Şimdi Esbank’ı hatırlatmanın zamanı mı?
Bugün izninizle önce bağıra bağıra gelen “3. dalga”dan söz ederek yazımıza başlayalım. Evet ister kabul edin isterseniz etmeyin. İster şu sebepten deyin isterseniz bu sebepten. Bunların artık hiçbir anlamı yok. Çünkü Türkiye’de vaka sayıları korkunç boyutlara ulaştı. Ölüm sayıları iyi sayılabilen günlerin iki değil üç katına çıkmış durumda.
Yani bir taraftan aşı yapıyoruz diyerek işin ucunu azıcık normalleştirdik ya.
Türkiye şu anda vaka sayısı bakımından Avrupa’da bir gün birinci, bir gün ikinci.
O da şöyle Fransa birinci oluyor günlük vaka sayısı 41 bin ile biz ikinci oluyoruz vaka sayısı günlük 39 bin ile.
Ya da ertesi gün biz birinci Fransa ikinci oluyor.
Peki dünyayı takip ediyor musunuz?
Aşıda epey bir yol aldığını iddia eden Şili’de vaka sayısı patlamış durumda.
Dünya genelinde de Brezilya ile Şili at başı gidiyorlar maşallah.
Döndük tekrar kendi küçük dünyamıza.
Vallahi bugünlerde o kötü ilk günlerdeki gibi kimi sorsanız evinde karantinada.
Okurlarımızdan dostlarımızdan çılgın gibi bilgi akışı geliyor.
“......... firmasında 10 Covidli var ama her şey günlük gülistanlıkmış gibi devam ediyor”...
Demedi demeyin.
Bizim gördüklerimizi duyduklarımızı sizlerle paylaşmamız bir vebal meselesi.
Adam gibi gazetecilik yapamasak da ucundan kenarından kıytırığından gazeteciyiz (!) diye dolaşıyoruz işte.
Corona yine dört bir yanımızı sardı.
Dahası evlerimize içimize girdi.
Bundan sonra nasıl oluyor bilemem.
Malum Sayın Bakan Koca açıkladı. Yok İngiltere varyantı, yok Brezilya varyantı yok bilmem ne varyantı bu millet bunları anlamaz Sayın Bakanım.
Bizim kafamızı İngiliz, Alman bilmem neyin neyi diye karıştırmayın.
Bizim açık net söyleyin.
“Evet virüs bir daha patladı kollayın poponuzu” deyin.
Nasıl olsa sizin gücünüz de sesiniz de sadece millete çıkıyor. Vallahi Konyalı olduğunuz için sizin halinize çok üzülüyorum. Hemşehrilik işi olmasa başka şeyler de yazarım diyorum ve burada duruyorum işte.
******
BİSİKLET TURUNU ATLAYAN İNSANLARIMIZ DÜN SABAH ÇILDIRMIŞ
Bisiklet sporu dünyada özellikle gelişmiş refah seviyesi yüksek ülkelerde inanılmaz ilgi gören bir spor dalıdır.
Dünyada canlı yayınların izlenme oranında bisiklet yarışları nerede ise otomobil yarışları ile başa baş gider.
Hani Uğur Başkanın Konya için bisiklete binme konusunda büyük bir hayali var ya aslında dünya bunu bugün bunu yapıyor. Yani velespitin tekerini akıllı, zengin ve sağlıklı dünya ülkelerinin insanları döndürüyor.
Neyse dün sabah Uluslar arası Mevlana Bisiklet Turu start aldı. Haftaya da inşallah Uluslar arası Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun ikinci gün startı Konya’da.Bu startın Konya’dan alınması Türk Bisikleti için, Türk bisikletinde ki en eski ve en büyük yarış olan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu için tarihi bir başarıdır.
Ve bu tarihi başarı da Sayın Erol Küçükbakırcı’nındır.
Gelecek haftaki bu büyük organizasyona şimdilik virgül koyup tekrar düne dönecek olursak;
maalesef gazete okumayan, televizyon seyretmeyen sosyal medyada ise sadece kendi dünyası ile ilgilenen bazı hemşerilerimiz dün yolda kaldılar(!)
Yolda kalmakla kalmayıp birazda beklemek zorunda kalınca bize yüklendiler.
Sonra başladılar sövmeye.(!)
Ama bakın tamam gazete televizyon işinde yoksunuz. Ama bu turun parkuru üzerinde günler önce afişler asıldı. Dün için bu yolda yarış olduğu ve yolun kapanacağının uyarısı yapıldı.
Belki dün sabah çok sinirlendiniz ama yetkililer de böyle bir tepki alacaklarını bildikleri için (Geçen yıl ki büyük turdan ders çıkartılmıştı) ikazlarla uyarılarla tüm delikleri önceden kapatmışlardı.
Buradan biz de okurlarımıza bir kez daha hatırlatmada bulunalım; bu tur dört etaplı. Bugün Konya-Kilistra yarın Konya-Sille ve pazar günü de Konya-Sarayönü-Ladik etapları var.
Gelecek hafta yapılacak Cumhurbaşkanlığı Turu’nun güzergahını da inşallah hafta içerisinde yazarız.
******
DÜNÜNÜ BİLMEYEN YARININI GÖREMEZ
Celal Eren Çelik Bey “Alternatif Manşet”te ESBANK’ı yazmıştı.
Sonra önceki gün öğrendim ki bizim Kombassan da vakti zamanında dahası 1995’te Haşim Bayram Hoca’nın zamanında Şişhane’deki ESBANK Genel Müdürlüğünde iki saatlik bir toplantı için masaya oturmuş.
Banka Kombassan hisselerinin yüzde 30’unu almaya talip olmuş.
Sonuçta ise anlaşamamışlar.
Benim için işin ayağı KONYA olduğu için buradan başlıyordu.
Ve şimdi izninizle gelelim Sayın Celal Eren Çelik’in ESBANK yazısına.
...........
“Malumunuz geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevinden alınarak yerine manşetten kendisini “Bazı güç odakları adına” operasyon yapmakla itham eden YENİ ŞAFAK GAZETESİ’nde köşe yazarlığı yapan AKP eski milletvekili Şahap Kavcıoğlu getirilmişti.
Dün ise Naci Ağbal döneminde Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Murat Çetinkaya görevinden alınarak yerine küresel finans devi Morgan Stanley’in Türkiye Genel Müdürü Mustafa Duman atandı.
Bu kısa hatırlatmayı yaptıktan sonra yazımızın son kısmında geri dönmek üzere buraya bir virgül koyalım isterseniz…
...................
Şimdi sizlerle İç Anadolu Bölgesi’nde adeta bozkırın ortasında bir vaha gibi parlayan Eskişehir ilimize gideceğiz… Ama öyle Eskişehir’in hemen bugününe değil ta 1920’li yıllara kadar uzanacağız…
Efendim Eskişehir’de 4 büyük “Aile” var ve bu büyük “Aile”ler Eskişehir’de Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından bu yana hem ticaretin hem siyasetin belirleyicisi konumunda.
BU AİLELERDEN İLKİ MEŞHUR SAZAK AİLESİ’DİR…
Sazak ailesinin en uzun süre milletvekilliği yapmış olan ismi Emin Sazak olup 1920-1946 yılları arası CHP, 1946-1950 yılları arasında ise DP milletvekili olarak Eskişehir’i TBMM’de temsil ediyor.
1999-2002 yılları arasında ise Emin Sazak’ın torunu Süleyman Servet Sazak MHP milletvekili olarak TBMM’ye giriyor.
Emin Sazak’ın torunu Süleyman Servet Sazak’ın kuzeni Nurullah ise 2018 seçimlerinde yine MHP milletvekili olarak Meclis’te…
ESKİŞEHİR’İN BİR DİĞER BÜYÜK “AİLESİ” İSE DEDELEK AİLESİ…
Dedelek ailesi’nden TBMM’ye ilk giren isim Hamit Dedelek.
Hamit Dedelek 1957-1960 yılları arasında DP milletvekili olarak mecliste.
Hamit Dedelek’in bir oğlu var, adı: İbrahim Yaşar Dedelek… İbrahim Yaşar Dedelek 1991-1999 yılları arasında DYP’den,1999-2002 arası ise ANAP’tan Eskişehir Milletvekili olarak Meclis’te bulundu. Kendisi ayrıca 1996 yılındaki Mesut Yılmaz hükümetinde Devlet Bakanı oldu.
ESKİŞEHİR’DE 3. BÜYÜK VE ÖNEMLİ AİLE ÖZKAN AİLESİ…
Özkan ailesi etkinliğinini 1970’lerin ortası ile arttıran bir aile nitekim “ailenin” meclise girmesi de ilk kez 1977 seçimleri ile oluyor. Yusuf Cemal Özkan 1977-1980 arasında Adalet Partisi Eskişehir Milletvekili olarak Meclis’e giriyor…
AKP’nin 27. Dönem Eskişehir milletvekillerinden birisi olan Emine Nur Günay işte aynı Yusuf Cemal Özkan’ın kızı oluyor…
VE ESKİŞEHİR’İN 4. BÜYÜK “AİLESİ” ZEYTİNOĞLU AİLESİ…
Zeytinoğlu ailesini Meclis’te ilk kez temsil eden isim 1946-1959 yılları arasında Kemal Zeytinoğlu oldu. 17 Şubat 1959 yılında Adnan Menderes’i taşıyan ve Londra’dan dönen uçak düşerken Menderes kazadan kurtulurken Menderes’e eşlik eden Kemal Zeytinoğlu kazada hayatını kaybedecekti.
27 Mayıs Askeri darbesi de, darbeden önce ailenin DP’nin en etkili isimlerinden birisini bünyesinde barındırması da Zeytinoğlu Ailesi’nin darbe sonrası gerçekleştirilen ilk seçimlerle Meclis’te temsil edilmesinin önüne geçemeyecekti.1961-1965 yılları arasında bu kez “Aileyi” uçak kazasında ölen Kemal Zeytinoğlu’nun kardeşi Aziz Zeytinoğlu Meclis’te temsil edecekti.
1991-1995 yılları arasında ise Zeytinoğlu Ailesi bu kez ANAP’tan vekil seçilen Erol Zeytinoğlu ile Meclis’te temsil edildi.
Bu aileleri çok daha detaylı olarak Eskişehir Sonhaber Gazetesi’nden “ÜÇ SAZAK, ÜÇ ZEYTİNOĞLU” başlıklı makalesinden değerli gazeteci Ayhan Aydıner’den okuyabilirsiniz….
Bu 4 ailenin birbiri ile oldukça yakın ilişkileri olduğunu ise söylemeye bile gerek yok sanırım…
Zaten Eskişehir’deki bu 4 aileyi yazmamızın sebebi de buydu zira birbiri ile yakın ilişkisi olan bu 4 büyük aile ESBANK’ın küçük ve yerel bir banka olmaktan çıkıp ulusal ölçekte bir banka olmasında verdikleri destekle önemli pay sahibi oldular, Eskişehir bu ailelerin “Gizli” dayanışması ile bir “Marka” sahibi oldu finans alanında.
Ama Zeytinoğlu Ailesi’ni diğer ailelere göre ayrıştıran özelliği aynı zamanda çok önemli bir sanayici aile olmasıydı…1970’lerde sanayide başlayan çıkışları daha sonra pek çok sektöre genişlemiş ve aile en sonunda Eskişehir’de kurulmuş olan ve yerel düzeyde faaliyet gösteren ESBANK’ı alarak ulusal çapta faaliyet gösteren bir banka haline getirir…
ESBANK giderek büyümektedir büyümesine ama büyüdükçe sorunlar da beraberinde gelmektedir.
Bu arada takvim yaprakları 1990’ların başını yani 1991’i gösterdiğinde ESBANK’a genç-cevval bir isim üst düzey yönetici atanır. İlerleyen yıllarda Genel Müdür Yardımcısı yapılacak bu isimden bankayı adım adım yaklaşan trajik sondan kurtarması istenecektir sonraları.
Bu “Cevval-atakan” ve Genel Müdür Yardımcısı olacak isim tarihler 1994 yılında bir başka “Genç-cevval-atakan” ismi ESBANK’a yönetici olarak getirir…El ele verecekler ve ESBANK’ı kurtaracaklardır…
Ama ortada pek de kurtulacak gibi bir durum yoktur zira Türkiye bankacılık sektörü hiç de iyiye gitmemekte, büyük bir krizin ayak sesleri gittikçe yakından duyulmaktadır.
İşte Türkiye’de ekonomik ve siyasal olarak pek çok köklü değişikliğe neden olacak 2001 ekonomik krizinin en önemli sebeplerinden birisi de bankacılık sektöründe yaşanan bu krizdir.
İçi boşaltılan, hortumlanan bankalar teker teker on binlerce mağdur yaratarak batmakta, milyonlarca liralık zarar faturası ise devlete kalmaktadır…
O güne kadar büyürken Eskişehir’in siyasette “Etkin” bu ailelerinin de desteğini görmüş olan ESBANK’ı batma döneminde yine bu siyaset dünyasındaki etkin isimlerin “Hatır-Gönül” işleri de daha fazla taşıyamaz ve…
Evet işte tam da bu süreçte Zeytinoğlu Ailesi’ne ait ESBANK da 1999 yılında batar…Banka TMSF’ye devredilirken devlete zararı tamı tamına eski para ile 233 TRİLYON olarak açıklanır… Evet ESBANK 233 TRİLYON zarar ile birlikte batıp gitmiş, enkaz ise devlete-millete kalmıştır.
Şimdi siz bana “Arkadaş yazıya Merkez Bankası’ndaki Başkan Yardımcısı ataması ile başladın, 2001 krizinden ESBANK’tan bahsediyorsun. Ne alaka?” diyecek olursanız demeyin efendim demeyin, çok alakası var…
Şimdi bu ESBANK eski para ile 233 TRİLYON zarar ile batıp, faturayı da devlete bırakıp giderken ESBANK’ı “Kurtarsın” diye göreve 1991’de getirilip daha sonraları pek hızlıca yükselip Genel Müdür Yardımcısı olacağını söylediğimiz “Genç-cevval” bir isim vardı ya?
İşte o Genel Müdür Yardımcısı’nın adı Şahap Kavcıoğlu’ydu…
Hani o “Genç-cevval-atakan” Genel Müdür Yardımcısı’nın yani Şahap Kavcıoğlu’nun ESBANK’ı birlikte kurtarmak için bankaya üst düzey yönetici yaptığını yazdığımız bir başka “Genç-cevval” isim vardı ya…
O isimin adı da Mustafa Duman’dır…
Şimdi efendim ESBANK’ı 233 TRİLYON zarar ile batıran bu ikili yine bir araya geldi…
Aynı ESBANK’ta olduğu gibi önce Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası Başkanlığı’na atandı… Yine ESBANK’ta olduğu gibi Şahap Kavcıoğlu’nun ilk icraatı ESBANK’tan “Yol arkadaşı” Mustafa Duman’ı yardımcısı yapmak oldu…
Şimdi bu ikilinin ESBANK’ta yaptıkları muhteşem (!) kariyer ortada…
ESBANK’ı 233 TRİLYON TL zarar ile batıranlar Merkez Bankası’nda ne yapar?
İnanın cevabı vermeye korkuyoruz…
Ya siz?”
..........
Sayın Yazar’ın son bölümdeki sorularını biz ne sorabiliriz ne de bilebiliriz.
Bizi ilgilendiren 90’lı yıllarda ESBANK yönetimi Kombassan’ın hisselerini almaya çalışmaları, sonra bankanın durumu ve bugün.
Yazının sonuç bölümüne katılırsınız katılmazsınız. Bu bir tercihtir. Ama banka ekonomi sektörü için yeni yeni bilgiler elde ettik değil mi? Hatta bilmediklerimizi öğrendik. İşimize gelse de gelmese de her yeni bilgi inanın zihnimize yeni yeni şeyler katar derim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Önün pırıl pırıl iken geçmişe bakıp hayatını cehenneme çevirme
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yağışlı havalarda trafikte birbirimizi özellikle yayaları ıslatmama adına duyarlı olabildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.