Tarkan Kaleli

Tarkan Kaleli

Kendi politikamızla mı vuruluyoruz?

Kendi politikamızla mı vuruluyoruz?

Mayıs 2011… Türkiye’nin Suriye’deki iç savaştan etkilendiği tarih… Mültecilerin akın akın ülkemize gelmesiyle, zaten kozmopolit bir ülke olan Türkiye’nin iyiden iyi etnik kökeni değişti.

Burada size ırkçı, ayrımcı bir söylemde bulunmayacağım elbette.

Şöyle bir o yıllardan bugüne neler yaşandığını ve nelerle karşı karşıya olduğumuzu ele almak istedim.

O yıllarda henüz 10 yaşında olan bir çocuk mülteci bugün yani 11 yıl sonra 21 yaşında…

O yıllarda dolar kuru 1,53 TL iken bugün malumunuz.

O yıllarda 52 milyar dolar olan Merkez Bankası’nın net rezervi, bugün eksi 56,4 milyar dolar…

4 Mart 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Mülteciler konusunda 40 milyar dolar harcadık, bir 40 daha harcarız’ demişti.

“Neden dolar yükseliyor? Doların fiyatını kim belirliyor?” tarzındaki sorulara bu noktadan cevap vermiyorum elbette. Bu tek başına yeterli bir cevap olmaz.

Aması var işte konunun…

Yıllar önce mültecilere kapıların sonuna kadar açılmasının getireceği ekonomik yükü sürekli konuşmuş, eleştirmiştik. Geldiğimiz nokta ortada. Ekonomideki kötü gidişatın temel sebebi elbette bu değil, güven duygusunun pekiştiği ülkelerde ekonomi iyiye gider. Vatandaşta güven duygusu azalırsa, bu yabancı yatırımcıya da yansır, birbiriyle bağlıdır.

Konunun ekonomik yanı olduğu gibi toplumsal boyutu da mevcut.

Türkiye’nin dört bir yanından mültecilerin karıştığı taciz, şiddet ve  kavga haberleri geliyor. Üstelik durumun vehametini gösteren bir detay da şu ki bazı zamanlar çıkan kavgalarda taraflar arasında Türk de olmuyor.

Olmasın da zaten… Türk’e zararı dokunmasın hiçbir olayın. Zararı dokunmuyor mu peki? Dokunuyor…

Kadınlar sokaklarda gezerken takip edilmiyor mu?

Belli başlı mahallere -kadın-erkek farketmeksizin- girildiğinde tedirgin olmuyor muyuz?  

Vatandaşların çoğunluğu sokaklarda kimliği belirsiz kişilerin dolaşmasından rahatsız oluyor.

İşin bir de Afganistan tarafı var oraya hiç girmiyorum.

Eski Türklerin de kullandığı, Osmanlı Devleti’nin de başarılı bir şekilde uyguladığı ‘iskân’ politikasını hatırlayın.  Balkanlardaki Türk nüfusunu artırmak için yerleştirilen Türkler, bölgenin demogojik yapısını lehimize çevirmişti.

Uygulanan politikanın bir benzeri 2011 yılında başlatıldı.  Maalesef bu sefer iş biraz tersine döndü.

Ortadoğu’daki bölgeye yayılan sorun politikasına Türkiye de kurban ediliyor. Türkiye’nin Ortadoğu çukuruna dönüştürülmesi amaçlanıyor. Bunu da komşumuz Suriye’de çıkardıkları iç savaş ve ülkemize yönelik milyonlarca göç ile başardılar.

Yıllarca ithalatı azaltalım dedik ama en büyük ithalatı 2011’de yaptık. Ülkemize çok büyük bir sorun ithal ettik.

Geç kalındı, gün geçtikçe güçleşiyor. Bir an evvel köylü köyüne, evli evine gitmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarkan Kaleli Arşivi