Cumhuriyetimizin ilanının yüzüncü yılına erişilmesinin hemen ardından asrın şahidi, lokomotifi, vagonu, taşıyıcısı, aktarıcısı gibi sıralanabilecek daha birçok sıfatı barındıran hatta rejimin adını bir yıl sonrasından itibaren üstlenen siyasi parti gerçekleştirdiği “İkinci Yüzyılda Birlik ve Demokrasi” vurgulu kurultay; iletişim bilimciler için sıcağı sıcağına değerlendirilebilecek gelişmeleri ortaya koydu. “Türkiye Yüzyılı” yürüyüşüne ilk andan itibaren “ikinci” adıyla sıralama çabasına yönelmesi de ince bir ayrıntıyı politikaya taşımaktaydı.

Bütünün küçük parçalardan mürekkep olduğu realitesi göz önüne alındığında bir günlük süreçte öne çıkan hususların başında iki siyasetçinin konuşmasına yansıyan “hançer ve hançerlenmek” ifadeleri gelmektedir.

“Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım! Yükümüz ağırdı. Beni asıl üzen, sırtımdaki yük değildi, sırtımdaki hançerlerdi” sözlerine “hiç üstüme alınmadım, partide hançer yok, hançerleyecek kimse de yok. En iyi siz bilirsiniz ki ne partide, ne de partililerde hançer olmaz ama kılıç da olmaz” şeklinde verilen karşılığın üslubu delegelerde etkili olmuş gibi görülmektedir. Elbette yeni gelene, yeniden başlayana zaman tanımak, herkese bir miktar sabır tavsiye etmek gerekmektedir.

İfadelerin merkezindeki Türklerin kadim mesleği demircilik sanatı eserlerinden ilki mecazi anlamda iken ikincisi pratik olduğu gibi her biri, iki tarafı keskin simgelerdir. Yani kurultayda bulduğu karşılık böyledir. Oysa ki; çok geniş bir kullanım sahasına sahiptirler.

Her ikisi de savaşları anlatan sözlü ve yazılı manzumelerde sıkça zikredilmesi kadar sevgiliye has güzellik unsurlarının benzetilen öğesi silah özelliği taşıyan aletlerdir. Buradan ilerlendiğinde sevgili eline aldığı bu savaş aletleriyle kendine bağlı hayranına ders vermekte, aşkın derecesini daha yukarılara taşımaktadır. Keskinliği gözleriyle özdeşleşmektedir.

Sadece on kadar toplumda mevcudiyeti tespit edilebilen ilki, taşınması ve saklanmasının kolaylığından ötürü herkesçe pratik ve etkili bir şekilde kullanılan bıçağın sanatla işlenmiş bir türü olarak kabul edilebilir ancak belirtildiği üzere her iki tarafı da keskindir. Sevgiliden gelecek her türlü eziyetin kabulünü temsil ettiği gibi öldürücü fonksiyonundan dolayı sinesinin en derinlerine inmesine gönül rızası kabul edilir. Edebiyatçıların hayal dünyasını zenginleştiren figürler arasında yer alır. Sevgiliyle arada bulunur bunun küçük ancak kan akıtabilecek ciddi bir engel olduğu da düşünülebilir.

Kurultayda zikredilen ikinci savaş aletine gelince şeklen sevgilinin cezbeden kaşlarına benzer. Türk kültüründe yetenekli kullanıcılarının elindeki zafer başarısını yansıtır. Birçok mitolojik kaynaktan beslenir. Hatta “Tanrı’nın kılıcına” kadar uzanır. Bir günlük siyasi etkinlik hiçbir zorlama olmaksızın belirtilen hususları zihinlerde canlandırıverir.

Asrın yüzde on üçünü ana muhalefet genel başkanı olarak tamamlamış, yerel, ulusal, bölgesel ve global yıpratıcı gelişmelere rağmen yeni bir alternatif geliştirip milli iradenin desteğini alamadan yeni ve yeniden bir; iki yıl talebiyle delegelerinin huzuruna gelmişti. Talebinin karşılık bulabilmesi adına gerekenleri de ilçe, vilayet ve ülke teşkilatları bazında yerine getirmişti.

Günün sonunda daha doğrusu yeni günün ilk saatlerinde yüzüncü yıl seçimlerindeki kaybın faturası mağlup ana muhalefet liderine kesilmiş, bedeli de genel başkanlığından demokratik usulle tahsil edilmiştir.

Kurumsallaşmayı başarabilenler için yeni ile yeniden arasında hem hiçbir fark, hem de hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı iyi bilinir. Hangisinin öne çıkacağını lider vasfına sahip olanlar belirler.