Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

Ben büyük bir zevkle yapıyorum…

Ben büyük bir zevkle yapıyorum…

Dr Paul Ruskin, öğrencileri ile yaşlanmanın psikolojik etkileri üzerine konuşmaktadır. Onlara şunu anlatır:

‘’Hasta ne konuşuyor, ne söylenenleri anlıyor, bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler mırıldanıyor. Oryantasyon tam değil, zaman kavramı yok olmuş. Hangi günde ve tarihte olduğunu bilmiyor. Ama şu var kendi adını anınca tepki veriyor. Altı aydır yanındayım. Hiç bir gayret göstermiyor veya gösteremiyor. Onu hep başkaları giydiriyor ve besliyor. Dişleri maalesef yok ve yiyecekler püre şeklinde veriliyor. Üstü başı salyalarından dolayı leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz ve gece yarısı hep çığlık atarak uyanıyor. Ve çoğu kişiyi rahatsız ediyor. Çoğu zaman sevecen ama bir şeye kızdığı zaman sürekli bağırıp çağırıyor ve başkalarının yardımı olmadan zapt edilemiyor.’’

Ruskin’ in sözlerini bitirdi, derin bir iç çekti, boşluğa nemli gözlerle, donuk bir şekilde baktıktan sonra öğrencilerine döndü,

“Evet, arkadaşlar söyleyin bakıyım bu hastanın bakımını kim üstlenir?’’  Öğrenciler birbirlerine bakarlar. Salonda homurtu tarzı sesler yükselmeye başlar. Ruskin masaya ellerini vurarak öğrencilerine ‘’Arkadaşlar size basit bir soru sordum, bu hastanın bakımını üstlenip üstlenmeyeceğinizi sordum hepsi bu! Aranızda cevap verecek yok mu?”

Sonrasında öğrenciler ağız birliği etmişçesine “Yapamayız” diyebildiler. Ruskin ise bunu büyük bir zevkle yaptığını, onlarında yapmaları gerektiğini söyler. Öğrenciler iyiden iyiye şaşırmışlardır. Yapamayız dedikleri halde öğretmenleri büyük bir zevkle yapmaları gerektiğini neden söylemiştir. Şaşkın şaşkın Ruskin’e bakmaya devam ederler. Daha sonra Ruskin cebinden kızının fotoğrafını çıkarır ve sınıfta dolaştırır. “işte” der, “Fotoğraftaki hasta ve o hasta benim kızım.”

Ruskin Amerikan Tıp Birliği Dergisindeki makalesinde, gülünç bir yanlış anlaşılmanın insanlara nasıl bir perspektif kazandırdığını anlatmaktadır.

Gerçekten de öyledir. Bir an duruyorsunuz tek odaklı bakış açısı ile olaylara bakıyorsunuz ve çözemiyorsunuz. Ama farklı bakış açıları planlama ve koordine ettiğiniz zaman ki bu aynı zamanda empatiyi de yanında çoğu zaman getirir meseleleri daha anlamlı çözebiliyorsunuz.

Şunu belirtmek isterim ki kriz anlarında farklı bakış açıları planlamak, hem krizi fırsata çevirmek için bir fırsat ve hem de yeni başarılara yelken açmak çok önemli (Motivasyon) isteklendirme kaynağıdır. Krize teslim olmak gerekmez. Bu bir yerde geliştirdiğimiz paradigmalarımız oluyor. Paradigmaları değiştirmek rota değiştirmeye benzer, meselenin farklı bir bakış açısı ile değerlendirilmesi sorunun çoğu kez halli demektir. Sağlıcakla kalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi