Yeni sezona büyük umutlarla başlamıştık.

Yıllar sonra yeniden Avrupa sahnesine çıkmanın heyecanını yaşarken, bırakın play-off turunu gruplardan nasıl çıkarızı bile şimdiden hesaplıyorduk.

Çünkü bizden çok daha fazla Avrupa deneyimi olan Bate Borisov’a deyim yerindeyse top göstermeden ve iki maçta 5 gol atarak elemiştik.

Takımın iştahı, tribünlerin ateşi bize umut vaat ediyordu.

Transferde yapılamayanlar ise kafada hep soru işaretiydi.

Düşük bütçeli transferlerin takıma ‘cuk’ oturmasını beklemekten başka yapacak fazla bir şeyde yoktu.

İlk Avrupa maçındaki futbolda harikaya yakın olunca hayallerde doğal olarak büyüyüverdi.

Ancak hayallerin gerçeğe dönüşmesi için yapılması gerekenler ötelenince güzel rüya biranda kâbusa dönebiliyor.

Bunu Vaduz ile oynanan iki maçta da yaşadık..

3 kulvarda başarıyı hedefleyip sezona 2 orta kalite forvet ile başlamayı tercih etmek yönetimin en büyük zaafıydı.

Hem forvet, hem de stoper takviyesi haddinden fazla gecikti.

Bunun ilk faturasını da Avrupa’dan erken elenmeyle ödedik.

Halbuki başkan Özgökçen, Mayıs sonunda transferin biteceğini o kendine has özgüveniyle ramazan ayında düzenlediği iftar programında söylemişti.

Ağustos’un ortasına geldik hâlâ o gelecek bu gideceklerdeyiz..

Perşembe akşamı bizi utandıracak bir sonuç çıktı sahadan.

Türkiye Liginde olsa düşmenin en büyük adayı olacak bir takımdan kendi taraftarı önünde 4 gol yemek hakikaten ağır oldu.

Utandığımız bir başka konu da saha zemini oldu maalesef..

Konya ve Ülke tanıtımına katkısını kesinlikle küçümseyemeyeceğimiz, Konya tarihinin en önemli organizasyonudur İslami Dayanışma Oyunları..

Konya’nın bu organizasyonla kazanımları ortadadır.

Emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunarken, 18 Ağustos’ta sona erecek oyunların keyfini doyasına yaşayalım.

Oyunlarla ilgili en büyük olumsuzluk ise ne yazık ki stadyum zemininde meydana gelen bozulma oldu.

Dillere destan bir görsel şölenin yaşandığı açılış töreni maalesef ki zemini perişan etti.

Oysa ki 100.yıl festivallerinin gölgede kalmasına bile ses çıkarmamış ve zemini canımız pahasına korumuştuk.

Provalarla birlikte 3-4 gün süren çimlerin bakımsızlığı, üzerinde meydana gelen tahribatın onarılamaması önceki akşamki tabloyla yüzleşmemizi sağladı.

Bunun sonucu da futbol oynamak isteyen bizim gibi bir takım zemin nedeniyle iki pas yapamazken, futbol oynamaktan çok oynatmamayı tercih eden Vaduz gibi bir takım için ise bu zemin bulunmaz bir nimet oluverdi.

Avrupa’ya erken veda elbette sadece zeminle bağdaştırılamaz.

Hem ligin ilk maçı olan Ankaragücü karşısında, hem de Vaduz maçında tanınmayacak haldeydik.

Kötü zemin bu olumsuzluklara katkı sağladı ve karizmamızın fena çizildiği akşamın utanılacak görüntüleri arasına girdi.

Kadro derinliği olmayan bir takım için Avrupa ile ligi birlikte götürmek elbette kolay olmayacaktı.

Asıl maratonumuz lig olduğuna göre bu elenmeye ‘hayırlı elenme’ diyelim ve züğürt tesellisiyle bu defteri kapatalım.

-----------