Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Değişime Hazır Olmak

Değişime Hazır Olmak

Dünyanın en büyük sırrı, bütün imkânların bittiği yerde, sınırsız fırsatların bulunduğuna inanmaktır. (OG MANDİO)

Teknolojilerin insanların işini elinden aldığı ve bazı alanlardan onlardan daha iyi yaptığı Dijital Çağın girdabından kurtulmak istiyorsak bu çağı doğru okumak zorundayız.

Warren Bennis 1991’de ne diyordu?

 Geleceğin fabrikasında yalnızca iki adet canlı olacak:

Bir köpek ve bir insan…

‘’İnsanın görevi fabrikadaki köpeği beslemek, köpeğin görevi ise insanın fabrikadaki makinelere yaklaşmasını engellemek olacak.’’

 

COVID Süreciyle yaşanan süreç, dijital çağın her alanda meydana getireceği değişiklikler Warren Bennis’in söylediklerinden daha fazla değişime hazır olmamız gerektiğini bizlere gösteriyor.

Ülkemizin küresel dünyada hem haritada, hem de sahada güçlü bir şekilde var olmasını, söz sahibi olmasını istiyorsak dijital çağda olması gereken fabrikaların çalışması ve insanlığa hizmet sunmasını istiyorsak, yeni bir bakış açısı sunmak, uygun insan modellerini ve eğitim politikalarını bu yönde ele almak zorundayız.

Endüstri 4,0 yolculuğuyla hızla gelişen otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojik gelişmeler vb. birçok değişim, gelişmekte olan ülkemiz için birçok fırsatlar sunabileceği gibi çeşitli zorluklara da gebe olacağını bilmek zorundayız.

Fizikte ivme, hızın zamana göre türevi olarak tanımlanır. Büyüklüğü uzaklık/zaman² olan bir vektörel niceliktir ve cismin hem hızının hem de yönünün şiddetlerindeki değişimini gösterir. 

Yukarıda bahse konu değişimler için bu alanda yetkin ve donanımlı bireyler var mı sorusuna verilecek cevap büyük önem taşıyacaktır.

Yaşanacak değişim hızlı bir şekilde gerçekleşirse oluşturacağı yeni iş kollarına hazır mıyız? Bu alanda boşluk doğarsa, toplumda gelir dağılımı, çalışanların iş becerileri, yeterlikleri, üretim vb. hissiyatları nasıl olacak?

Değişim bizde yavaş gerçekleşirse ülkemizin her alanda büyümesi ve rekabeti bundan nasıl etkilenecek?

 Her zaman olduğu gibi denge ve stratejik düşünce burada da öne çıkıyor ve Celaleddin Rumi ‘nin bazı sözlerini bize anımsatıyor:

‘’Akıllılar parçada bütünü görürler. Düşünceni doğrult ve iyi bak ve dikkat et.

Yanlış bir hayal seni kuyuya düşürmesin…’’

‘’Mademki bir fidan diktin onu sula ve yola düşersen sana yol açarlar.’’

Mevlana Celaledin Rumi,  Stratejik düşüncenin bir vizyonla desteklenmesini, hedefin arzulanan sonucun önceden belirlenmesini önerir.

Bunun gerekçesini de şu güzel ifadeyle ortaya koyar:

‘’Kim sonu daha fazla görürse daha kutludur. Daha ciddiyetle işe sarılır,

Ekin ekerde daha fazla meyve toplar. ‘’

            Bu düşünceler yaşanan değişim sürecinde halen canlılığını koruyor ve çağa nefes olmaya devam ediyor.

Hangi sektörde olursa olsun; alanında uzman, yöneticilik becerilerine sahip, rehberlik yönü güçlü, yaptığı işi seven ve geliştiren insanlara olan ihtiyaç, geçmişte olduğu gibi gelecekte de her zaman olacaktır.

İşverenler tarafından; Problem çözme becerisi gelişmiş, süreç odaklı beceriler yanında hızlı ve sonuç odaklı düşünme becerisine sahip, verileri hızlı kullanıp analiz eden, sağlıklı değerlendirme yapan insan arayışı, çalışan tarafından da;  emeğe,  insana ve insanlığa değer verilen bir anlayış ve topluma ihtiyaç duyulduğu aşikârdır.

‘’İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’’ anlayışıyla hareket etmek zorundayız.

Yaşanan değişim sürecinde; esneklikle beraber, karşılaşılacak problemleri önceden tahmin etme, bilgiye hızlı bir şekilde ulaşma, yaşanan sorunları doğru şekilde anlama, hızlı problem çözme becerisi, İnovatif becerilere sahip, uyumlu, etkili iletişim becerilerine sahip, ekolojik okuryazarlık, dijital okuryazarlık ve duygusal okuryazarlıkları gelişmiş /bu yönde geliştirilmiş gençlere ve insan kaynağına sahip toplumlar çağın nesnesi olmaktan kurtulup öznesi olmayı başarabileceklerdir.

Hepinizin bildiği/duyduğu bir hikâye vardır. Çekici nereye vuracağını bilmek diye…

Bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. 

Makine durunca üretim de durmuş. 

Fabrikadaki tamirciler ve teknisyenler uğraşmış ancak makineyi bir türlü çalıştıramamışlar.
Sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. 

Usta tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. 

Sonra, çantasından bir çekiç çıkarmış, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici “tık” diye vurmuş. 

O da ne? Makine, başlamış çalışmaya…
Patron, üretimin başlamasından son derece memnun olmuş ve yaşlı ustaya sormuş;
– Borcumuz ne kadar?
– 1000 dolar.
– Ne? 10 dakikalık bir inceleme yaptın ve çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. Bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?
– Evet.
– Peki… O zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. İstediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.
Bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. 

Patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;
Çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.
Çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.
Toplam: 1000 dolar.

Başkalarının çözemediği problemleri çözebilmek her zaman değerli olmuştur ve olacaktır.

Unutmayalım ki; başkalarının tamir edemediğini tamir eden kullandığı malzemeye göre değil, bilgisinin değerine göre ücret alır.

Bu hikâyeyi günümüze uyarlarsak başkalarının hatta robotların bile çözemediği problemleri çözebilmek için gerekli beceri ve donanımlara sahip insan yetiştirmek zorundayız.

Aksi durum her alanda bize çekicin bedelinden bile pahalıya mal olacaktır.

Tarihin saati her toplumda aynı ibreyi göstermez bunu biliyoruz. Ancak şuna da inanıyoruz ki; bu toprakların iklimiyle ve ruhuyla bezenerek yetişmiş gençlerimizle, tarihin akışını değiştirebilir, insanlığa yeniden umut olabiliriz.

Burada şu konuya temas etmekte fayda var. Dijital dünyada yalnızlaşmayan ve değerlerinden ayrılmayan bir gençlikle bu mümkün olacaktır.

Yaşanacak her türlü değişimde adı hangi çağ olursa olsun, ‘’Çağ açıp, Çağ kapayan’’ köklü bir millete mensubuz.

Geçmişini bilen, geleceğe sağlam bakan, Türkiye’nin gücüne, potansiyeline ve geleceğine inanan fertler olarak inancımızı hiçbir zaman yitirmedik ve gençlerimize de bu duyguyu vermeye devam edecek öncü bir topluluğun geçmişte olduğu gibi gelecekte de her zaman olacağına inancımız tamdır.

Ne mutlu bize ki, böyle bir coğrafyada mazisi güçlü olan, köklü bir geçmişe sahip bir milletin mensubu olarak varlığımızı sürdürüyor ve yetiştireceğimiz nitelikli ve donanımlı gençlerimizle sürdürmeye de devam edeceğiz inşallah.           

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi