Şeyma Savaş

Şeyma Savaş

Yunus Emre’yi anlayabilmek

Yunus Emre’yi anlayabilmek

Geçtiğimiz günlerde Türk İslam düşünürü, ünlü mutasavvıf Yunus Emre’nin vefat yıl dönümüydü. Gerek kültürel yaşantımızda gerek edebiyatımızda derin izler bırakan Yunus Emre’yi okuyor, anlayabiliyor muyuz? Yunus’u ne kadar tanıyoruz.

Yunus Emre’nin hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir ama genel olarak 13. yy’ın ikinci çeyreği ile 14. yy’ın ilk çeyreğinde yaşadığı düşünülür. 82 yaşında öldüğü düşünülen önemli tasavvuf şairimizin yaşamı hakkındaki bilgilerin bir kısmı, onun kendi eserlerine dayanmaktadır. Yaşamı boyunca Anadolu’yu dolaştığı ve Mevlana’yı gördüğü bilgisi, kendi eserlerinde geçen cümlelerden anlaşılır.

Yunus Emre sanat yaşamında halka, onların diliyle seslenmiştir ve Türkçeyi çok iyi kullanmıştır. Öz Türkçe ile verdiği eserleri de, onun her zaman okunup anlaşılmasını sağlamıştır. Onun şiirlerinde genelde Allah sevgisi ve bu sevgi uğrunda bir ömür çaba göstermek gibi konular yer alır. Yunus Emre halkın şairi olduğu için öylesine çok sevilir ki, Anadolu’nun birçok yerinde onun adına anıt mezarlar yaptırılır.

Yunus Emre küçük yaşlarda okula gitmiş ancak alfabeyi bir türlü öğrenemediği için okulu bırakıp çiftçilik yapmaya karar vermiştir. İlerleyen yıllarda çıkan kıtlıktan etkilenmiş, kapısına gelen ihtiyaç sahiplerini geri çevirmeyen Hacı Bektaş Veli'nin kapısını çalmıştır. Hacı Bektaş Veli, Yunus'un samimi ve saygılı davranışlarından çok memnun kalır. Yunus'un buğday için geldiğini öğrenince "Sorun bakalım buğday mı ister, himmet mi?" der. Bu sözleri duyan Yunus "Ben himmeti ne yapayım, karın doyurmaz ki, bana buğday gerek" der. Buğdayını alan Yunus yola çıkar. Yunus Emre, yolda pişman olarak geri dönüp buğday istemediğini ve himmet istediğini söyler. Hacı Bektaş Veli ise o söylediğin artık geçti diyerek himmeti Taptuk Emre'ye verdiğini söyler. Yunus Emre, bunun üzerine yola revan olur ve Taptuk Emre'nin yanına gider. Taptuk Emre'nin dervişi olur ve dergâha odun taşımakla görevlendirilir. Kırk yıl odun taşıdığı dergâha bir tek eğri odun getirmez. Sebebini soranlaraysa "Bu kapıdan içeriye odunun eğrisi bile giremez" der. İşte Yunus’un özeti bu hikayedir. Doğru olmak, doğru olanı bulmak. Yunus bunu başarmıştır. Nedir doğru olan “gönül yapmaktır”, “ilim peşinde koşmaktır”, “Sabırdır” ve “sevmenin sırrına ulaşabilmektir.” İşte Yunus’un ve aşkın şifreleri budur.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Savaş Arşivi