Artık aldım kabul ettim. Bence siz de kabul etmelisiniz. İlk başta dünyada birilerinin, bizde de Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla dediği, ama en başta benim kendimin bir türlü anlayamadığı kabullenemediği dahası gülüp geçtiğim şey olacak gibi.
O virüsün patladığı günlerde bizleri yönetenler ne diyorlardı;
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
..........
Evet belki davranış biçimimiz, yaşam tarzımız eskisi gibi olmayacaktı ama ruhen de böyle hızlı bir değişim içinde olacağımızı hiç tasavvur dahi edemiyordum.
İç dünyamızdan düşünce tarzımıza kadar pek çok şey yer değiştiriyor artık.
İster inanın ister inanmayın.
İster kabul edin isterseniz kabul etmeyin millet olarak farklı bir dünyaya doğru kayıyoruz. 
Allah sonumuzu hak getire.
.............
BU NEYİN KORKUSU?
Sosyal medya başta olmak üzere pek çok inandığım insanın mesajlarda whatsapp yazışmalarındaki paylaşımları beni derinden sarsıyor.
Bu dost insanların dünya görüşleri aynı alanda olsa da. (Ya da biz öyle sanıyoruz) paylaşımları kendi bizim bildiğimizi sandığımız dünya ile tamamen zıtlaşmaya başladı.
Mesela çok sevdiğim, inandığım bir isim bana şu mesajı gönderiyordu; 
“Kamu kurum ve kuruluşlarında yetkiyi; işini iyi yapan, iyi çalışan liyakatli insanlar yerine, torpille, hatır-gönül ilişkisi ile alınan iş bilmeyen insanlara verip, işini iyi yapan insanları çalışmaktan alıkoyarsanız, hizmet bekleyenleri cezalandırmış olursunuz.”
............
Anam anam...
Bu dost isim bu mesajı kime veriyor?
Ya da niye veriyor?
Düşünüyorum siyasi yönden muhalefet yapma şansı yok. 
Çünkü iktidarın gönüllüsü ya da en kötü ihtimalle sempatizanı,  
İnancı ise benim tanıdığım günden bu yana hep aynı yerde. 
Kendi kendime soruyorum yaaa bu abimiz bu noktaya böyle bir düşünceye geçti ise faz farkı var derim.
Tabii duramadım abimize bir şeyler yazdım.
Abimiz şöyle diyordu “Bir şey demenin bir anlamı da yok abi. Herkes her şeyin farkında ama herkes kendi dengesinin bozulmaması için görmezden geliyor” dedikten sonra Konfüçyüs’ün şu sözü gönderiyordu
“Elde edilecek bir menfaati olduğu halde adaleti düşünen insan gerçekten mükemmel bir insandır.”
..............
Aslında bir cümle anlayana anlamak isteyene her şeyi söylüyor değil mi?
Evet insanlarımız doğruyu gerçeği görseler de ya işlerine gelmediği için kabullenmek istemiyorlar ya da gerçekten korkuyorlar. 
Ama gerçekten, hiç kimsenin hiç birimizin kaçma kurtulma gibi bir şansıda yok değil mi?
Artık herkes adaleti değil elde edeceği menfaatin dengelerini hesaplıyor gibi 

.............
BUĞDAY PAZARININ TUVALETLERİ 
Bir süre önce rezaletin tüm görüntüleri ile bu tuvaletlerden bahsetmiştik. 
Ama dün bir abimiz aradı. Ses tonundan benden de yaşlı olduğunu tahmin ediyorum. 
Söze öyle bir girdi ki “Sevap kazanmak istiyorsan. Allah’tan korkuyorsan.....” abimizi dinlememek onun söylediklerini dile getirmemek artık mümkün değildi.
Şimdi bir kez daha dün bize ulaştırılan fotoğraflarla ilgilileri göreve davet ediyoruz.
Dönem pandemi dönemi.
Dönem temizlik, hijyen dönemi.
Bakın bu tuvaletler yeri geldiği zaman bin kişinin bulunduğu Buğday Pazarı’nın tuvaletleri.

*******
“İYİ Kİ BU SURİYELİLER VARMIŞ”
Hani zaman zaman işveren çalıştıracağı işçi bulamamaktan yakınır biz de köşemize taşırız kötü oluruz. Diğer yandan milyonlarca işsizler ordusunun neferlerinin sesi oluruz bu kez işverenler sitem eder.
Kim kime ne eder bilmiyorum; ama her iki tarafta da bir sıkıntının olduğu gerçek.
Gerçeğin taaa kendisi ise üniversite mezunlarının hastanelere temizlikçi olarak girebilmek için vekilleri bile devreye soktuğudur.
Pazar günü hizmet sektöründe çalışan bir abimiz ile sohbet ediyorduk. 
Sektörün pandemi döneminde zor ayakta kaldığını anlatan abimiz; aşçısından bulaşıkçısına kadar işçi bulamadığından yakınınca dayanamadım. 
Abi Allah aşkına iyi bir aşçıya ne ücret veriyorsun?
“Tecrübesine göre değişir 3 bin 500, 4 bin lira veriyoruz. Ama artık 5 bin lira versen de yok artık…”
“O ne demek niye yok abi”
“Turizm sezonu açıldı yaa. Bizim arkadaşlar buradan aldıkları paranın yarı fiyatına Antalya, Alanya’ya uçtular. Yattıkları yer yatak değil, kaldıkları yer barınak değil. Ama orası sahil yaaa. Evden kaçan kaçana. Ne usta var ne temizlikçi. Bulaşıkçı bile bulamıyoruz” diyordu.
............
Önceki gün de bir abimiz ile çay sohbetinde laf döndü dolaştı işçi bulup bulamama mevzusuna geldi. 
Abimiz sanayici üretim yapıyor. 
Allah’tan korkar, kuldan utanır. 
Hiç kimsenin bir kuruşunu, bir saat mesaisini aksatmaz. Helali ve haramı bilir. Aynı zamanda da sıkı bir milliyetçidir.
Anlatırken ama boş bulundu ama çok doluydu ki başladı konuşmaya;
“Abi iyi ki Suriyeliler var. Aslında ben de zaman zaman bu insanlar niye burada diye hayıflananlardanım. Ama Allah seni inandırsın bu insanlar olmasaymış biz üretim filan yapamazmışız. Adamlar Türkçe bilmiyorlar, öğrettiğini söylediğini bizimkilerden daha iyi anlayıp daha istekli yapıyorlar.
Çalıştıracak elaman bulmakta o kadar çok zorlanıyoruz ki...”
................
Allah var ben bu abimizden böyle bir düşünce beklemiyordum.
Oysa son zamanlarda sanayi ve üretim kesiminde bu cümleyi çok duyar olmuştum.
Demek ki belli bir zaman geçtikten sonra bizim Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya dünya ülkelerine entegre oluşları gibi bizde bu arkadaşlarla akraba olacağız. 
Bu konuda yıllar öncesinden yazdığım yazıları hatırlayan okurlarımız olacaktır.
Bazı şeyler göz göre göre, bağıra bağıra gelir.
Yeter ki biz o gerçekleri görmeyi ve duymayı bilelim.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Güzel olan her zaman iyi değildir. Ama iyi olan her zaman güzeldir

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bebek arabalı anneler bu arabaları ana yolda yanlarından süratle geçen araçların yanında sürmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.