Fear of Compassion “Bir otel yangını ve düşündürdükleri”
-Merhamet edin efendim! – Sen de mi öğrendin bu lâfı? Ne kelimeler ne duygular var; öğretemiyoruz da, sıra merhamete geldi mi, herkes ezbere biliyor. Ağızların iğrenç sakızı! -Gözyaşı suçun rengini soldurmaz. -Merhametin öldürdüklerine merhamet etmek, cemiyete karşı merhametsizliktir. -Etmeyin Reis Bey siz ağlayamazsınız ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz. -Siz merhametten yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerinde haklısınız fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için en büyük hakkı kaybediyorsunuz. -Rahmet kaldırılmış kalbinizden, mühürlü kalbinizin açılmasını dilerim. -Haydi evlâdım, merhamet isteyenleri susturmaya gidelim! Sonra bir kenara çekilip, biz de susar... Yalnız ağlarız! Necip Fazıl Kısakürek (Reis Bey) |
Bir otel yangını ve düşündürdükleri…
"Baba atlayabilir miyim?" Bir babayı telefonla arayıp istenen bir cevap ve ardından babasının uyarılarına rağmen çaresizlikten dolayı yanan otelin 12. katından atlayan genç bir kızın ve buna benzer birçok yaşanmışlıkların hikayesi, yangını yaşayanlar ve geride kalanların hissettikleri tarifi mümkün olmayan durumlar.
Kartalkaya'da 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Otel yangınından sonra izlediğimiz haber kanallarında ve sosyal medya hesaplarında; binada kalan bazı misafirlerin, diğerkâmlık ve merhamet duygusuyla kendi hayatlarını riske atarak insanlara yardımcı olduklarını ve gösterdikleri kahramanlıklarla, insanların kendilerini camdan atmalarına, çocukların bağırışlarına, annelerin çocuklarını camlardan atmasına seyirci kalmadıklarını, elinden hiçbir şey gelmeyip, olayın şokuyla sadece bakıp hiçbir şey yapamayanlara omuz verdiklerini, haberlerde izledik ve insanlık adına umutlarımızı canlı tuttuk.
Yangın Felaketi Sonrası yabancı oldukları söylense de başka bir oteldeki insanların kayak yapmaya devam etmesi de eleştirildi ve farklı tepkilerin verildiğini gördük.
Bu görüntülerin ardından özel bir haber kanalında yas duygusunda erozyona uğradığımız, bir tarafta can pazarı, bir tarafta eğlence... toplum nasıl bu hale geldi? Sorularına cevap arandığını da gördük.
https://youtu.be/0w5PTz-PhqQ?feature=shared
Sadece düştüğü yeri yakmayan ateş, gözyaşlarının söndüremediği bir yangın.
Aziz milletimizin başı sağ olsun…
İnsanımızın kalbinden rahmet kaldırılmasın. Merhamet korkusuna düşmesin. Bu haftaki konumuz bir korku çeşidi…
Fear of Compassion (Merhamet korkusu)
Olumlu duygu ve düşünceleri arttırmaya ve olumsuz duygu ve düşünceleri da azaltmaya yönelik yapılan insanın ruh sağlığına yönelik yapılan tüm işlerin ana gayesi bireyin kendisiyle ve toplumla barışık bir hayat yaşamasıdır.
Merhametten yoksun kalmak yada doğrudan merhamet duygusundan kendini uzak tutmaya çalışmak merhamet korkusunu meydana getirebilecektir.
Depresyon, stres, empati, aleksitimi, yemek bozukluğu, mutluluk korkusu, post travmatik stres bozukluğu, anksiyete ve panik bozukluğu gibi sağlık sorunlarıyla ilişkili olan merhamet korkusunun tanımlanması ve bilinmesi bahse konu rahatsızlıkların çözümüne de imkan sağlayacaktır.
İnsanların olumsuz duyguların artışı ve beraberinde olumlu duyguların azaldığı günümüz dünyasında psikoloji durumumuzun pozitif olması için sunulan çözüm önerileri arasında, olumlu duygu ve düşüncelerimizi artırmak ve bu yönde çaba sarf etmemiz öncelikli olarak önerilenler arasında yer alıyor.
İçinde bulunduğumuz dijital çağda insanlar artık sadece kendisine üzüntü ve korku veren duygulardan kaçmıyor aynı zamanda mutluluk, şefkat, merhamet, neşe gibi olumlu nitelendirdikleri duygularını da ya kaybediyor yada bunlardan da korku duyabiliyor.
ilk kez Rockliff ve ark (2008) tarafından “Merhamet Korkusu” (Fear of Compassion) olarak kavramsallaştırılmıştır.
Kişi merhamet gösterdiğinde bunun bir zayıflık ve boyun eğme olarak görür. Kimi bireyler merhamet duygusunu bir tehdit olarak algılar (Rockliff ve ark. 2008) ve buna bağlı olarak kişi, kendine ya da başkasına merhametli ya da şefkatli olduğunda yaşayabileceği olumsuz duygu ve durumlardan korkmaya başlar. Bu durum literatürde Merhamet Korkusu olarak tanımlanmaktadır (Gilbert ve ark. 2012).
Her toplumun kendine özgü bir merhamet anlayışı ve tanımı vardır. Bundan dolayı net bir merhamet tanımı yapmak kolay görülmüyor.
Başkasının acısının anlaşılması ve yaşanan bu acıyı elinden geldiği ölçüde hafifletme isteği merhameti kısmen de olsa tanımlayabilecektir.
Lev Tolstoy’un güzel bir sözü vardır. "Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyuyorsan insansın." Bu söze göre insan olmanın özünde merhamet duygusu var desek yanılmayız.
Eğer kendinize ya da başkalarına karşı şefkatli ve merhametli olmaktan dolayı olumsuz duygular ve durumlardan korkuyorsanız, kendinize ve başkalarına merhametli olmada direnç gösteriyorsanız sizde merhamet korkusu olabilir diyor konunun uzmanları.
Alan yazı incelendiğinde başkalarına karşı merhametli olmada isteksiz ya da yetersiz olmanın dışında benzer şekilde başkalarından merhamet görmeyi istememe, kendine karşı merhametli olamama durumları da sizde bu durum varlığını gösterebiliyor. Yaşanan bu durumlar bir nevi duygusal körlüktür.
Hangi çeşidi olursa olsun bütün bu duyguların altında geçmişte yaşanan olumsuz duygular ya da tecrübeler, sağlıklı özeleştiri yapamama, duyguları anlamakta ve yansıtmakta yaşanan zorluklar, duygusal okuryazarlık beceri eksiklikleri, güvenilirlik konusunda endişeler, mutluluk korkusu, yanlış öz benlik oluşumları vb. birçok etken sayılabilir.
Hak ölçüsünde haddini aşmayan, hedefini şaşırmayan merhamet duygusu, bu dünyanın geçmişte olduğu gibi günümüzde de vazgeçilmez ilacı olacaktır.
Nurettin Topçu:
“Müslüman ahlakı hizmet, hürmet ve merhamet üzerine kurulmuştur.”
Usta kalemin bu düşüncesiyle ahlakımızın bir parçası olan merhameti korumak ondan korkmamak dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.