Bugün yine sizleri üzecek belki kafalarınızı karıştıracak hatta bize bile kızmanıza sebep olacak birkaç konuya kısa kısa değinmeye çalışacağız.

BAKAN SOYLU’YA OPERASYON ÇEKMEYE DEVAM MI?

Önceki gün akşam televizyonda haber izleme şansım yoktu. O yüzden Sayın Bakan Koca’nın dün çok tartışılan o önemli toplantısını kaçırdım.

Ama dostlar sağ olsunlar.

Anında kelime kelime not alıp bize o anda ulaştıranları mı isterseniz, yoksa Bakan Koca’nın açıklamalarını ardından falanca basın mensubunun soruları ve sorunun altında yatan siyasi atraksiyonu mu? Nerede ise toplantıyı izlemiş gibi oluyordum.

Dedik ya uzman dostlarımız bize toplantının tüm değerlendirmesini detaylıca yapıyorlardı. Yani bizim izleyip de sorulara cevap aramamıza bile gerek kalmıyordu.

Mesela bir muhabirin Bakan Koca’ya sorusu "siz tavsiye kararı veriyorsunuz fakat İçişleri Bakanlığı'nı sizin aldığınız kararların uygulanması konusunda etkin buluyor musunuz?" demiş.  

Yani Sağlık Bakanlığı gereken kararları alıyor. Ama 'İçişleri Bakanı uygulayamıyor'a getirilmiş mevzu.
Sayın muhabirin bu sorusu ile Bakan Soylu’yu prokove etmeye çalıştığını söyleyen uzman dostumuz yine görüşünü sunmaya devam ediyordu;

“Hükümetin bir kanadı sürekli Bakan Soylu’nun üzerine oynuyor. Birebir uğraşıp Bakanı çizdiremediler bu kez sağdan soldan dolanmaya başladılar. Ancak bu yöntemler artık çok geride kaldı. İşin özünde vazgeçmişiz. Uğruna ölürüz dedikleri Sayın Cumhurbaşkanımıza zarar veriyorlar. Çok yanlış yapıyorlar” diyordu.

Tabii o soruyu kimin sorduğunu, sorunun altında neler yattığının farklı anhlamlarınıda uzmanından dinliyorduk. 

******

BOŞYERE YANGIN YAPMA (!)

Aynı konuda gönül dostlarımızın uyarısı tüm hızı ile devam ediyordu.

Mesela Sayın Koca açıklamış;
2019 yılında toplam ölüm: 297.375
2020 için beklenen ölüm: 303.815
Ama 2020’de gerçekleşen ölüm: 303.262
Yani daha öz ölmüşüz!!

...................
2020 için enfeksiyondan daha az ölüm var.
2019 ilk 8 ayında enfeksiyondan 8072 kişi vefat etmiş
2020 ilk 8 ayında enfeksiyondan 7491 kişi vefat etmiş.
.....................
Yani dünya pandemiyi yaşarken, Türkiye’de enfeksiyon nedeniyle ölüm sayısı azalmış!
Ayrıca tabiki bunun tersi de iddia edebilir; “eskiden enfeksiyondan vefat edenlerin 2020’de Covid’den öldüğü kaydedilmiş olabilir” Mi? ... Değil mi?

..............

Dostumuz Bakan Bey’in iki defa üstüne basa basa tekrarladığı :
“Başka Enfeksiyon hastalığından kaybedilenlerin Covid nedeniyle vefat ettiğinin yazıldığını  söyleyebiliriz.
Yani başka enfeksiyondan ölüyorlar. Covid yazılıyordu!”
...............
Ölmüyoruz. Rahat olalım.
...........

Okurumuz son cümle ile de beni uyarıyordu;

“Siz de her gün yandık öldük diye yazmayın. Boşa yangın yapıyorsunuz.”

.............

Anammmmm.

Demek ki biz rakamları vererek birebir delilli şahitli olayları sizlere aktarırken boşa yangın yapıyormuşuz.

O zaman biz de bu bölümü şöyle bağlayalım.

“Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf şükreder...”

Gönlünüze göre oldu mu şimdi?

******

SAĞLIKTA KENDİ KANINI KENDİN BUL DÖNEMİ Mİ?

Koskoca bakanın dediklerine inanmayacağız da kime inanacağız Allah aşkına. Biz elbette büyüklerimizin dediklerine inanıyoruz. Amma velakin sizlerden gelen her durum da bizim için samimi bir ajanda oluşturuyor.

Buyurun bir doktorumuzun dün bizimle paylaştığı kafa karıştıran not;

“Sosyal medyada Covid tedavisi için kan arayan insanların paylaşımından başka bir şey yok abi.

Herkes kendi kanını kendi bulursa mı tedavi olacak yani?”

................

Buyurun biri cevap versin buna bakalım.

Çünkü benim şu halimle bildiğim tek bir şey var sosyal medyada da, whatsapp gruplarında da herkes kan arıyor. Tabii ki insanların yakınlarını tek tek arayarak kan aramaları hariç.

Ben bunu bilir hocanın yazdığından da bunu anlarım beyler.

******

60 YAŞ VE ÜSTÜNDEN SABUN OLUR MU?

Parası olan konuşuyor.

Parası olan elbette ki bu işleri en iyi biliyor.

Buyurun işte paralı pullu bir abimiz canının yandığı bir ana gelmiş olacak ki bizimle şöyle bir bilgi notu paylaşıyordu;

Önce bir ekonomi haberinin linkini attı. Okudum. Olayı özetlemek içinde sizlerle sadece şu kadarcığını paylaşsak yeter. Anlayan anlar yani.

“Rekor altın ithalatı yastık altına gidiyor: Türkiye Ağustos’ta 4,2 milyar dolarlık altın dahil kıymetli maden ithalatıyla aylık bazda rekor kırdı. East Capital Gelişen ve Öncü Piyasalar Portföy Yöneticisi Emre Akçakmak, Türkiye'nin son 25 yılda parasal olmayan net altın ithalatının yaklaşık 3 bin ton olduğunu, bankalarda tutulanlar çıkarılıp 1996 öncesi rakamlar eklendiğinde bugün yastık altındaki altının değerinin yaklaşık 200 milyar dolar olabileceğini söyledi. İstanbul Mücevherciler Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Yıldırımtürk, altın alım-satım işlemlerine getirilen verginin vatandaşı fiziki altına yönlendirdiğini dile getirdi.”

.............

Abimiz bu habere şöyle bir yorum yapıyordu;

“Alan memnun satan memnun ama ya 34 katrilyon? 

İç piyasada ALTIN’a döndü. Yastık altına gitti.

Sen adamları kurtardın ama onlar senin bankana dahi güvenmediler.

Onlara göre ki bu insanlar tam bir ahde vefası olmayan tipler.

Geri getirip hesaba bile yatırmadılar ...

Bunlar var ya bunlar ülke battı diyorlar.

Ekonomiye değil yastık altına atıyorlar. Eeee hepsi de beş vakit namazında abdestinde insanlar...
Ya beyler bu ülke batsa!

Sen nereye gideceksin?

Tapular ne olacak?

Böyle düşüneceğine SİYASİ PARTİLERİ REVİZE ET ve 40 yaşın üstünde üye bırakma ve seçme, seçtirme.

Gençlere güven.

Hele hele 60 yaş üstündekileri direkt sabun fabrikasına ... Gerçi onlar da köpürürler mi bilmem ama...
Ekonomiye hiç bir faydası olmayan stok emtia neymiş bakın ve haberi iyi okuyun.”

...........

Bundan benim anladığım ise şuydu;

Parası olan altını olan her hâlükârda mutlu ve de umutlu. Parası ve altını olmayan ise her zaman sürünmeye mahkum.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Nice balık vardır ki, su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Birbirimizi kandırarak, aldatarak mutlu olmaktan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.