Tarkan Kaleli

Tarkan Kaleli

Nasıl bir ikiyüzlüsün Avrupa?

Nasıl bir ikiyüzlüsün Avrupa?

Rusya tehdidine karşı Avrupa güvenliğini sorgulamaya başladı. O güzelim birlik, Ukrayna'nın başına gelenlerden sonra acaba bize de saldırır mı korkusuyla bir bir yeni projeler başlatma girişimine odaklandı.

Var olan huzurunu bozacak en ufak bir faktöre karşı sert tutumlarıyla bilinen Avrupa köşeye sıkışmış gibi...

NATO'nun yıllardır Avrupa Birliği ülkelerinin örgüte dahil olması gerektiğini söylemesi de AB tarafından dikkate alınmaya başladı.

Özellikle NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in 2021 yılında yaptığı açıklama oldukça kritik: AB savunmasını AB üyesi olmayan ülkeler üstleniyor

Türkiye, yıllardır kendini feda edercesine 'geçici' statüsündeki sığınmacılara kol kanat geriyor.

Bunun ülkemize yararı olmadığı gibi ekonomimize ve toplumsal dengemize son derece büyük bir zayiatı var.

Ancak Stoltenberg'in de dediği gibi Avrupa'nın güvenliğini ABD ve İngiltere sağladığı gibi Türkiye de sağlıyor.

Sınır kapılarının açılmasıyla vadedilen 6 milyar avroluk ödenek, Türkiye'ye aktarıldı.

Yani, elinde büyük bir koz olduğunu Türkiye, Avrupa Birliği'ne göstermiş oldu.

Stratejik bir hamle olarak değerlendirilen ancak üzerine düşünülmesi gereken bu olay Türkiye'ye büyük bir yük.

Lübnan'ın mülteciler konusunda 30 milyar avroluk tazminat talebiyle 6 milyar avroluk ödeneğin kıyaslamasını sizler yapın.

Şu an ise o Avrupa Birliği'nden iki ülke NATO'ya üye olma girişiminde... İsveç ve Finlandiya...

Bu iki ülkenin kim olduklarına bir bakalım.

Özellikle İsveç, teröre arka çıkan ülkelerin başında geliyor. Teröre diyorum çünkü sadece PKK/YPG'ye değil, aynı zamanda DHKP/C ve FETÖ unsurlarına da misafirhanelik yapıyor.

Bununla sınırlı kalsa iyi, bazı şirketler üzerinden İsveç, bu örgütlere silah, mühimmat ve finansal destek sağlıyor.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, 'PKK'nın terör örgütü olduğuna inanıyoruz.' dedi. Çavuşoğlu ile görüşeceğini söyledi.

Bu açıklama 'zaten kabul ediyorlar, neden itiraz ediyoruz?' sorularını doğurabilir. Ama iş öyle değil. ABD başta olmak üzere o ballandıra ballandıra anlatılan 'medeniyetlerin ve insan haklarının beşiği' gelişmiş bazı ülkeler, YPG'yi terör örgütü olarak görmüyorlar.

Birilerinin bu ülke yetkililerine PYD'nin YPG'nin neden terör örgütü olduğunu anlatması gerekiyor.

Gerçi, PYD'nin terör örgütü olmadığını söyleyen bizim siyasetçilerimiz de var, değil mi?

Kusura bakmayın da çok romantiksiniz.

Ülkemizi ‘işgalci’ olarak tanımlayanlarla ağız birliği yapmanın ne gibi bir siyasi kazanım sağlayacağı düşünülür bilmiyorum. Ya da gerçek düşünce midir, siz söyleyin…

Gel gelelim Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya dahli konusundaki tavrı son derece doğru.

Zamanında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’ye girme talebindeki kaçan fırsat unutulmamalı.

Türk dış politikasında son derece hararetli günler bekliyor.

Önümüzü aydınlatabilir, ya da başarısızlıkla daha zor bir sürece girebiliriz.

Özellikle Lüksemburg’dan gelen açıklama AB’nin tavrının ne olacağının sinyalini ufak ufak veriyor gibi.

Türkiye, zaman zaman zor bir ülke olabiliyor ama biz de bazen zorlayıcı olabiliriz.” açıklaması…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarkan Kaleli Arşivi