Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8729 %0,77
47,8724 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

İnsanı Evrensel Odağından Gören Bir Ruh Mimarı

YAYINLAMA:

Mevlana Celaleddin Rumi

Doğum Tarihi:30 Eylül 1207

Ölüm Tarihi:17 Aralık1273

Doğum Yeri: Afganistan-Horasan Belh Şehri

Babası: Sultanül Ülema Bahaeddin Veled

Annesi: Belh Emiri Rukneddin Kızı Mümine Hatun

Kaynaklardan derlenen bazı bilgilere bir göz atalım.

Moğol Saldırısı ve Tehdidi

Sultânu'l-Ulemâ Bahâeddin Veled, öyle bir saygı görerek yolculuğunu sürdürüyordu ki, hangi şehrin ya­kınından geçse oranın âlimleri ve ileri gelenleri şehrin dışına çıkarak onları karşılıyor, büyük bir saygı, hür­met ve ikramla onu şehre getiriyorlardı. Bağdat, Mekke-i Muazzama, Şam güzergâhında bu şehirleri ve da­ha başka yerleri ziyaret ederek Malatya'ya ulaştı. Ak­şehir'de dört sene oturdu, ders okutmakla, ilim öğret­mekle meşgul oldu. Akşehir'den, o zaman Konya'ya bağlı olan Lârende'ye geçti.

Anadolu Sultanı Alâaddin Keykubad'ın isteği üzeri­ne 626 H. yılında Konya'ya şeref verdiler. Sultanın biz­zat kendisi karşılayanlar arasında bulunuyordu. Karşı­lama sırasında atından indi. Büyük bir alçakgönüllülük gösterdi. Konya medresesinde ikâmet etti. Sultan ve pek çok devlet erkânı kendisine mürîd oldu. Bahâeddin Veled hazretleri Konya'da iki sene ikâ­met ettikten sonra 628 H. de vefat etti.

Sultan Alâaddin Keykubad ona çok saygı gösteriyor, çok değer veriyordu. Sultan, Konya kalesini tamamlayınca bir gün gezip görmesini istedi. Bunun üzerine şöyle dedi:

"Sel sularının ve düşman atlarının girmemesi için iyi bir engel ama, zulme uğrayanların dua oklarına na­sıl engel olunur? Hiç düşündünüz mü bu yüzbinlerce burçları aşıp gelen, her tarafı yakıp yıkan beddua okla­rını? Adalet ve eşitlik kalesi inşâ ediniz ki orada dünya güveni ve huzurun hayırlısı vardır." Bu nasihatin sul­tan üzerinde çok büyük tesiri oldu.

Mevlânâ Bahâeddin Veled'in vefat etmesi üzerine, âlimlerin, şeyhlerin ve dönemin sultanının görüş birliği etmesiyle Celâleddin onun yerine geçti ve öğretim, eği­tim, irşâd ve telkin görevini yürütmeye devam etti.

Mevlâna: Büyüğümüz, Sevgili efendimiz, Dostumuz anlamına gelir. İslam Medrese geleneğinde Temel İslam İlimlerini tamamlamış, bir mezhebin fıkhı uygulamaları konusunda yetkinleşmiş, aynı zamanda geleneğin medrese sisteminde ders vermek, verdiği dersle ilgili icazet yazmak, kendi mezhebi ve diğer mezheplerle ilgili sorulan sorulara fetva yazmak yetkisine ulaşmış kişilere denir. (Ord. Prof gibi) (Molla-Monna:Mevlana 1900 lü yıllara kadar)

*Hanefi Mezhebinin büyük alimlerini anlatan El-Cevahirul Mudie Fi Tabakat-i- Hanefiyye adlı eserde (KUREŞİ, Ebu Muhammed Muhyiddin) zamanın en büyük fıkıh alimlerinden biri olarak gösteriyor.

*Tacut-Teracim Fi tabakatil Hanefiye adlı eserde 350büyük Hanefi hukukçusundan biri kabul edilir.

*Soyu Hz. Ebu Bekir’e dayandırılıyor.

*Menakubul Arifinde onun Fetva aylığı aldığı, Medrese maaşı ile geçindiği yazılıdır.

Asla vakıf malı yemediğini söyler ve bunu yakınlarına da öğütler.

Ok hedefine saplandığı an:

Şems ilerleyerek Mevlânâ'nın önüne gelip durdu ve:

— Riyâzat ve ilmin amacı nedir? Diye sordu. Mevlânâ da:

— Şeriat ve edebi bilmektir, dedi. Şems:

— Hayır, amaç; bilinene ulaşmaktır, dedi ve Hakim Senâî'nin şu şiirini okudu:

"İlim seni senden korumuyorsa,Cahillik o ilimden çok daha iyidir."

Mevlânâ'nın bu sözden rengi sarardı, şaştı kaldı ve hayran kaldı. Ok hedefine saplanmıştı

Celaleddin Rumi’nin ölümünden sonra iki yolun ortaya çıktığı söylenir:

1.Yol: Sultan Veled-Sünnet-i seniyye

2.Yol: Şems Kolu. Rindane tutum ve davranışlar, neşeli ve coşkun edasıyla.

Celaleddin Rumi yazdığı eserlerle ilgili şöyle der:

Eğer Belh’te kalsaydım bende düz ilmi eserler yazardım. Ancak Anadolu’ya gelince gördüm ki buraların insanları manevi hakikatleri ve İslam hikmetini misal yoluyla, şiir ile daha kolay anlıyorlar. O yüzden bu yolu tercih ettim.

Onun eserlerinden birkaç alıntıyla okurları buluşturalım:

-Eşeklik sıfatlarını takındıktan sonra isterse 100 kanadın olsun, uçsan bile ancak ahırda uçarsın.

-‘’Zarardan kurtulmak isteyen işin önüne değil, sonuna baksın.

Sende yürek olmadıktan sonra hançeri,

Ali gibi bilek olmadıktan sonra Zülfikarı

Nuh gibi kaptan olmadıktan sonra geminin,

İbrahim gibi putları kırıp içindeki putları ateşe atmadıktan sonra putperest olmadığının ne anlamı vardır.’’

-İnsanlığın ve yiğitliğin varsa koy ortaya. İşte tahtadan kılıcı Zülfikar yapan budur.

-Vefatımdan sonra bizim türbemizi yerde arama. Bizim mezarımız ariflerin gönlüdür.

-Bir canım ama 100 bin bedenim var. Seni inciten beni de incitir.

-Ben yaşadıkça Kuran’ın kölesiyim. Ben Hz. Muhammed’in ayağının, yolunun tozuyum.

Biri benden bundan başkasını naklederse farklı söz ederse, ondanda şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim.

“Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan.”

1207’de Horasan’ın Belh şehrinde başlayan ve Ferîdüddîn-i Attâr gibi dönemin ünlü alimlerinden gördüğü terbiyenin ardından, Bağdat ve Şam’dan geçerek nihayet Anadolu topraklarına ulaşan bir yolculuktu Hz. Mevlana’nın hayatı.

1273 yılında Konya’da gözlerini kapattığında ise yaşamı daha yeni başlıyordu.

İnsanı evrensel odağından gören bir ruh mimarı olarak nitelendirdiğimiz Celaleddin Rumi ve onun vuslatı, asırlar geçmesine rağmen eserlerindeki öğretileri, tüm dünyaya nefes olmaya devam ediyor.

Mevlana’nın Sevenlerine Öğüdü

Ben size gizli ve aleni, Allah’tan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, daima şehvetten kaçınmanızı, halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı, avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan salih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.

Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.

Hamd yalnız tek olan Allah(cc) mahsustur.

Tevhit ehline selam olsun.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *