KONYA HABER
Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2981 %0,25
48,9424 %0,45
4.890,37 % -0,05
Ara

Birlikte Türkiye

YAYINLAMA:

Geçen haftaya ülkenin büyük bir kısmı zelzele sarsıntısıyla, kalanı da kitle iletişim araçlarının acı haberleriyle uyandı. Çok geçmeden Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa kentlerinin ağır tahribata uğradığı internet üzerinden öğrenildi. Halk ne yapabileceğini düşünmeden malından, kanından, cebinden depremzedelere yardım oldu yağdı. Zengin fakir, köylü şehirli, kadın erkek, yaşlı çocuk kalplerin hepsi deprem bölgesinde atmaya başladı. Elbette kalpleri sökülmüş, ruhları ziftlenmiş, beyinleri uyuşmuş istisnalar her zaman mevcut olup onların hesapları daha başkaydı. Konuya dönülecek olursa;

Deprem öylesine büyüktü ki şiddetiyle seksen beş yıl öncesine yakındı. Ancak öğle vaktini geçer geçmez hemen hemen aynı şiddette meydana gelen ikinci deprem ayakta kalan yorgun binaları da iklim şartlarında dışarıda kalma yerine hanelerine dönen insanları da alıp götürdü. Apartmanlar, bloklar, siteler, rezidanslar birer karton misali çöküp un ufak oldular. Yaraları sarmak, insanların ekserisine ulaşabilmek, enkaz altındakilere uzanabilmek için bir günün, bir haftanın hatta bir ayın, bir senenin takvimi yeterli olamayacak haldeydi. Türk milleti her alanda seferber oldu. İmkanları elverdiği ölçüde yardıma, acıların hafifletilmesine omuz verdi.

Seferber olanların başında Mehmetçik, kolluk kuvvetleri, AFAD, Kızılay, arama kurtarma ekipleri, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları devlet yönetiminin merkezi liderliğinde sahaya güçlerini yansıttılar. Bu hususlarda aksayan yönler, hususlar olsa bile samimi duyguların dalgalandığı görüldü. Küçücük çocukların kumbara birikimleri, birkaç satırlık yazıları, yaşlı teyzelerin gönderileri büyük adımların başlangıcı olarak hissedildi. Sanki Boğaç Hanlar, Şerife Bacılar tünelin ucunu işaret etmeye çalıştılar.

Birlikte Türkiye anlayışını her devirde ve şartla defalarca görmüş, bir o kadar göstermiş olan Türk milleti asrın felaketinin ilk anlarından itibaren kasti ihbarlar, istismarlar, firariler, fırsatçılar, yağmacılıklar, ahlaksızlıklar, vicdansızlıklar, aşağılık davranışlar ile de baş etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bunların her biri ciddiyetle takip edilerek toplumsal hafızaya kazınmalıdır. Yanlış hesaplar gözden geçirilmeli, hiçbir bilgi kırıntısı göz ardı edilmemeli, Türk Milletinin hakkı savunulmalı, yapanın yanına bırakılmamalıdır, bırakılmayacaktır da. Hiçbir zaman diliminde kendi menfaatini gözetmeyen beş bin yıllık birikim her türlü suistimali, kayırmayı, karartmayı silip süpürecektir.

Bireysel ve toplumsal açıdan yaklaşıldığında yaşanan böylesine ciddi bir travma sonrasında normalleşme, iyileşmede ilk basamağın güvenliğin sağlanması olduğunun altını çizerek ilerleyecek olursak sosyal birleşmenin ve alt yapının restorasyonu kadar bireylerin, kümelerin bağımsızlığını, fonksiyonelliğini, hayatta kalabilme, yaşamın bundan sonra yeniden idame edilebilmesi gerekliliği ortadadır. Böylesine bir çalışma zarureti takdir edilecektir ki disiplinler arası ve işbirliği ile mümkün olabilecektir. Bireysel çözümler gerçekleştirilirken grupsal, sosyal birliktelikler hususları dikkate alınmalı sonraki takvim yaprakları ile kuşakların aynı akıbete uğramamasına özen gösterilmelidir. Karşılıklı gücün etkileşimi adına toplum ile sanat bütünleştirilmeli, birey kişisel gelişimini sağlarken her türlü olumsuz durumla mücadeleye hazır hale getirilmelidir. Bilhassa genç beyinler üzerinde durulmalıdır. Süreç medya ürünleri ile desteklenmelidir.

Afet sonrası bir şekilde hayata tutunan yetişkinler ile çocuklar bundan sonraki ömürlerinde muhtemelen hiç unutamayacakları hadiseler yaşadılar, olaylara şahitlik ettiler. Elbette acılarını silmek mümkün olamayacaktır ancak toplumsal ritüel şeklinde bir örneği daha gerçekleştirilen “Birlikte Türkiye” düsturu ile yürünecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *