Esmer kadın mı ölmeli, sarı saçlı kadın mı?
Düşünsenize, sırf boyunuz uzun diye kısa boylular tarafından dışlanıp, ölüme terk edildiğinizi...
Ya da elleriniz küçük diye büyük elleri olanların sizi irdelediğini. Sizi insan yerine koymadığını.
Faşizan bir dünya toplumu, çocuklarımıza ne miras bırakabilirdi ki? Elbette savaş.
Fransıza göre dünyanın tüm toprakları ona addedilmiş, İngilize göre onlara güneş batmazmış, Ruslara göre ayının pençesinin değdiği her yeri yıkıp yakabilirmiş.
Peki mazlum olanların hiç hakkı yok mu? Hakkı olmasa mazlum olur mu?
Zalim, zulmetmeye devam edecek. Bundan emin olabiliriz.
Toplumların topraklarında kargaşa yaratıp, sömürecek.
Kendi halkı aç kalmasın diye öldürecek.
Dünyanın fıtratında, insanın genetiğinde var bu.
'Gücü gücü yetene' dünyası.
Ne zaman duracak derseniz, çocuklarınızın gözlerinin içine bakıp, sarılın. Çünkü çok acı çekecekler. Bu durmayacak, bitmeyecek.
Ya onlardan biri olacak çocuğunuz, zulmedecek. Ya da hak ve hukukun yanında olacak bir an olsun gülmeyecek.
Asıl savaş burada var. İyilikle kötülüğün savaşı.
Ya bağıracak avazı çıktığı kadar adalet için, ya da sömürülecek emeği, çabası iliklerine kadar.
Üzgünüm çocuklar. Bir an önce büyümek istediğinizi farkındayım. Ama hayal ettiğiniz gibi değil hiçbir şey.
Biri topraklara saldırıyor, zulmediyor. Diğeri mültecinin rengini ayırt ediyor.
Bunlar sarı saçlı mavi gözlü, bizden diyor.
Esmer olanı sakın almayın, bizden değil diyor. Siz kimsiniz? Yıllarca yaşanan eziyetlerin senaristi, işkencelerin tasarlayıcısı değil misiniz?
Peri masallarında sizin medeniyetler diyarınız.
Sessiz kaldığınız, Uygur Türkleri sizin Çin'e karşı ettiğiniz mücadelenizde bir alet sadece.
Rusya ve ABD'nin el ele verip nasıl bombaladığını da biliyoruz, Suriyelileri.
Terör örgütleri kurup istikrarsızlaştırdığınız Afganistan'da kadınların sizin yüzünüzden ne cendereden geçtiğini biliyoruz.
Varil varil petrol için, tabut tabut insanın ölmesine siz sebep oldunuz.
Şimdi dönüp bize, biz insan haklarından yanayız zırvalarını anlatmayın.
Yıllar önce çoğu kişinin izlediği bir video vardı. Mülteci bir gence ABD'de, "Topraklarımızdan ne zaman gideceksin?" diye sordular, sert ve isyan edercesine...
O gencin de cevabı manidardı.
"Siz bizim topraklarımızdan gittiğiniz zaman" demişti. İşte olayın özeti budur.
Birileri sömürü için bir ülkeyi mahvedip kendine muhtaç bırakıyor. O birilerinin insanları da evsiz kalan insanlara yüksekten bakıyor.
Ne Batı, ne de Doğu... Hepsinin güçlü ellerinde mazlumun kanı.
Bu düzen değişecek, bu dünya değişecek. Hak ve hukuk bu dünyaya tesis edilecek.
Ama bu hiç kolay olmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.