Uğur Özteke

Uğur Özteke

Sağlıktaki sorumluluktan, Selatin camiye

Sağlıktaki sorumluluktan, Selatin camiye

Bugün yine şehrimizden, şehrimizde ki gelişmelerden özelliklede siz değerli, duyarlı okurlarımızdan gelen konularla kısa bir şehir turu yapacağız.

SAĞLIKTA NEMELAZIMCILIK OLMAMALI 

Üniversitede görevli bir bayan hocamız geçen gün yaşadığı bir olayı çok sinirli bir şekilde bize yazarak şöyle aktarıyordu.

Tabii oradan da sonradan çektiği bir fotoğraf karesini gönderiyordu.

11 Mayıs Pazartesi günü Fatih Caddesi’ndeki  ......Market’e alışveriş için gittim.

Market sakindi. Manav reyonuna bant çekmişler, hiçbir şeye dokunmamamı tembih ettiler, “Zabıta aman vermiyor” diyerek.

Elimden poşeti alarak baktığım ürünlerin üstlerde görünenlerini ayırıp, alttan ham olanlarını doldurdular torbaya. “Oh iyi, ne güzel müşteriye elletmiyorlar” diyerek aldık, kabul ettik.

Kasaya geçtiğim sırada maskeli bir kadın ile maskesiz bir adam vardı.

Kadın alışverişi yapmış, adam kartla ödeme halinde. Adamın iki eli de sarılı, parmaklar açıkta ama. Öyle böyle değil, tam açıkta. Zira parmakları kanlı-kabuklu, yara bere içinde. Maskesiz, Eldivensiz, tedbirsiz, bir güzel işini görüyor.

Biraz sonra aynı şeylere ben dokunacağım.

Tedirgin oldum.

Kasiyere “Niçin maskesiz müşterilere izin veriyorsunuz? Ayrıca adamın elleri kanlı, yaralı. Her yere dokunuyor” dedim.

“Bilmem, kapıdan almışlar işte” dedi.

Etrafa baktım, bir bay gördüm market yetkilisi olduğunu zannederek “Bakar mısınız, maskesiz müşteriye neden müsaade ediyorsunuz” diyecek oldum, döndü sırtını gitti.

Dışarı çıktım, bu arada bu insanlarla tartışmak pahasına da olsa uyarımı yaptım.

Geri dönüp bir kez daha alış verişe geçen insanların fotoğrafını çektim.

Sağlıktaki sorumluluktan, Selatin camiye

Bu markete bir daha gelmeyecektim.

Demek ki coronavirüs tedbirlerine riayet edilmiyor. Ama benim gibi bilmeden geleceklere sorumluluk hissederek. 153’ü aradım.

Telefona çıkan bayan, hangi bölge olduğunu sorup, başka birine bağladı.

Bağladığı beyefendiye durumu izah ettim “Mağaza müdürüne söyleseydiniz” dedi.

“Oradan netice alamadığım için sizi aradım” dediğimde

“Olabilir de biz ne yapalım şimdi?” diye sordu.

(Ne yapacağını biliyor olsaydım, şu an orada zabıta müdürü falan olmam gerekirdi)

......................

“-Orada kendiniz söyleyecektiniz” dedi.

Söyledim, herkes kendi kanununu kendisi mi uygulayacak. Belli ki bu market bu işi önemsemiyor. Zaten bu yüzden aradım” dedim.

Biraz ikna olacak gibi oldu, “Adınız, soyadınız, kimlik numaranız?” dedi.

Hepsini verdim. Ama adama derhal bir nemelazımcılık geldi:

Biz şimdi napıcaz buna?” dedi.

Resmen direniyordu.

Artık işini savsakladığını farkedip korksun diye “Oralı olmuyorsunuz. Başka türlü çözeceğiz mecbur” dedim, önemli biri falan olduğumu düşünüp korksun da işini savsaklamasın diye.

Adamcağız demez mi?

Tabi tabi, olabilir. Polisi falan arayın, gelip baksınlar…”

Bu kadarına pes diyerek telefonu kapattım.

Eve gelip haberlere baktım, şaka gibiydi, özellikle o günün neredeyse tüm haberleri belediyelerin hijyen çalışmaları ve denetimleriyle dolu.

Ya o dünya bize çok uzak, ya biz onlara…

Adam ne diyeyim sana?

Polisi ara” diyor.

Bu market biliyor ki hiçbir yaptırım olmayacak.

İş sağlık olunca bu kadar nemelazımcılık olmamalı.”

.............

Bence de hocam. Yalnız insan ve bazı kurumlar maalesef yönetmelikleri, genelgeleri, duyuruları işlerine göre yorumluyorlar.

Bu konuda benim o hijyen olayı kadar üzüldüğüm bir başka nokta ise, resmi bir görevlinin işi derhal POLİS’e pas etmesi.

Yahu Allah aşkına hem yazık, hem günah.

Siz bu günlerde Emniyet Teşkilatının sadece pandemi konusundaki yasaklara uymayanlarla mı uğraştığını sanıyorsunuz?

Polisin bu virüs öncesi görevi çalışmaları ne ise böyle olağanüstü dönemde asli görevleri ikiye üçe katlanmış durumda.

Asayişinden trafiğine, teröründen narkotiğine her yerde ve her şeyde asayiş berkemal....

Bu işler sizlerin evde yattığınız gibi olmuyor beyler.

Sonra ister resmi ister sivil kimin canı sıkıldı “Polis”...

Biraz vicdan sahibi olun yahu.

Şu mübarek ramazan günlerinde iftar sonrası atılan havai fişeklerin adın nedir?

Ben kendimden utanıp polisi aramıyorum.

Çünkü bir insan böyle bir dönemde iftar sonrası havai fişek atıp sonra da karşısına geçip keyif alacak kadar bir yaratık haline dönüşmüşse polis ne yapsın?

Kanun ne yapsın? Yasalar ne yapsın?         

Önce insan olabilmeliyiz.

 

******

KAVŞAK İÇİNDE SEBZE MEYVE SATIŞI OLUR MU?

Bakın bu satırları dile getirirken hiç kimsenin evine götüreceği üç beş kuruşa mani olmak istemem.

Zaten olağanüstü zor günlerden geçiyoruz.

İnsanlar ekmek paralarının peşindeler.

Bir taraftan mübarek günlerdeyiz.

Ama insanlarımızın ve yöneticilerimizin bu iyi niyeti öyle suistimal ediliyor ki ortaya can ve mal güvenliği çıkıyor.

Bir dikkat edin Allah aşkına bu şehrin öyle merkezi kavşaklar var ki karpuz, patates, soğan olmak üzere koca koca kamyonlarla gıda satışları yapılıyor.

Haaaa bunları zabıtanın da kontrol ettiğini bizzat gördüm.

Ama bir şey değişmiyor.

Sıkıntı şurada.

Bu araçlar kavşağın içinde duruyorlar yaaa.

Özellikle iftar saatlerine doğru müşteri de aracı ile gelip bu kamyonun yanına duruyor. Derken biri daha.

Ve kavşağa girerken siz önümüze fırlayacak insandan dolayı ya da duran aracın sinyalsiz yola çıkmasından dolayı paaaat diye frene basıp durmak zorunda kalıyorsunuz.

Ama burası kavşak. Arkadan da sürekli araçlar geliyor.

Bilmen ne demek istediğimi tam olarak anlatabildim mi?

******

DÜN SELATİN CAMİ DİYE MANŞET ATTIK YA ...

Dün gazeteniz BBN HABER yine güzel ve farklı bir manşet verdi.

Daha önceden açıklanan eski stadyumun içine yapılacağı bildirilen Selatin Cami inşaatına hafta başı itibariyle başlanmıştı.

Ve dün sabah itibari ile pek çok okurumuzdan telefon, mesaj ve mail yolu ile olumlu ya da olumsuz dönüşler aldık.

Bize ulaşan mailler içerisinde bir tanesi benim de bilmediğim bir konu ile ilgili olarak bilgilenmemi sağladı.

Hani bizim caminin “Selatin Camii” olacağı zikrediliyor yaaa.

Hatta biz bu haberi vermeden Haber Merkezindeki arkadaşlarla görüş alış verişinde de bulunmuştuk. Caminin adı Millet Camii ya da R. Tayyip Erdoğan Camisi olabilir mi? Diye.

Bakın tarihçi bir hocamız Selatin Camileri olarak bizleri bilmediğimiz bazı detaylar konusunda nasıl aydınlatıyordu;     

Osmanlı saray geleneğinde Selatin Camilerinin yaptırılabilmesi için birtakım koşullar vardır. Öncelikle bir padişahın Selatin Camisi yaptırması için önemli bir askerî zafer kazanması ve bu zaferle birlikte önemli bir savaş ganimeti ele geçirmesi gerekirdi.

Selatin camilerinin yapımına devlet kasasından ve TEBAAdan takviye olmaz, yalnızca padişahın kişisel serveti kullanılırdı.

Önceleri sefere gitmeyen ve ganimet kazanmayan padişahlar Selatin Camisi inşa ettirmezlerdi.”

.............

Aman sakın ola hocamızın bu bilgi paylaşımını başka yerlere çekmeyin.

Bu konu hassas bir konu.

Allah rızası için biz de dahil herkes kendi işine baksın.

Devletin ya da belediyelerin bu hizmetlerine durumlara göre yorumlar yapmayalım.

İşin de ecrini kaçırmayalım. 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Kimseyi küçük görme belki büyük bir hikayesi vardır. Kimseyi de büyük görme. Belki içi tamamen boştur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Maske ve eldivenleri rastgele yerlere caddelere atma gibi iğrenç alışkanlığımızdan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi