilmesi için yeterli gelmedi. Obama da İsrail’den çok dertliydi ama Netanyahu ona rağmen gelip Amerikan Kongresinde konuştu. (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/washingtonun-istenmeyen-adami-netanyahu/70624#)
Bir önceki dönem Başkan yardımcısı Mike Pence ise bir evangelist idi. Yani siyonist Hristiyan... Şimdiki başkan da öyle... Geçmişte George W. Bush döneminde dünyayı ateşe çeviren neo-con’ların değişik bir versiyonu… Neo-con’lar kendi inançlarına göre ‘tanrıyı kıyamete zorlarken’ şimdikiler bu düşünceyi bir ileri taşıyarak kutsal ‘armagedon savaşlarına’ inanıyor.
Bu düşüncenin en bilinen özelliklerinden birisi ise bulundukları topluma kamufle olmalarıdır. Bakınız işte; ‘boykot’ dedik piyasada ürün bulamadık. İnsanların bilinçaltına öylesine nüfuz edilmiş ki, ‘kuşatılmışlık’ birçoğunun umurunda bile değil... Büyük İsrail’in altyapısı maalesef bu ülkede de zemin buluyor bir başka deyişle; biz gündelik hesap içerisinde iken... (devamı var)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.