Uğur Özteke

Uğur Özteke

Belediye başkanını niye vitesten attırdınız?

Belediye başkanını niye vitesten attırdınız?

Yeni bir hafta başlarken tüm yakınlarıma ve dostlarıma dediğimi buradan da siz değerli okurlarımıza söyleyerek yazımıza giriş yapmak istiyorum.

Ne olur sakın ha Sağlık Bakanlığının cumartesi günü açıkladığı rakamlara bakarak bu zıkkım hastalıkta düşüş var, hastalık azalıyor diye tamamen yanlış ve çok tehlikeli bir kanaate kapılmayın.

Hastalık sayısında düşüş olduğu gün siz siz olun ne olur yapılan test sayısına bakın.

Ne kadar çok test o kadar çok hastalık demek,

Ülkemizde hâlâ bu hastalık pik durumunda.

Test yapıldıkça hastalık artıyor.

Test yapılmayınca da kimse kendisinin dahi hasta olduğunu bilmiyor. Çünkü zaman zaman hiçbir belirti yaşanmadan da testiniz pozitif çıkabiliyor.

Onun için iki hafta sonu sokağa çıkmadık hastalık kontrol altına alındı demek Türk insanına yapılabilecek en büyük tehlike olabilir.

Hastalığın tamamen kontrol alındığı resmi makamlarca açıklanmadıkça tedbirleri elden  bırakmamalıyız.  

******

YALNIZLIK ÖLÜMLERİ

Bu zorlu dönemde bana göre en çok mağdur olan kesimlerin başında ise mümkün oldukça hatta hiç evlerinden çıkmamaya çalışan yaşlılarımız demek istemiyorum, büyüklerimiz geliyor.

65 yaş ve üstü belli saatlerde de olsa sokağa çıkabilir ama ben öyle insanlar biliyorum ki küçüklerinin sözlerini dinledikleri için kapının önüne adımlarını dahi atmayan büyüklerimiz var.

Veeee maalesef bu insanların ruh halleri gittikçe kötüleşiyor.

Bunu anlayabilmek için öyle uzaklara filan bakmaya gerek yok.

Benim annem, babam, kayınvalidem 80 yaşın üzerinde sağlıkları çok şükür yerinde kendi ihtiyaçlarını kendileri giderebilecek durumdalar. Ve yine Cenab-ı Allah’ıma şükürler olsun ki sağlıkları ve akılları başlarında.

Ne var ki yalnızlık var ya yalnızlık. Beni eşimi kardeşimi torunlarını sadece camdan sokağa bakarak görmeleri bu insanları yıkıyor.

Çünkü bu insanlar bu büyüklerimiz artık sadece bizleri sağlıklı ve mutlu görerek nefes alıp veriyorlar. Büyüklerimiz için evlatları onların yaşama sevinçleri. 80 yaşını aşmış ve bugüne kadar evlatlarına sarılıp koklayan insanlar şimdi sadece camdan sokağa bakarak canlarını görüyorlar. Komşuluk sıfır.    

Biraz da büyüklerimizin ruh hallerine ne yapabiliriz diye kendi kendime kıvranırken yeni bir şey daha öğreniyordum.

Japonya’da daha bu pandemi olayı patlamadan bir hastalık varmış.

KODOKUŞİ...

Neymiş bu hastalık “Yalnız ölümleri”...

Japonya’da evlerinde yalnız başlarına ölen insanların sayısı günümüzde o kadar artmıştır ki bu ölüm biçimi günümüzde Japonya’da ciddi bir sosyal sorun hâline gelmiş. Ve bu ölüm oranı o hale gelmiş ki mesela 2019 yılında sadece yalnız başına iken hayatlarını kaybeden insan sayısı bir yılda 28 bin kişiye ulaşmış.

Bu da günde yaklaşık 76 kişi demek. Yani saat başı ise yaklaşık 3 kişi yalnız başına yaşarken hayatını kaybediyor demek.

Bu konunun üzerine ciddiyetle giden ve bunun enstitülerini bile kuran Japonlar yaptıkları araştırmada bunun temelde Japonya’da aile bağlarının gittikçe zayıflamasından, Japon nüfusunun gittikçe yaşlanmasından ve Japonların aile kurmaya gittikçe daha az meyilli olmalarından kaynaklandığını tespit etmişler.

Japonya’da 65 yaş üzeri nüfus, tüm nüfusun % 27,7’sini oluşturuyormuş.  

..........

Bu konuda çok yazı okudum.

Japonların içerisine düştükleri ve dünyada pek dillendirilmeyen konunun temel sebeplerini okudukça korkmaya başladım.

Çünkü bizim genç neslimize bakıyorum. Gençlerin ve belli bir orta yaş grubunun yeni yaşam biçimini incelemeye çalışıyorum belki yakın zamanda değil ama önlem alınmaz ise Allah muhafaza bu bizim içinde yarın bir gün sorun olabilir. Belki biz Anadolu insanı olarak yaşlılarımızı yalnız bırakmayız ama nereye kadar?

Genç nüfusun evlenmeme ya da geç evlenme eğilimi, boşanma rakamlarının evlilik rakamlarını geçmesi, özellikle büyük şehirlerde gençlerin refah seviyesine ulaşmaları ve ekonomik özgürlüklerini elde etmeleri ile ana babalarından ayrı yaşamaya özenmelerinden de kor-ku-yo-rum...

*******

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA DA DİLENCİ OLUR MU?

Hafta sonu yaşadıklarım içerisinde pes dediğim bir şey daha vardı. Bu ülkede dilenmek suç. Amma velakin buna “dur” diyen yok. Varsa da göstermelik. Bu işin niye üzerine gidilmediği konusunda bende şöyle bir kanaat oluştu. Amma doğru amma yanlış.

Artık diyorum ki bizim yöneticilerimiz o kadar insaflılar ki bu duygu sömürüsü yapan çoluğunu çocuğunu dilendirerek sırt üstü yapan vicdan sömürücülerine onlar da dayanamıyor ve bunlara göz yumuyorlar.

Üstüne üstelik bu iş vatandaşın sokağa çıkma yasağı günlerinde oluyorsa gelin siz de benim gibi garip görüp düşüncelere kapılmayın.

Bana inanmayan dün MAR-SAN Sanayi sitesi önündeki kameralara bir baksınlar.

Dilenen insanı uzun uzadıya yani kırmızı ışık sürecisince izledim.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz dercesine cesurca dileniyordu.

Biz de avel avel kendisini seyrediyorduk.

*******

MEKANIN CENNET OLSUN KÜRŞAD HOCA

Hafta sonualdığımız acı ölüm haberlerinden birisi de “yavru vatan” Kıbrıs’tan geliyordu. Süleyman Okudan Hoca’nın rektörlüğü süresince A takımından olan Selçuk Üniversitesini sporda, sanatta ve de kendi alanı olan Veterinerlik başta olmak üzere üniversitenin bugüne kadar “altın çağı” nı yaşamasına imza atan koca yürekli Kürşad Turgut Hoca, Kıbrıs’ta hayatını kaybetmişti.

Mesela Selçuk Üniversitesi Basketbol takımı Konya basketbolu olarak arkasında hiçbir siyasi güç ve para pul olmadan Konya tarihinde en üst ligde Devler Liginde yer almışsa bu Kürşad Hoca’nın adam gibi adam olması ve inanan bir yönetici olarak pek çok riski omuzlaması ve Konyalı iş adamları ile samimi diyalogları sayesinde olmuştu.

Kürşad Hoca’yı vakti zamanında tanıyamayan ya da şöyle diyelim görüntüsüne bakıp saçları uzun, ayağı postallı diye ön yargılı olanlar bu yüzden de hoca ile helalleşemezler.

Yakın Doğu Üniversitesi’nde dekan olarak görev yapan adamın kralı Kürşad Hoca spor yaparken kalbine yenik düşüyordu.

Bu acı haberin şehrimize ulaşması ile hocayı öyle uzaktan değil birebir tanıyan çok sayıda iş adamı arayarak üzüntüsünü dile getiriyordu.

Biz de bu vesile ile bir kez daha Kürşad Hoca’ya “Allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun hocam” diyoruz.

*******

BAŞKAN KAVUŞ NİYE BU KADAR KIZDI?

Meram Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Kavuş Bey’i gençliğinden bu yana tanırım. Büyükşehir’deki o güçlü ve başarılı çalışmalarını yakından takip ettim. Ve daha aday olduğu günden beri hep yazdım Sayın Kavuş’a sonuna kadar kefilim diye.

Sayın Başkan inanın çok tevazu sahibidir. Asla ama asla öyle kolay kolay sinirlenmez ve de kızmaz.

Allah var biz hafta sonu BBN Medya Grubu’nda gündüz çalışırken bir kesintimiz yoktu, evimizde Selçuklu’da da bir kesinti söz konusu değildi. Amma velakin sosyal medya paylaşımlarından anlıyordum ki bu kesintilerden ve vatandaşın da bu durumu başkana yazmasından dolayı Başkan Kavuş vitesten atmıştı. Ve en sonunda şöyle bir paylaşım yapmış;
 

 

Belediye başkanını niye vitesten attırdınız?

 

 

Başkanın bu cevabından anlayan anlamıştır değil mi?

..............

Sakin başkanım sakin. Daha sizin yaşayıp da söyleyemediğiniz nelerin olduğunu da üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum. Sabır başkanım sabır…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsan ilimle adam olmaz. Eğer ilimle adam olunsaydı Ebu Hikem “Cahil” adını almazdı. İnsan, öğrendiği ilmi hal ettiği zaman adam olur.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  

Bencil davranmayı bırakıp sakin bir şekilde empati yapabildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Uğur Özteke Arşivi