Serdar Ermiş

Serdar Ermiş

Doğruyu bilenler susmadığında

Doğruyu bilenler susmadığında

İnsanoğlu daha çok yok etme üzerine teknoloji geliştiriyor.
Geçen yıl dünyada savunmaya harcanan para 2 trilyon dolar.
Bu paranın büyüklüğünü anlatmaya gerek yok.
Nereye gidiyor bu para?
Kullanılmadan ömrünü dolduran füze ve bombalara...
Ya da kullanılıp insan öldüren silahlara...
Kısacası yok etme amacıyla harcanıyor.
Yakın zamanda yıldönümüydü.
1945'te ABD, övünerek geliştirdiği atom bombasını Japonya'daki iki şehre atarak 145 bine yakın kişiyi öldürdü.
Bir anda 145 bin insan...

Peki soralım. İnsanoğlu bu parayı silah yerine doğa için harcasa ne olurdu?
Yok etmek için değil yaşatmak için harcasaydı bu parayı...
Silahlı kuvvetler yerine "Çiçekli kuvvetler" olsaydı her ülkede...
Yangınları anında bitiren bir teknoloji geliştirseydi mesela.
Ya da ağaçlara püskürtüldüğünde yanmasını engelleyen, ama ağaca zarar vermeyen bir madde geliştirseydi.
Bu sayede tüm dünyadaki ormanların yanmasını engelleseydi.

Veya seli bitiren bir sistem geliştirseydi.
Hiç bir canlı sel nedeniyle ölmeseydi.
Ya da enerjisini trafik kazalarını tamamen bitiren bir ulaşım sistemi kurmaya harcasaydı.
Manisa'da 6, Balıkesir'de 14 canımızı otobüs kazalarında kaybetmeseydik.
Her yıl Dünyada 1 milyon 350 bin kişi trafik kazalarında can veriyor.
2 trilyon dolarla bu insanların çoğunun ölümüne engel olabilirdik.

Sadece trafik kazalarındaki ölümleri değil.
Yıllık 2 trilyon dolarla neredeyse Dünyadaki tüm kötülükleri bitirmek mümkün.
Ama insanoğlu bunu tercih eder mi? Elbette hayır.
Yok etmek varken güzelleştirmek de neymiş...
Öldürmek varken yaşatmak da neymiş...
İnsanoğlunun bu vahşiliği kıyamet kopuncaya kadar devam edecek.

Orman yangınlarıyla kahrolduğumuz bir haftayı geride bıraktık.
Hep söylerim, yine söyleyeceğim: bu ülkede siyasete olması gerekenden çok fazla bir anlam yükleniyor.
O nedenle her işimize siyaset bulaşıyor.
Hayatın içine bu kadar girmemeli siyaset...
Seçim sürecinde demokrasi bayramını yapalım, seçelim bitsin.
Siyaset orada kalsın.
Siyasetin yerini ülke menfaatleri alsın.
Ormanlar yanarken, canlılar yok olurken, insanlar evleri ve hayvanları için endişelenirken siyasetçilerin sürekli birbirini yumruklaması bu ülkeye yakışmıyor.

Herkes kendine şu soruyu sorsun?
Ben bu yangınların sönmesi, oradaki insanların yaraların sarılması için kendi adıma ne yaptım?
"Şu bunu yapsaydı, bu şunu yapsaydı, suçlu bu, suçlu şu" gibi yaklaşımların yanan ormanların söndürülmesine bir katkı sağladığını sanan varsa yanılıyor.
Artık bu tür felaketler yaşanırken birbirimizi dövmeyi bırakmalıyız.
Birincisi bu felaket yaşanıyorsa, "Şunu yapmalıydık bunu yapmalıydık. Bu yapıldı bu yapılmadı" gibi yaklaşımlarının hiçbir önemi kalmamıştır.
O an yapılanların bir önemi vardır.
Sonrasında yapılacakları kararlaştırmanın zamanı da gelmemiştir.

Türk milleti asil bir millettir. Ama içinde kan emici, fırsatçı, yalancı ve acı istismarcılarının da bol olduğu bir gerçek.
Orman yangınlarından sonra bunu açıkça gördük.
Yangınların devam etmesi için dua edenler yok muydu?
Yangını fırsat bilip kendisine çıkar oluşturmaya çalışanlar yok muydu?
Yangını fırsat bilip tüm ürünlere zam yapan fırsatçılar yok muydu?
İnsanların acılarını istismar etmek için kapı kapı gezenler yok muydu?
İnsanı insanlığından utandıran olaylara tanık olduk.
Bu yaratıklar bunları bırakmayacak.
Her olayı her acıyı istismar etmeye devam edecek.

Beni üzen nokta bu istismarcıların zaman zaman halk nezdinde sonuç almaları.
Yaklaşık 100 yıldır bu topraklarda bu oyunlar oynanmasına rağmen hala bu konularda yüksek bir bilince sahip olmuş değiliz. 
Ama denge sağlanıyor gibi.
Artık eskisi gibi at koşturamıyorlar.
İlk anda yalanları biraz tutsa da sonrasında foyaları meydana çıkıyor.
Bu noktada en çok ihtiyacımız olan şey "Doğrudan yana olma cesareti" ve "Kendini ezik hissetmeme"...
Haklılar, haksızlar karşısında kendilerini ezik hissetmediğinde,
Doğruyu bilenler, yalancılar karşısında susmadığında,
Dürüstler, istismarcılara dur dediğinde herşey daha güzel olacak.
Beni umutlandıran nokta: bu konuda yol almaya başlamış olmamız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Ermiş Arşivi