Seviyoruz aslında ülkemizi, ama bizi yalnız bırakmıyorlar.

Durup bir düşünün bakalım; dört tarafı cennet, konumu güzel, havası güzel, güçlü ve köklü tarihiyle bu miras gerçekten bize mi kaldı?

Yaptığım tüm yurt içi gezilerinde turist adı altında sahiplenici bir topluma denk geliyorum. Amaçların tatil yapmak veya gezmek olması dışında bir de alışveriş tutkunluğu var bu toplumda. Kendi ülkesinde yapamadığı havayı bizim ülkemizde ziyadesiyle yapan toplum…

Sosyal medyada okumuştum biri demiş ki “Dünyanın milyoncusu olduk!”

Sahiden öyle.

Havaalanlarında alışveriş aşkı ile ülkemize gelen bir sürü turisti görmek mümkün. Her mekanda alışverişini bitirmiş, dünyaca ünlü tüm marka poşetlerini toplamış ve yemek molası vermiş turistler görmek çok yordu beni. Bir de kaprisleri var tabi.

Çok üzülüyorum bu manzarayı görünce.

Kendi insanımız akşam yiyeceği yemeğin parasını kazanmak için canla başla çalışıyor. Her ne kadar karşılığını tam alamasa da…

Üstüne üstük bir de bu topluma hizmet veriyor.

Neyse ki çıkmamış candan ümit kesilmez.

Başta kendimiz daha sonra ülkemiz için yine de her şeyin en iyisini yapmaya çalışmalı. Geri dönüşü mutlaka güzel olacaktır.

Elbette turiste, turizme karşı değiliz. Milli gelirimizin artması ve cari açığın kapatılması için ihracata ne kadar ihtiyacımız varsa turizme de o kadar ihtiyacımız var.

Ancak kendi ülkelerinde geçim sıkıntısı yaşayan turistlerin burada bizim paramıza göre 18 kat daha değerli paraları ile “bedava” yaşam sürmesi de zorumuza gidiyor.

Sorarım size Bulgarların sınırdan geçip hunharca para harcaması ve gevşek gevşek gülmeleri zorunuza gitmiyor mu?

Peki Almanların market kampanyaları ile Türkiye tatili kampanyaları yapmasını nasıl karşılıyorsunuz?

Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Yiğit Bulut, “Gazı kesilen AB vatandaşlarından en az 1 milyonu bu kışı Türkiye’de geçirmek için harekete geçti. İstanbul, İzmir, Antalya ve birçok ilde oteller kışı dolu geçireceği gibi ev alım ve kiralama için harekete geçtiler! Malınızı ucuza kaptırmayın” açıklamalarını hayat pahalılığı ve enflasyona katkı sağlayacağı için eleştirsek de turizmin bu kadar ucuz olması da doğru değil. Parası olan gelsin, parası neye yetiyorsa o kadar hizmet alsın. TL ile değil euro ile harcasınlar. Yoksa biz yabancıların içerisinde yabancı olmaya, kendi yurdumuzda Bulgar’ın Yunan’ın, Gürcü’nün poşet poşet alışveriş yaptıktan alaycı gülüşlerine maruz kalmaya devam edeceğiz.