Hayatı ve olanları hakkıyla okuyorum diyebilmektir bütün mesele...
Herhangi bir sorunu çözmek istiyorsak şu üç soruyu kendimize sormuşuzdur:
Ne okuyabilirim? Kime sorabilirim? Ne yapabilirim?
Okumak ama yaratan Rabbi adıyla okumakta önemli bir mesele…
Birlikte Nişabur'da eğitim görmüş üç genci hatırlarsak niçin böyle düşündüğümüz cevap bulacaktır:
Dünyayı gözlemleyen Ömer Hayyam, O dünyayı yöneten Nizamülmülk ve aynı dünyaya dehşet saçan Hasan Sabah...
Alçak ve sinsiler arasında asil kalmak, kötüler arasında iyi huylu kalmak, aklı örtükler arasında ayık kalmak, dağılmadan hayata temizlik ve güç katmak için; Zihin, kalp ve irade gücüne duyulan ihtiyacı, okuma ateşini yakmak ve bu ateşi diğer insanlara da yaymak ile gerçekleşecektir...
Nitelikli bir okuma becerisi kazanmadan diğer alanlarda başarı beklemek ciddi bir yanılgı olacaktır.
Bu konuda birçok öneri olmakla birlikte Feynman tekniği gündemde yerini korumaya devam ediyor. Okuma Becerisi için Feynman Tekniğini merak edenler ve uygulayacaklar için kısa bir bilgilendirme:
1_Kitabı belirleyin.
2_Okuduklarınızı bilmeyen birine anlatır gibi anlatın.
3_Takıldığınız noktada, Kitaba Geri Dönün.
4_Basitleştirin ve Benzerlikler Kurun.
Günümüzde gençlerin çoğu evlenince sevmeyi, iş bulunca da okumayı unuturlar. Sevgiyi de bilgiyi de hayatın bir bölümüne ait zannederler. Bu zan sebebiyle nice yuvalarda mutluluk yerine mutsuzluk vardır. Güzel olan ise daima yaşamak, sevmek ve öğrenmektir. Öğrenmenin iyisi de her zaman faydalı bir kitap bulundurmalı ve zaman buldukça okumaktır.
Yahya Kemal'e “Üstad¸ bu millet nasıl Viyana'ya kadar gitti?” diye sorulunca verdiği cevap: “Pilav yiyerek ve Mesnevî okuyarak.” olmuştur. Bu sözden anlıyoruz ki bizim kadim kültürümüzde okumanın önemine her zaman vurgu yapılmıştır.
Artık sadece farkındalık oluşturmayan okuma, yazma, hesaplamanın yeterli olmadığı dijital dünyada, bilgisayar, eleştirel düşünme yeteneği ve değişebilme kapasitesinin de önem arz ettiğini hepimiz görüyoruz.
Dijital çağda Us Fakirliğinden kurtulmanın dili güzelleştirmenin, düşünceyle bağlantısını arttırmanın ve olumlu yönde değişimin yolu için sunulan reçete yine her çağda olduğu gibi kitap okumak olacaktır.
Gerek sanal ortamlarda gerek se gerçek hayatta dilin dizginini serbest bırakan ve ihmal eden kimseyi şeytan her yere götürür…
Dil, düşünceyi geliştirir. Sosyal medyada insanların kendilerini ifade etmesi genellikle sınırlı kelimelerle ve kısaltmalarla olmaktadır.
George Orwell’ın 1984 adlı romanında, sisteme itaat eden bireyler yetiştirmek için yeni bir dil oluşturulmuş, fiil sayısı azaltılmış, eş anlamlı kelimeler sözlükten çıkartılmış, dil ve tarih bilinçli bir şekilde yok edilmiştir.
Günümüzde sosyal medyada gençlerimizin daha az kelime ve kısaltmalarla kendini ifade etmeleri, dil düşünce bağlantısının zayıflamasına neden olmaktadır. Umarız George Orwell’ın 1984 adlı romanında anlatılanlar gerçek hayatta karşımıza çıkmaz.
Bu sadece istemekle olmaz. Yapılması gereken ise; gözle gören, dil ile telaffuz eden, akıl ile tercüme eden, kalp ile tavır alan bir okuma becerisini neslimize kazandırmak olacaktır.
Dilin güzelleşmesi, insanlar arasında sağlıklı iletişimin kurulması ve dilin dizginlerini serbest bırakmamak için herkes tarafından gerekli gayretler gösterilmelidir.
Dilimizin zenginleşmesi, zihnimizin aydınlanması ve ufkumuzun açılması adına kelime ve kavram hazinemizi olabildiğince arttırmalıyız. Bu alanda ancak, okuma aşkı ve azmiyle başarılı olabiliriz.
İlimle cesaretini birleştirip, nasıl ve neden okumamız gerektiğini yaşadığı hayatla bizlere en güzel şekilde gösteren Rahmetli Fuat Sezgin’in düşünceleriyle yazımızı sonlandıralım.
Bir talebesinden Rahmetli Prof. Dr. Fuat Sezgin’in hayatından bir kesit...
- "Sen hiç kitap okudun mu?" diye sordu kendisi.
-"Okudum hocam" dedim, tam okuduğum kitapların bir kaçını sayacaktım ki.
-"Sen kitap okumadın hayatında Mehmet.
-Kitap okumak ibadet gibidir.
-Allah'ın rızasını kazanmak, ilim yapmak için okuduğun zaman okumuş olursun bir kitabı.
-Tıpkı namaza durduğun gibi kendini etrafında olan bitenlerden arındırır, kitabın ruhuna verirsin.
-Ve tıpkı namaz kılan insana seslenmediğin gibi kitap okuyan insana da seslenmezsin. Bir kenara geçer onun ibadeti bitene kadar beklersin" dedi.
-"Utancımdan ne yapacağımı şaşırdım. Hafif tebessüm etti, ayağa kalktı ve ensemi şefkatle kavradı.
-"Nasihat ediyorum. Üzülmüyorsun değil mi?
-Size kitap okumayı unutturdular.
-İnşallah sizin nesliniz yine kitap okuyan nesil olacak Mehmet.
-Milletin ve İslam aleminin akıbeti buna bağlı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.