Biz nasıl bir ülkenin insanlarıyız, biz millet olarak nereye gidiyoruz?

Birisi çıkıp Allah rızası için bir akıllı, mantıklı ya da makul bir tespit yapsın.

Tespiti yapalım ki reçetesini yazmak kolaydır.

Bu konuya çok geniş ve farklı yönlerden bakmak istiyorum.

Laf salatası da yapmak istemiyorum.

Mesela biz ne istediğimizi biliyor muyuz?

Unutmak insanın fıtratında vardır.

Peki bu kadar çabuk dünü unutmak da var mıdır bu işte?

Hayallerimize ve hedeflerimize ulaşmak istiyorsak tavuk gibi yattığımız yerden onlara ulaşabilir miyiz?

Nüfusu her geçen gün yaşlanan bir Türkiye’nin kuşaklar arasındaki fark uçurumlara dönerse bu ülkenin geleceğinde para olabilir, pul da olabilir, teknolojide olabilir ama benliğini ve kimliğini yitirmiş vahşi kapitalizmin ele geçirdiği zengin ülkelerin insanları gibi oluruz.

Bu işler belki benim boyumu aşar.

Asla boyumu ve kilomu unutarak büyük sözler söylemek istemiyorum.

Benim de oğlum var kızım var. Benim de gelinim, damadım var. Benim de torunum var.

Açık ve net söylüyorum sizler bizleri yöneten büyüklerimiz neyin kavgasını yaparsanız yapın ama ben şahsen torunumun geleceğinden korkuyorum.

******

“ÇOCUKLARIMIN TÜRKİYE’DEN GİTMESİNİ İSTİYORUM”      

Dün sabah saatlerinde bizi arayan ve bu salgın ile mücadeleden duyduğunu rahatsızlığı dile getirerek bizimle paylaşan isimlerden birisi de Her Yerde Adalet Platformunun Genel Başkanı Hukukçu dostumuz Özkan Öztürk Bey idi. 

Özkan Bey dünkü gazetemizin manşetine yani Dr. Leyla Şahin Usta Hanımefendi ile yaptığımız röportaja tepki veriyordu.

Yöneticilerin salgın ile mücadelede daha ciddi ve tutarlı olmaları gerektiğini söyleyen Özkan Öztürk, “maske takmayan ile dağdaki PKK’lının ne farkı var?” diyordu.

Ve pazar günü yaşadığı bir olayı üzüntü ile şöyle paylaşıyordu;

“Dün akşam çocuklarımı da aldım şöyle bir serinleyelim dedim. İki çocuğum var. İkisi de şu anda Konya’nın en iyi okulunda okuyorlar ve ikisi de yabancı dil konusunda çok iyiler. Onların en iyi eğitimi almaları için her türlü fedakârlığı yapıyorum. Çocuklarıma nasihat ederken eğitimlerine en iyi şekilde devam etmelerini söyledim ve:

“Türkiye’den gidin. Dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyun. Ben sizin arkanızdayım. Ve Türkiye’ye gelmeyin” dedim.

Ortaokulda kızım birden; “Baba bu ülke bizim. İsteyen gidebilir, biz hiçbir yere gitmeyeceğiz” deyiverdi.

Kızım benim durakladığımı görünce devam etti; “Baba bu sözü sana söylemiyorum. Birileri bizim gibi bir nesle hep bu ülkeden gidin demek istiyor. Hayır bu ülke bizim. Biz bu ülkede kalacağız ve ülkemizi savunacağız” dedi.

Uğur abi, kızım milliyetçi, manevi değerlerine sadık, vatansever ve Atatürkçü olarak yetişiyor. Bunun bu çıkışı ile inan çok mutlu oldum”… diyordu.

...............

Biz yine hep birlikte ümit var olmaya devam edelim.

Korona ile mücadelede daha ciddi ve tutarlı olalım.

Biz millet olarak bu işinde en iyisi ile hakkından geleceğiz inşallah.

******

OKURLARIMIZ DA YAZIYOR

İşte bu konuda iki ayrı okurumuzdan gelen iki farklı ama acı yorum;

“Belediyenin çalışması gerçekten çok verimli olmuştur. Şehrimiz Allah’ın izniyle ilk 5’ten 2. sıraya yükselmiş hastanelerde yer kalmamıştır. 15 Temmuz’da açılacak olan Şehir Hastanesi en yakın sürede hizmete alınmaya çalışılmakta olup şehrimiz büyük bir inkişaf yaşamaktadır. Haydi Konya hep beraber ilk sıraya yükselelim belediyemizi siyasilerimizi ve Konya’mızın çok değerli yerel basınını mahcup etmeyelim.”

..............

“Konya’da özellikle AVM ve merkezi bölgelerde hiç kimse kurallara riayet etmiyor! Bir de herkes hastalığını gizleyip çarşı- pazarda, gezmelerde cirit atıyorlar!

Başkasını hasta etmenin vicdanı sorumluluğu hiç kimseye yok!

Bir defa terziye gittim, maskemi çıkarmadım, Covid-19’u kaptım!

16 gündür karantinadayım!

Meram Mamuriye Mahallesi’nde Covid-19 kol geziyor!

112’den lösemili kızım için ambulans isteyip Meram Tıp’a götürdüler test için, geri dönüşte doktorun tüm yalvarmalarına rağmen ambulans vermediler.

Ailem taksiyle dönmek zorunda kaldı!

Testin sonucu pozitif çıktı!

Taksicinin suçu neydi?

Ya ona da bulaştıysa?

İl Sağlık Müdürlüğü şapkasını önüne koysun bir düşünsün?

Neden böyle oluyor diye...”

............

Biz elçiyiz. Görevimiz bize iletilenleri kamuoyu ile paylaşmak ve yetkililere iletmek.

******

GÖKHAN TOZOĞLU’NA ÖZEL TEŞEKKÜR

Geçtiğimiz hafta bizim basın için yine göstermelik bir bayram günü idi.

Kendimi bildim bileli söylerim.

Bu ülkede herkesin bayram yapma hakkı vardır sadece gazetecilerin yoktur. Herkesin her kesimin sesi ve gözü olma görevini üstlenen basın kendi söküğünü dikemez. Zaten bundan sonrada hiç diktirmezler.

Neyse bu bayramda da basınla olan herkes oturduğu yerden göstermelik mail yolu ile bayramımızı kutladı. Ve ne acıdır ki bunlarda gazetelerde ekranlarda boy boy yer aldılar.

Sadece ve sadece İyi Parti İl Başkanı avukat Sayın Gökhan Bey bayram nedeni ile çiçek gönderme nezaketini gösteren tek siyasetçi idi. Ben de durdum durdum ve bugün kendisine özel olarak teşekkür edeyim dedim. Sağ olun Gökhan Bey nezaketiniz ve duyarlılığınız için.

******

DEVA KONYA TEŞKİLATI

Babacan liderliğindeki DEVA malum Konya’da sıkı bir teşkilatlanma ve yapılanma içerisinde.

Bu işin başında da Doktor Seyit Karaca Bey.

Zaten Seyit Bey’in bu işin başında olması ile Konya AK Parti cenahında bir şok yaşandı. Allah var ben de çok şaşırmıştım.

Şimdi yeni yeni öğreniyoruz ki biz daha çok şaşıracağız.

Mesela partinin kurucular kurulu üyesi Genel Merkez Disiplin Kurulu üyesi Mahmut Sami Topbaş Bey’in paylaşımlarından görüyoruz ki il binası açılışa hazır hale gelmiş.

Bina bayram sonrası Ali Babacan’ın da bizzat katılımı ile açılıyormuş.

Yine bu paylaşımdan öğreniyoruz ki bir dönem AK Parti’nin içinde bizzat gövdesi ile yer alan dönemin en aktif bilindik isimlerinden Ahmet Elden Bey de Seyit Bey ile omuz omuza.

Şimdi bu isimler AK Parti’nin kuruluşu ile birlikte Reis’e inanan ve o günlerde ölümüne hiçbir eleştiriyi kabul etmeden yola devam diyen ekip idi.

Peki AK Parti’den bu kopuş niye?

Bakın Babacan’ı kastederek “AK Parti’den bu kopuş niye?” diye sormuyorum.

Bizim Anadolu insanının o saf temiz inanan ve giyindiği yerde soyunan insanımızdan söz ediyorum.

Bu insanların AK Parti’den kopuşu niye?

Yine dün bu konuyu değerlendirirken sorumuza bir dost şöyle cevap veriyordu;

“Bunlar AK Parti’de koltuk bulamayanlar”....

............

Amenna ve saddakna.

Eeee o zaman AK Parti’de koltuk bulamayan, yer bulamayan herkes gidecek olursa ne yapacağız?

Bu koltuk, mülk hesapları Ankara’da İstanbul’da olabilir.

Bunların su götürür tarafı da vardır.

Ama Anadolu’da bu işler öyle kolay kolay olmaz.

Oluyorsa da bir sıkıntı vardır demektir.

Benden söylemesi.

Herkes oturduğu koltuğun, kapladığı alanın hakkını sonuna kadar vermelidir.

Çünkü gidene laf söylemek işin kolaycılığıdır.

............

Güya bayram haftasına girdik diye güzel şeyler yazacaktık.

Sağ olun sayesiniz de yine bugün kaldığımız yerden devam ettik.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Saygıya lâyık insan kendi kafasıyla düşünen ve düşüncesini haykırmaktan çekinmeyendir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ? 

Toplu taşıma araçlarında sosyal mesafe kuralına uyduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.