İşte şimdi hapı yuttuk!!!
Hemşerimiz Sayın Fahrettin Koca’nın o beklenen(!) açıklamasıyla artık dengemiz bozuldu. Deyim yerinde ise “Şimdi hapı yuttuk”... İnanın o açıklamanın ardından dün sabah bizim milletin üzerine kabus gibi bir sıkıntı çöküverdi.
Bu sıkıntılı duruma gelmeden önce gündemimizdeki diğer konulardan kısa kısa söz edelim.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ BUNU YAPIYORSA AHMET AMCA İLE AYŞE TEYZENİN YAPTIĞI HİÇ DE ÇOK DEĞİL...
Önceki gün Selçuk Üniversitesi kampüsünde idim. Kampüs içerisinde öğrencilerin karşıdan karşıya geçmesi için konulan trafik ışıkları ve yaya geçitleri var. Dahası bu ışıklar “bas-geç” şeklindedir. Yani öğrenci ışıklara gelir düğmeye basarsa da yayalar için yeşil ışık yanar, araçlara da kırmızı.
Kimse kusura bakmayacak ama dün düğmeye basmaya bile gerek görmeden yayalara kırmızı ışık yanarken gruplar halinde araçların önüne atlayan, bu anda da frene basan sürücülere gülerek bakan üniversite gençliğini görünce utandım.
Niye mi utandım?
Bir, geleceğimiz adına.
İki, ne acıdır ki şehrin pek çok yerinde yayalar kendilerine kırmızı ışık yanarken gelen aracı hiç umursamadan çoluk çocuk yola atladığı zaman bu insanlara hep kızmıştım. Üniversite gençliği bunu yapıyorsa ben sade belki de cahil insana niye kızdım diye kendimden utandım(!)
FUARIN ZAMANI GEÇMEYECEK Mİ?
Sağlık gibi, insan sağlığı kadar önemli bir şey yok. Bu tartışılmaz bir mevzuydu ve şimdi virüs nedeni ile sağlığın sağlıklı yaşamanın kıymetini daha iyi anlamaya başlıyor gibiyiz.
Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise üçüncü büyük fuarı olan Tarım Fuarı’da bu virüsün Türkiye’de olduğu resmen açıklanmadan önce ertelenmişti.
Tarih olarak da 2-6 Haziran olarak açıklandı.
Bu erteleme bile bu fuar ile ilgili tüm sektörlerin işlerini sıfırladı. Yani ulaşımdan konaklamaya kadar her şey resetlendi.
Bir de işin çiftçi tarafı var. Erteleme kararının ardından samimi çiftçilerimiz bu fuarın bir anlamı kalmayacağını ve tarihin de önemi olmadığını söylüyorlardı. Allah korusun virüs olayı daha da büyümez ve fuarda ikinci açıklanan tarihte yapılırsa ne olacak? Nasıl olacak? Bekleyip göreceğiz.
KİMİ KİME ŞİKAYET EDELİM Kİ?
Bakın şehrini seven duyarlı bir abimiz üşenmemiş aşağıdaki fotoğrafları bizim için yani sizler için çekmiş ve şöylede bilgi paylaşımı yapmış;
“Abi bu direkt Şeker Fabrikasının ana nizamiyesinin karşı sokak devamında sokağın tam ortasında.
Eskiden burada perşembe günleri semt pazarı kurulurdu.
Yani Şeker Lokali’nin karşısında.
Son günlerde işim gereği bu sokağı kullandım ama gördüklerime inanmak istemedim.
Medaş bu direği niçin kenara taşımaz? Hayret edilecek bir durum abi.
Onlar için bu iş çok zor değil ki.
2 saatlik iştir.
Dahası bu direğe akşam hava karardıktan sonra yayaların bisiklete binenlerin bile çarpma ihtimali çok fazla.
Kolay gelsin iyi çalışmalar abi…”
.................
Sağol abim de esas bu millete kolay gelsin diyoruz.
NE OLACAK ŞİMDİ?
Türkiye’ye geldiydi-gelmediydi?
Vardı-yoktu...
Saklıyorlardı-saklanmıyordu.
Derkeeeeen alın size nur topu gibi o zıkkım hastalık.
Şimdi ne olacak?
Olacak ve yapılacak bir şey yok.
Önceki gün geceden bu yana milletin abdesti bozuldu.
Sabahtan ikindine kadar da adres arardık.
Yok İstanbul’da şu hastanede yok Ereğli’de falanca yerde.
Bulsak ne olacak?
Sahiplenecek miyiz?
Sadece “bana da bulaştı mı, bulaşmadı mı?” diye konuşacağız değil mi?
Daha iki gün önce bir abim geldi. Sarıldı. Dahası bağrına bastı.
Dedim ki “Abi sarılmasak öpüşmesek. Benim bir doktorun var bana yemin ettirmişti. Sarılmayacağım öpüşmeyeceğim diye”...
-“Boş ver Uğur abi. Biz Türk’üz. Türk’e o hastalık bulaşmıyormuş…”
- “Öyle deme abi senin dediğini bende yazdım ama yazdığıma inanmıyorum ki. Bak Fransa’daki de Türk idi. Ne oldu?”
-“Uğur abi o Fransız olmuştur. Türklüğü kalmamıştır” !!!
.............
Şimdi n’öreceğiz baylar bayanlar.
Elbette Sağlık Bakanlığının tüm dediklerine hiç değilse bu saatten sonra harfiyen uyacağız.
Veeeee her zamanki gibi Allah’a sığınıp bol bol dua edeceğiz.
Yani hiç değilse artık “atın ölümü arpadan olsun” demeyeceğiz.
Söz mü?
Çünkü bu iş kuş gribine, domuz gribine benzemeyecek gibi...
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bazı insanların cevabı sükûttur. Ya cevabın zamanı değildir ya da muhatap cevaba layık değildir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
AVM’lerde yanımızda eşimiz kızımız ya da annemiz varken karşıdan gelen bayanlara karşı biraz saygılı olmayı öğrenebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.