Önce eğri oturup doğru konuşalım. Dünya hâlâ ne olduğunu bilemediği bir virüsle savaşıyor.

Nasa’da helikopter uçuran bilim dünyası hâlâ 1-0 yenik vaziyette maça devam ediyor.

Aşı bulundu deniliyor.

Buna biz de inanıyoruz.

Amenna gerçekten bir şeyler vuruluyor?

Görüyoruz.

Peki bu aşı hem de yanılmıyorsam dünya üzerinde insanlar üzerinde denemesi yapılan 13 aşı hangi virüse ne kadar etkili bilen var mı?

YOK.

Aşı kaç ay geçerli bilimsel olarak resmen açıklayan var mı?

YOK.

Aşı iki dozdan sonra belli periyotlarla sürekli yapılacak mı?

Bilen YOK.

..........

İngiliz varyantı, Afrika varyantı, Hindistan varyantı bilmem ne varyantı. Peki bunlar da mutasyona uğrayıp yenileniyorlar mı?

Bilen YOK. (Bilen de konuşmuyor zaten)

.................

Şimdi deniliyor ki bu mutasyonların GENOMları yok.

Yani benim anladığım Hindistan’ı, İngiliz’i bilmem neyin zıkkımının genlerini tek tek bilmek çözmek gerekiyormuş. Bu yapılmıyormuş. Yapsanıza kardeşim. Bilim insanları bunu niye yapmazlar? Bilim insanları bunu niye Külliye’ye iletmezler? Külliye öyle ulaşılmaz bir yer değil ki.

******

TAM KAPANMADA NÜFUSUN YÜZDE 61’İ SOKAKTA

Tam kapanmada kimler sokakta cadde?

Doktorlar, veterinerler, eczacılar, marketler, fırınlar, güvenlik güçleri, ilaç vb gibi sağlık sektöründe üretim yapanlar ve bunların dağıtımında çalışanlar, akaryakıt istasyonları, yurt içi ve yurt dışı taşımacılık sektöründe çalışanlar, bankacılar, medya mensupları, fabrika, sanayi ve tersaneler ve benzeri yerlerde çalışanlar, TBMM üyeleri, din görevlileri, çiftçiler .........

Yani Türkiye nüfusunun yüzde 61’ı dışarıda.

Ama bu “Tam kapanma” diye ülke gündemi yapıyoruz.

Yahu Allah aşkına kimse kendini kandırmasın bu neyin kapanması?

Nüfusun geri kalan 39 unun, yüzde 30’u da ya sahilde ya memleketinde.

Geriye gelen yüzde 9 ise paşalar gibi evinde (!)

.............

Biz büyüklerimizin aldığı her karara saygı duyarız.

Düşünmeden, sorgulamadan da alır kabul ederiz.

Çünkü büyüklerimiz devleti temsil ediyorlardır.

Devlet ne derse de odur. O da doğrudur.

Ammaaaaa vallahi insanları bu hele hele böylesine bir dönemde öyle hale getiriyoruz ki ister istemez ya aklımız kayıyor ya da “birileri gerçekten haklı mı?” demekten kendimizi alamıyoruz.

Bakın yasaktan muaf olan kesimin durumunu bilmem. (Cahilim)

Ama kendi durumumu Allah’a çok şükür ki “en iyi şekilde bilirim” diye konuşur iddia da ederim.

Şimdi basın çalışanları bu işte yasaktan muaf olan kesimin içinde.

Niye? Çünkü kamu görevi yapıyoruz. Gazeteler çıkıyor, televizyonlar radyolar yayın yapıyorlar, dergiler çıkıyor, sosyal medya çalışanlarımız 24 saat bilgisayarın karşısındalar.

Bu işi yapanlar tüm yasal vecibelerini yerine getiriyorlarsa yasaktan muaflar.

Ben de muafım.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığının vermiş olduğu “sürekli basın kartı” sahibiyim.

Kullandığım araçta da yine Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığının vermiş  olduğu araç plakası var.

(Zaten bu işler İçişleri Bakanlığının denetiminde yapıyorlar.)

Son kapanmada son saatte son dakikada basın çalışanları için yeni bir uygulama getirildi.

Haydi devlet istedi amenna..

Sonra internet üzerinden yap.

Yapılmıyor değerli büyüklerim yapılmıyor. Sistem çökmüş. Sistem tıkanmış.

Sayın Valim, Sayın Emniyet Baş Müdürüm sistemde istenilenler yapılamıyor.

Hem bir gazeteci nasıl güzergah verecek? Biz normal memur, işçi gibi sadece ev ve iş yeri arasında mı gidip geliyoruz? Haberin, röportajın güzergahı nasıl olacak? Polise bunu nasıl anlatacağız?

******

YOL KALİTEMİZ ÇOK KÖTÜ

İşte dün okurlarımızdan gelen bazı fotoğraf kareleri

Neresiymiş burası efendim?

“Keçeciler Caddesi ile Adana Çevre Yolu’nun birleştiği kavşak”

Ne olmuş? Okurumuz bakın ne diyor?

“Benden sonra bir araç daha aynı yerde lastiğini patlattı abi”

..............

Maalesef şehir merkezinde asfalt yol kalitemiz çok kötü.

Adına ne derseniz deyin yollardaki asfalt kaplamalar çok dengesiz.

Yukarıdaki fotoğraflardan da anlaşılabileceği gibi şehrin çok farklı merkezlerinde böylesine çukur yerleri geçtik asfaltlarımız bile sürücülerin direksiyon hakimiyetini bozan araçları sallayacak şekilde.

Biz bu duruma alıştığımız için kaza filan olmaz ise belki bu durumun farkında bile değiliz.

Ama Konya dışından gelen insanlarımız böylesine güzel şehrin yollarının kalitesiz olduğuna şaşırıyorlar.

******

NENE HATUN PARKI SAKİNLERİ TEŞEKKÜR EDİYOR

Bir gün önce Nene Hatun Parkı’ndan çok kötü görüntüler gelmiş, biz de onları bu sütunlarda yayınlamıştık. O fotoğrafları gönderen abimiz yazının çıktığı gün bu fotoğrafı gönderiyor ve belediyeye teşekkür ediyordu

Biz de belediyenin duyarlı yöneticilerine ve işçi kardeşlerimize hassasiyetleri için teşekkür ederiz.

******

SAYILARLA OYNAYANI OYARLAR 

Bir okurumuz yazımıza şöyle yorum yapmış;

“Sayılarla, rakamlarla algı yaratmaya çalışıyorsunuz. Bak diğer ülkelerde şu kadar vaka var, ölüm var biz de yok demeye getiriyorsunuz. Örnek verdiğiniz Hindistan’da nüfus 1,5 milyar, hani bazıları da ABD’deki vaka ve ölüm sayısını örnek veriyor ya, ABD’nin resmi nüfusu 380 milyon, ülkedeki 55-60 milyon göçmen hariç, eğer onların verdiği rakam doğru ise ki o ülkeler gerçek rakamlarını veriyor ve ne basını ne halkını yanıltmıyor, buna rağmen normaldir, o vakalar ve ölümler...”

........

Değerli okurumuz ve bu okurumuz gibi düşünen değerli dostlarımız. Bizim rakamlarla oynamamız, algı yapmamız mümkün değil. Bu konu sağlık meselesi. Bu konu devlet meselesi. Bu konuda yamuk yapanı devlet oyar. Dahası bizim işimiz öyle fake hesaplarla sosyal medyada sallama gibi olmaz. Bizim yazdığımız her cümle her nokta Basın Savcılığı başta olmak üzere Emniyet basın olmak üzere kelime kelime taranır.

Eğer isterseniz sizin dediğiniz gibi nüfusu küçük ülkelerden mi örnek verelim? O zaman bakalım İsrail’de durum ne? O adamlar sokakta bile maske takmıyorlar değil mi? Ne olur ön yargılardan kurtulalım ve empati yapalım. 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hiç kimseyi yaşadıkları için kınama. Kınadıkların imtihanın güldüklerin gözyaşı olur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Öfke kızgınlık anlarımızda susmayı ve oradan hızla uzaklaşmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.