Belediye Çalışanları Mağdur Mu?
Çok açık söyleyeyim, iktidarı ile muhalefeti ile ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanları dinliyorum. Onların şakşakçılarına bakıyorum.
Param yok ama paralı olan insanları dinliyorum, para olarak bizden daha zor durumda olan insanlarla sohbet ediyorum.
Yani parası olan, işçi çalıştıran, üretim yapan, risk alan insanlar bir şekilde güne şükredip bugünlerin zamanla aşılacağına inanıyorlar. Ama ister istemez paralı yatırımcılar bir yerde frene dokunmuş durumdalar.
Çünkü büyük dağın karı da büyük olur değil mi?
Belki biz sadece eşimizin çocuklarımızın karınlarını doyurabilmek için düşünürken, 10 işçi çalıştıran, 50 işçi çalıştıran, 300 işçi çalıştıran, 2 bin işçi çalıştıran insanımız neye göre yatırım yapacak?
Bu insanların aldığı riski tahmin edebiliyor musunuz? Bize dışarıdan baktığımız zaman uçuk bir hayat gibi geliyor. Ama banka kredisi, kredilerin faizi, maliyesi, bilmem nesi ile kaçımız böyle bir riskin altına girebiliriz ki?
Net söyleyeyim ben bu insanlarla samimi olarak dertleşirken onlara üzülüyorum.
Allah muhafaza ben o durumda olsam vallahi kafayı yerim.
............
Gelelim bizlerden çok daha zor durumdaki dostlarımıza, tanıdıklarımıza, arkadaşlarımıza.
Bu insanların pek çoğunun 365 gün sigortaları bile yok.
Ne yazık ki belli bir işleri de yok.
Karınlarını doyuracak, ekmek parası bulduklarını zaman çocuklarına bir şey alacak parayı buldukları zaman en mutlu insanlar bu insanlar.
Bu insanların kaloriferli evleri filan da yok.
Bakmayın siz öyle Allah muhafaza bu insanlar salgından dolayı karantinaya alınsınlar, hasta olan ayrı odada kalacakmış, yok efendim hasta olan ile sağlam olanlar ayrı ayrı tuvaletler kullanacaklarmış. Yahu geçin bunları. Bu insanlar iki göz odada yaşıyorlar. Belediyenin vereceği odun kömür ile ısınabiliyorlar.
Bu ailelerin çocukları yedi sekiz ay hastalar. Bu miniklerin burunlarının akması, öksürmeleri hastalık olmaktan çıkmış hayatın bir parçası haline gelmiş durumda.
Bu tanıdıklarımın “çocukların okul gelecekleri ne olacak?” diye bir kaygıları da yok.
Baba evlatlarının eğitimi konusunda başını öne eğiyor karamsar ve ümitsiz, yıkık şekilde “Okuyabildikleri kadar okusunlar bakalım. Zaten okuma gibi niyetleri de yok. En kötüsü bizim gibi amele olacaklar” diyor
Peki bu insanlar şimdi bu dönemde ne yapıyorlar?
Yarına nasıl bakıyorlar?
Günlerine şükrediyorlar. Yarının bugünden daha iyi olması için dua ediyorlar. Her söylenenlere inanıp olacakmış gibi sanıyorlar.
Ümit fakirin ekmeği demişler ya.
..................
Bu satırları yazarken paralı kesim ve üst makamlardakiler Merkez Bankasının faiz kararına kilitlenmişlerdi.
Bizim dünyamızda ise bu faiz kararının hiçbir anlamı yok.
Düz mantıkla ekonomiye bakıyorum.
Ne oldu?
Damat Beyin o görülmemiş istifa kararından hemen önce dolar ve avro pik yaptı değil mi?
Tabi her şeye çaktırmadan zam yapıldı.
Depoda duran malların etiketleri değişti. Ben market-pazar işinden, fiyatlarından anlamam ama gittiğim ortamlarda bir teneke çiçek yağının 45 liradan 65 liraya yükseldiği söyleniyordu.
.........
Bizim gibi ülke insanları için bu durum normaldi artık.
Sonra bakanın istifası geldi ve ardından Reis bir iki hamle yaptı. Güzel iki üç cümle söyledi.
O artan döviz yüzde 10 geri dönüş yapıp düştü.
Doğru mu?
Peki siz aldığınız hangi ürünün bir hafta sonra fiyatının düştüğünü gördünüz?
O zaman sizin bizim gibi kesim insanları için, ülke batsa da fark etmiyor uçsa da desem yine yanlış bir ekonomik yorum mu yapmış olurum?
******
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM NE OLACAK?
Alınmaca darılmaca yok. Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk Bey’in Bakanlık makamına oturmasının ardından ilk kanaatim canımı sıkmıştı. Neden böyle bir hisse kapıldığımı anlamış değildim ama içimde bir anda bir terüddüt oluşmuştu. Oysa özellikle eğitim camiası içerisinde büyük bir kesim ise Ziya Bey için birden destanlar yazıyordu. Sonra anladım ki bu kesim Sayın Bakan ilk açıklamasını yaparken arkasında Atatürk’ün portresini görmüşler.
O günden bugüne ben hâlâ aynı yerdeyim.
Eğitim konusundaki terüddütlerim ve endişelerim hiç değişmedi.
Alın size şimdi yeni bir eğitim parçası daha.
Cumhurbaşkanı okullar ile ilgili yeni takvimi açıkladı.
Peki aynı eğitimin bir parçası olan okul öncesi eğitim ne olacaktı?
Ana okulları ve kreşler açık mı kapalı mı?
Bu konuda bilgisi olan var mıydı?
Bu satırları yazmaya çalıştığım ana kadar hiç kimse bir şey bilmiyordu.
Çocuklarını kreşlere gönderen anne babalar ki özellikle çalışan anne babalar isyanlardaydılar. CİMER e yüklenmişlerdi.
Çünkü seslerini duyuracak başka bir yerleride kalmamıştı.
Milli Eğitim Müdürlüklerinin, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kurumların da ellerinin kollarının bağlı oturduklarını öğrendik.
................
Evet ülkede on binlerce yüzbinlerce aile şu anda şaşkın.
Sayın Cumhurbaşkanımıza eğitim ile ilgili raporunu sunan Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri Reis’i bu konuda niye zor ve çaresiz bıkarıyorlar.
Hadi partili kafası ile kızmayın bana ama bir cevap verin.
Çalışan anne baba pazartesi günü çocuğunu anaokuluna, kreşe götürebilecek mi?
Yoksa yaşlı ana basanının yanına mı bırakacak. Tabii o da varsa?
Peki o yaşlıların durumu ne olacak?
Hani çocuklar taşıyıcı idi.
Büyükleri mi gözgöre göre öldüreceğiz?
Yoksa Allah muhafaza biz de bazı Avrupa ülkeleri gibi yarın o mu bu mu diye seçeceğiz.
Olmaz beyler böyle bir şey olamaz.
Eğitimin adını koydunuz ise okul öncesi eğitim içinde kararınınızı açıklayacaktınız.
Kararınınızı verecektiniz.
Bu işi yine beceremediniz.
Yazık.
*******
BELEDİYEDE ÇALIŞAN DOSTLARIMI İHMAL ETMİŞİZ
Allah’a şükürler olsun ki her kurumdan her kesimden bize inanan güvenin dostlarımız var. Bir dostumuzun bıçak kemiğe dayanınca bizimle paylaştığı şu yorumu görünce bu insanları ihmal ettiğimizi anladım.
Bakın bir Belediye çalışanı ne diyordu;
“Sevgili Uğur abicim. Bizler belediye çalışanları olarak mağduruz.
Sendika ile belediye arasında yapılacak olan toplu sözleşme dört aydır imzalanmadı.
Bunun sebebi Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın fiyat konusunda uyum sağlamamasıdır. Van Tuşba Belediyesi günlük yevmiye 125 TL verirken Konya’da belediyeler bu fiyatı vermiyor.
Uğur Başkan ilçe belediyelerinin de kendileri toplu sözleşme imzalamasına karşı çıkıyormuş.
Belediye çalışanları olarak mağduruz.”
............
Uğur Başkan’ın çalışanlarını zor durumda bırakmayacağını biliyoruz. Çünkü başarı bir ekip işidir, takım oyunudur. Uğur Başkan ve diğer belediyelerimiz çalışanları ile en garip işçileri ile başarıyı yakalıyorlar. Başkan yine bazı dengeleri sağlamaya çalışıyordur diyelim ve en kısa zamanda belediye çalışanlarının bu durumunun da çözüleceğine inandığımızı belirtelim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sabrı bol insanlara dikkat edin! Onlar sabırları tükendiği zaman, limanları yakarlar, gemileri değil!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Marketlerde maske kutularının ambalajını tek tek açıp açıp sonra tekrar yerine bırakmadığınız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.