Türkiye’de bugünden itibaren yeni bir hayat başlıyor.

Biz de naçizane siz değerli okurlarımıza ve dostlarımıza büyüklerin, tecrübeli insanların aynı zamanda da alanlarında uzmanlaşmış kişilerin bundan sonrası için bizlerle paylaştıklarından yazılabilecek olanlarını küçük küçük aktaralım istiyoruz.

Türkiye’yi değil dünyayı sallayan ve daha da sallayacağından gayri tehlikeli olan bu virüs olayı bitmedi.

Aşısı bulunsa dahi Türkiye için diyorum bu salgın ile yaşamayı bu yıl sonuna kadar yani 2020 bitinceye kadar öğrenmeliyiz.

Açıklanan kurallara kesinlikle uymalıyız.

Evet Reis açıkladı. Bugünden itibaren normalleşme başladı ama bakın tekrar diyoruz henüz nor-mal-leş-me-diiiik.

Bu süreçte başta kendimiz olmak üzere sevdiklerimizin, canlarımızın yaşamasını istiyorsak mutlaka ama mutlaka o üç kurala uyacağız.

Geçen gün bu korana ile mücadelede birebir ön saflarda yer alan dostum şöyle diyordu

“Ah Uğur abi ahhh. Seni riske sokmayacağımı bilsen, seni o servise alacağım bire bir göstereceğim.

Bir insanın boynuna o hortumun sokulmasını ve insanın haline görsen. İnsanlar bu durumu görseler değil öyle maskesiz sokağa çıkmak vallahi pencereden kafalarını uzatmazlar.”

O anda empati yapmaya çalıştım.

Tüylerim diken diken oluvermişti.

............

Yine sağlıkçı bir dostum anlatıyordu.

Hadise bir sağlık kurumunun içinde geçiyor.

Dostumuz maskesiz içeriye giren bir beyefendiye fazla yaklaşmamasını ve sosyal mesafenin korunmasını rica ediyor.

Neyse beyefendi sakin oturuyor. Mevzuyu konuşuyorlar. Ardından beyefendi kalkarken sağlık görevlisine dönüyor ve “Siz gerçekten böyle bir mikrobun olduğuna inanıyor musunuz?” deyiveriyor.

............

Evet daha bu milletin yarısı ne acıdır ki virüs olayının bizde ve dünyada bir kandırmaca olduğuna inanıyoruz.

Aman yanlış anlaşılmasın bizim akrabalarda da bu ölüm ve vaka sayılarının milleti korkutmak için abartıldığını gözümün içine baka baka bağıra bağıra iddia edenler de var.

Dahası ekonomik sıkıntıyı öne sürüp körü körüne muhalefet etmek için ülkeyi yönetenlerin bile bile milleti rahat bırakmadığını söyleyenleri de zaten sizler biliyorsunuz.

BU İŞ DEĞNEKTEN ATA BENZEMEZ

Bir hikaye anlatılır.

İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar veriyor.

Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkıyor.    Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle babasına ;
“Babacığım çok yoruldum lütfen beni kucağında taşır mısın?” diyor.

Baba;

“Ben de yorgunum oğlum” der demez çocuk ağamaya başlar.

Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal kesiyor. Dalı bıçakla biçimlendirip çocuğa zarar vermeyecek şekilde yontuyor.

Sonra dalı oğluna veriyor

“Al oğlum, sana güzel bir at” diyor.

Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biniyor ve sevinçle sıçrayarak ata biniyor ve annesinin yanına doğru gitmeye başlıyor.

Artık babasını ve ablasını bile geride bırakmıştır.

Baba gülerek kızına;

“İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir ya da bir çocuğun tebessümü olabilir.”

......................

Değnekten atınız hiç eksik olmasın.”

................

Yahu bu her şeyden önce can meselesi can.

Öyle hikayedeki gibi değnekten ata benzemez.

Ölüm.

Ölümden öncesi tarifsiz acı ve eziyet.

Niye bunları görmek düşünmek gözümüzün önüne getirmek istemiyoruz.

Allah korusun cenazesi bile ayrı bir işkence bu işin.

Ne olur bugünden sonra biraz daha ciddiyet diyorum.

...........

Ekonomi olayına gelince.

Önce Sayın Bakanımız Albayrak olmak üzere bizleri yöneten büyüklerimiz ne olursunuz cahilliğimize versinler.

Konya için diyelim, şehrin en baba sanayicilerinden küçük esnafa kadar milletin uykusu kaçmış durumda.

Her şeyden önce büyük sanayiciler bu yılı yani 2020’yi kayıp yıl olarak görüyorlar.

2021 için bile kötü tahminler var.

Yani bu iş sadece Türkiye için değil Dünya için büyük ekonomik muamma.

.....................................

Tehlikeden bir haber olan kesim sadece devlete ve resmi kuruluşlara sırtını dayamış evden hiç dışarı çıkmasalar da paralarını düzenli olarak alan ve alacak kesim.

Haaa bir de kadınlar ve çocuklar.

Özellikle çalışmayan kadınlardan özür dilerim.

Ama genel anlamda söylüyorum bu kesim haklı olarak sürekli isteyebilir. İhtiyaç olabilir. Ama dönem hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar büyük tasarruf dönemi.

Evde de işte de en küçükten en büyük tasarrufu yapsa yapsa bizim fedakâr çilekeş kadınlarımız yapar.

Yeni dönem dedikleri de bu işte.

Anlayana.

Sudan ekmeğe tasarruf.

Çünkü sanayici, üreteci hiç durmuyor. Bu dönemde bile sanayi hiç durmadı. Vardiyalı çalışan kesimler bile vardı.

Ama artık kazan ve harca dönemi bana göre bitti.

Hadi daha fazla canınızı sıkıp moralinizi bozmayalım ve yeniden şehrimize odaklanalım.   

*******

ONLARI ATAN ÖKÜZ DE ...

İşte bir okurumuz fotoğrafını çekmiş bize göndermiş

Adam haklı olabilir ama o canım tatlı su çeşmesinin üzerine yazmış

“Maskesi eldivenini buraya atma çöp sağda ÖKÜZ”

...........

Güzel bir öneri.

Peki ama bu çeşmenin taşına yazmak neyin nesi?

............

Belki bugünden itibaren bu görüntülere hiç kimse polis dahi bir şey demeyecek.

Eğitimci hocamız hafta içinde gördüklerine üzülmüş balkonundan çekip bize göndermişti

Çoluk çocuk, yaşı ne olursa olsun insanımız sosyal mesafeyi bile korumadan maske zaten Allah’a havale bir yandan oynuyoruz bir yandan sohbetlerle hayata devam ediyoruz.

İşte yukarıdan buyana dikkat çekmek istediğimiz konu bu.

Tehlike bitmedi. Daha kolay kolay da bitmez.

Demedi demeyin.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yalan söyleyenler doğru söyleyenlere inanmazlar

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Pandemi döneminde bile şehrin trafikte kanayan yarası olan noktalar mesela Kadınlar Pazarı bölgesi gibi yerlerde biraz olsun utanıp korkup trafik işaret ve kurallarını hiçe saymadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.