Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Kendimizi ihmal cinayetine maruz bırakmayalım

Kendimizi ihmal cinayetine maruz bırakmayalım

Ömre denk ve onunla aynı kıymette olan bir şey…

Zaman niçin ihtiyaç?

İnancımız gereği; “İbadet, Rızık, Tefekkür için”

Varoluşumuzun, anlam arayışımızın, zamana bakışımızın olmazsa olmazları zihin ve gönül dünyamızda farklılıklar oluştursa da ihtiyaç duyulan nedir?

Zamanı yönetmeyi gerektiren, zihnimizde, gönül dünyamızda hayata bakışımızı şekillendiren kavramlar sayıca çoğaltılsalar da, her biri içinde sermayesi yine zaman.

Hayat serüveninde meşguliyetten önce boş vaktin önemini bilmeden yaşayan insan, kendini ihmal ediyor farkına varmadan…

Başlıyor ardından anlam arayışında, kendini ifade etmek ve gerçekleştirme duygusunda problemler, başarıya, mutluluğa dair sorgulamalar, sosyal hayattan kopuşlar, benlik saygısında azalmalar ve bireysellik girdabı ve daha fazlası.

Sheakspeare: “Kendini ihmal etmek, kendini sevmekten daha büyük bir günahtır” derken neyi anlatmak istiyordu?

Doğan Cüceloğlu: “İnsan kendi özünü ne kadar erken fark ederse, kendisiyle ne kadar erken ilişki kurarsa o kadar yaşıyor demektir.” Bu ifadesiyle bir taraftan sorumuz cevap bulurken, ne güzel söylemiş kendimizi niçin ihmal etmememiz gerektiğini.

Zaman bu akıp gidiyor dur durak bilmeden. Kılıç gibidir zaman. Yönetemediğin an batılın bataklığına kapılırsın her an…

“Bana benden başka zarar veren olmadı” sözü dökülmesin diye dillerden;

Kendimizi bilmekle işe başlamamız öğütleniyor kadim kültürümüzde bizlere.

Bunun içinde kendimize iyi bakmak, tanımak ve bilmek için kendimize zaman ayırmak, kendimizi ihmal etmemek gerekiyor.

Ne diyor Şeyh Galib:

Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

Yani “Kendine dikkatli bak, kendini iyi tanı ve bil ki sen varlığın süzülmüşü, evrenin göz bebeği olan insansın”. Kendini ihmal etme diyor kısaca

Celaleddin Rumi güzel bir örnek sunar:

“Birisi, dervişin birine dedi ki: Burada seni kimse bilmiyor.

Derviş, ‘Yabancıyım, bilmeyebilir. Fakat ben kim olduğunu biliyorum ya. Ya durum tersine olsaydı da ben kim olduğumu bilmeyip kör olsaydım o zaman ne yapardım?”

( Mesnevî, VI, 4331-3)

Kim olduğumuzu bilmenin, başımızla gönlümüzü eş edebilmenin yolu da öncelikle kendimiz için zaman ayırmaktan geçiyor.

Şairin de dile getirdiği gibi; başımızla gönlümüzü eş edemediğimiz dünyada varlığımızı arada kaybedeceğimiz de bir gerçek.

İçinde yaşadığımız çağ bize başkaları için ağlarken bile(!) kendimiz için gözyaşı dökmeyi unutturuyor.

Gelin varlığımızın farkına varalım. Kendimizi ihmal cinayetine maruz bırakmayalım.

Yaşarken ihmal ettiğimiz kalbimizin kendimize mezar, aklımızın çöl olmasını istemiyorsak kendimiz için ağlamakla işe başlayalım.

O zaman belki anlayabiliriz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi