İletişim ve etkileşim, savaşlar, ticaret, göç gibi zorlu hadiseler esnasında yaygınlaşır doğal pınarından beslendiği müddetçe globalleşir ancak samimiyetle beslenebildiği takdirde evrensel bir değere dönüşür. Bahsi geçen hususun istisnai bir menzili bulunduğunun, gündelik, yapmacık ve göstermelik fakat sinsi hesaplarla akış istikametinin uzağında basit menfaat yumağı kirmanı çevirse de harmanın dene vermeyeceğinin altı kalın çizgilerle çizilmesine mukabil geliş-gidiş koridorlarının kalabalığı barındırmaya devam ettiği düşünce insanlarının malumudur.

Kalabalık, hareketliliği ile beraberinde birlik ve bereketi getirmediği takdirde taşınması zor bir yükü temsil eder çoğunluk payına düşenle meşgul olma, durumu kurtarma telaşına kapılır. Maddi gücüne, ulaşabildiği makama, yakın desteğe sahip olanlar gücü temsil etmesi bakımından kendine bir sıklet merkezi oluşturmakta zorlanmazlar. Zira gücün kendisinden daha fazla etrafına üşüşenler, ondan yararlanmak isteyenler aşılmaz bir sur oluşturduklarının farkına bile varamazlar. Bu durumun kısmen de olsa haklılık payının olduğu söylenebilir. Öncü pozisyonunun sahibi güç merkezini idare edemediğinde kontrolsüzlük içinde yalpalanma kaçınılmazdır.

Tam da bu noktada meydana gelen görüntü kirliliğini sermaye dönüşümü söz konusudur. Aslında gerçek sıklet merkezini temsil etmeyen, kısa vadeli bir halde sürekli suyun akış istikametine göre kendine yer belirleme kabiliyeti geliştiren, karelerde yer alarak atış menzili çapında olumsuz kırılmaları önleyebilen şahsiyetin kazanım addettiği şeyler yerelden evrensele insanlığın telafisiz kaybı durumuna gelivermektedir.

Kendi özelinde üzerindeki kıyafeti kadar dahi değer bulamamakta, bulabildikleri ise zaten onu örtebilme telaşında, teknolojik imkanlarla anlık durumu ulaştırabileceği noktaya kadar kurtarma çabasına girmekte, maddi kalemdeki sayısal artış yekun olarak yükselişini sürdürmekteyse de bekleyen gözler, başının üzerinden zıplayarak süratle kendisinden uzaklaşıp gitmektedir. Memleket, millet, vatan, devlet ifadeleri hedef kitleye ulaşacak enerjiden uzak dudaktan ancak kitle iletişim araçları çalışanlarına uzanabilmekte, manşetten aktarımı durumu değiştirmeye yetmemektedir.

Yetmemiş ve de yetmeyecektir. Çünkü beş bin yıldan beri varlığı bilinen, dört bin yıldan beri takip edilebilen, iki bin üç yüzyıldan beri her türlü operasyona rağmen bağımsız yaşamasını bilen, bin yılı aşkın bir zamandır intikal ettiği medeniyet yolunda yürüyen, inançla şekillenen alemin bin yıla ulaşmak üzere siyasi liderliğini üstlenen, bin yıldan beri kendine yurt tuttuğu coğrafyayı Türklüğün ikinci anavatanı olarak cümle cihana kabul ettiren, yüzyıl evvel bütün imkansızlıklara rağmen düşmanı Adalar Denizine iade eden, hizmetkarı evlatlarını idam edenleri kıyafetlerinden hariç tutma yeteneği ile bataklıklarına mahkum eden en sonda “kalkışma” yoluna geçit vermeyen Türk milleti “dostlar alışverişte görsün” figüranlarını kıyafetiyle ağırlamış ancak faturasını yandaki geniş ve açık cebine de yerleştirerek ezelden ebede yürüyüşünü sürdürmektedir.

Kareler, şaşalı belgeler, hazırlanmış basmakalıp manşetler sadece ve sadece dostların alışverişlerinde birbirlerini “güzel rüyalar” kadar değer taşımakta, bin yıllık karanlık hesaplarının yanına yeni ilaveler kazandırmaktadır.