Morali aldı götürdü...
Yeni yıla zamlarla birlikte girdik.
Çoğu belliydi ve rutindi.
Ancak elektrik, doğal gaz ve akaryakıt zamları sürpriz oldu.
Elektrikte kademeli tarife dönemine geçileceği biliniyordu.
Ancak bu kademeli tarifeye geçilirken az elektrik kullananlara yüzde 50, çok kullananlara yüzde 125 zam yapılması hiç beklenmiyordu.
Evinde aylık 200 lira elektrik faturası ödeyenler bundan sonra 300 lira ödeyecek.
Doğal gazdaki zam yüzde 25 oldu. Kış günü faturalar dörtte bir oranında artacak.
400 lira ödeyen 500, 600 lira ödeyen 750 lira ödeyecek.
Doğalgaz dışındaki ürünlerle ısınanların durumu da çok farklı değil.
Akaryakıttaki yılbaşı zammı da ortalama yüzde 10'du.
Bu zamla her gün işine aracıyla gidip gelenlerin akaryakıt masrafı en az 100 lira arttı.
Toplu taşıma kullananların masraflarındaki artış da yüzde 36.
Şehirler arası seyahat de gerek uçak gerek otobüsle ciddi şekilde pahalandı.
Akaryakıttaki artış devam ettikçe bu pahalılık artarak sürecek.
Bence izahı en zor olan zam akaryakıt zammı.
Dövizin sert düştüğü bir dönemde döviz bazında artış yaşadık çünkü.
Benzin ve motorin 1 dolar seviyelerine geldi.
Köprü, otoyol geçişleri, harçlar vergiler tümüyle en az yüzde 20 oranında arttı.
Gıda, kira, eğitim, toplu ulaşım sayamadığım her şey ciddi oranda zaten artmıştı.
O artışlardan henüz somut bir geri adım görmüş değiliz.
Sadece yılbaşında gelen zamlardan dolayı bir kişinin hayatı yüzde 15-20 arası pahalandı.
Bu ne anlama geliyor?
Asgari ücrete yapılan yüzde 50 zammın, daha uygulanmadan beşte biri gitti.
İyimser bir rakam ortaya koyarsak ve bir kişinin yılbaşı zamlarından 400 lira etkilendiğini varsayarsak, asgari ücrete yapılan 1400 liralık zammın 400 lirası gitmiş oldu.
Bu da neredeyse artışın yüzde 28'inin daha ele geçmeden gittiği anlamına geliyor.
Fahiş fiyatlarla mücadele edildiği, dövizin sert düştüğü bir dönemde yapılan elektrik, doğal gaz ve akaryakıt zammının izahı zor.
Bir yandan özel sektörden fiyat düşürmesini isterken diğer yandan bu zamları yapmak çelişki ortaya çıkarıyor.
Tarihi bir zam alan asgari ücretlilerin hevesini kursağında bırakıyor.
Maaşlarına zam bekleyen memur, işçi ve emeklileri daha da kızdırıyor.
Enflasyonun düşmesini, piyasanın düzelmesini bekleyenlerin umutlarını kırıyor.
Oysa kamu maliyesi güçlü, bütçe açığımız az, cari açığımız azalıyor, ihracatımız ciddi şekilde artıyor. Bu dönemde en azından doğalgaz ve elektrik zammı yapılmayabilirdi.
Biliyorum bu iki kalemde devletimiz ciddi şekilde sübvanse yapıyor.
Zamdan önceki fiyatlarda bile ciddi bir destek söz konusuydu.
Ama bu desteğin devam etmesi gerekiyordu.
Mesela elektrikte birinci kademedekilere yüzde 50 zam çok yüksek.
Bu gruptakiler: düşük elektrik tüketen, emekli ya da çekirdek aileler ya da yalnız yaşayanlar.
Emekli maaşıyla geçinen insanlar için elektrik faturasındaki yüz liralık artış ciddi bir rakam.
Gelelim sanayiye.
Sanayicinin kullandığı elektriğe yüzde 125, doğal gaza yüzde 50 zam yapıldı. Akaryakıt giderleri de yüzde 10 arttı.
Bir fabrikanın ya da işyerinin en büyük gider kalemlerinin başında enerji ve yakıt geliyor.
Elektrik de temel direk.
Siz sanayide kullanılan elektriğe yüzde 125 zam yaparsanız, insanlardan ürettiği ürünlerin fiyatlarını düşürmesini nasıl isteyeceksiniz?
Bu insanlar “Devlet kendine gelince iğneden ipliğe her şeye zam yapıyor, bizden neden indirim istiyor?” dese haklı değiller mi?
Enflasyonu düşürme yolunda yüzde 125'lik zam bir çelişki.
Çünkü elektrik iğneden ipliğe her ürünün ana maliyet giderlerinden biri.
Sözün özü; yılbaşı zamları ciddi şekilde moral bozdu.
Asgari ücrete yapılan zam, kurun dengeye oturması, kamu çalışanları, işçi ve emeklilerin ek zam alacağını öğrenmesiyle oluşan umuda darbe vurdu.
En azından morallerin biraz da olsa düzeldiği, olumlu bir havanın oluştuğu dönemde yapılmasaydı bence daha iyi olurdu.
Çünkü moral ve iyimser havaya her şeyden daha çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz.
Hem piyasalar hem sosyal hayat açısından bu hayati önemde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.