Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

İnsanlık onuru, değerlere sahip çıkılarak yaşanan bir hayatla korunur

İnsanlık onuru, değerlere sahip çıkılarak yaşanan bir hayatla korunur

Bilinçsiz, sosyal medya ahlakından uzak internet kullanımı her gün daha çok artmakta ve bu durum gençlerin kendi değerlerine yabancılaşmasında etkili olmaktadır.

Yaşanan hızlı bilimsel ve teknolojik gelişme ve yenilikler, toplumumuzun hayat tarzını, aile yaşamını, değer yargılarını etkileyerek bazı değişimlere/dönüşümlere yol açmıştır.

İslam inancında insan temiz ve şerefli bir varlıktır. Utanma duygusu fıtri bir duygudur.

Sosyal medyada utanma duygusunun zayıflaması bireysel ve toplumsal erdemlerden uzaklaştığımızın göstergelerinden biridir.

Mahremiyet duygusunun dijital ortamlarda yok sayılması, insanın kendine olan saygısının bir göstergesi olan kendisinden hayâ etme duygusunun yok edilmesi, insanın kendisiyle olan ilişkisini kemalini de tehlikeye düşürmektedir.

Dijital Çağda takvanın yerine İmajın geçtiği/geçirildiği dönemlerde yolculuk yapan gençliğin imtihanı oldukça çetin görünüyor.

Neslimize yönelik yapılan haz odaklı çalışmalar karşısında, insanlığın hayallerinin ve rüyalarının da dizayn edildiğini/edilmeye çalışıldığını bilmek ve bu konuda farkındalık duygularımızı geliştirmek zorundayız.

İdrak yolları enfeksiyonları tedavi edilmezse, insanlar görünürde bir engeli ve hastalığı olmayan organlara sahip olsa da, manen anlamayan bir kalbe, işitmeyen kulaklara ve görmeyen gözlere sahip hasta toplumların hasta bir ferdi olacaktır.

Metaverse ortamlarda kaybolmamak ya da sanal ekran girdabından kurtulmak isteyenlerin reçetesine yazılacak en önemli duygu ‘Utanma Duygusu’’ olacaktır.

Bu duygunun hayat bulması içinde ahlakın yaşamın merkezinde hak ettiği yere konulması gerekir.

İslam toplumunda düzen ve 3 normatif kuralla ilgili şu tespiti daha önceden duymuş olabilirsiniz:

‘’Din değeri belirler, ahlak onu yaşam biçimine dönüştürür, toplum bu doğrultuda onun kültürünü oluşturarak yaygınlaştırır, Hukuk yazılı kurallara dönüştürür, maddi müeyyideye bağlar. Din ahlakı, ahlakta hukuku önceler.

Ahlakın merkeze alındığı toplumlarda da “Hayâ” duygusunun yaşam bulacağından, Rabbimizden gerçek manada haya edileceğinden bahsedilebilir.

Tirmizi’de geçen bir rivayet bize bu konuda nasıl bakış açısına sahip olmamız gerektiğini gösteriyor. Peygamberimiz bir gün hutbede iken “Allah’tan gerçek manada hayâ ediniz” ifadesi duyulunca Abdullah b. Mes’ud ayağa kalkarak, “Elhamdülillah, biz Allah’tan haya ediyoruz” deyince Resulümüz (a.s) “Öyle değil. Gerçek manada Allah’tan haya edenler başını ve başının ihtiva ettiği bütün organlarını, aklını, dilini, gözünü ve kulağını her türlü kötülükten koruyacak ve bunun bir göstergesi olarak ta imtihan içerisinde olduğu ve ölümlü bir dünyada yaşadığını unutmayacaktır.”

Bu ifadeler utanma duygusunun Allah’a karşı sorumluluk duygusunun bir parçası olduğunu da bizlere gösteriyor.

Kadim kültürümüzde ve kaynaklarımızda Utanma duygusunun Allaha, meleklere ve insanlara karşı olan çeşitleri olduğu gibi, insanın yalnızken bile İslam’ın en temel ahlakı olan bu hayâ duygusunun kendine karşıda olması gerektiği türünü de rastlıyoruz.

Zehebi’nin de bu konuda güzel bir tespiti var:

“Nefsin ahlakı bedenin mizacına tabiidir. Nefsin ahlakı ne kadar kamil ise bedenin mizacı da o derece mutedil, ve nefsin ahlakı da o derece mükemmel olur.”

Zaaflar terbiye edilmediği sürece erdem yolculuğunda yol alınmaz. Elbette ki bahse konu olan bu mükemmellikte insanların davranışlarında hayat bulacaktır.

İnsanlık onuru, değerlere sahip çıkılarak yaşanan bir hayatla korunur. İnsanlığın en önemli korunma mekanizmalarından birisi olan utanma duygusunu sanal ve gerçek dünyada kaybetmemek dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Yılmaz TAŞÇI Arşivi