Orucun Ruhu ve sırrına vakıf olmak

Bu ayda şeytanlarını zincirleyebilenler aç ve susuz kalanlar listesinde de olmayacaklardır…

Hakkın divanında, küfrün karşısında durmaya namzet hakikat erlerinin tutacağı oruçların tutulduğu kutlu aya kavuşanlara ne mutlu.

2023 Ramazan ayına kavuşmuş bulunmaktayız. Miladi takvime göre her yıl olduğu gibi bu yıl da Nasreddin Hocanın tabiriyle geçen yıl oruç tutanlardan memnun olacak ki her zaman olduğu gibi 11 gün erken geldi. Bu yıl 23 Mart günü başlayan oruç, 20 Nisan günü son bulacak. 21 Nisan ise Ramazan Bayramı'nın 1. günü.

Herkes herkese bir lokma bir şeyler verebilir, ancak boğaz bağışlamak ancak Allah’a mahsustur… (Celaleddin Rumi)

İnananlar ve bunu bilenler “Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah'a hamdolsun" zikrini dilinden eksik etmezler.

Bir insan için bir nimet ve şükür vesilesidir yemek yiyebilmek. Moda tabir olarak sürekli gündeme gelen “intermittent fasting” yani “aralıklı açlık” ile bu ayda tutulacak Oruç elbette farklı olacaktır.

“intermittent fasting” uygulamasının İnsülin direncini azalttığı, kas kaybını önlediği, kolesterol ve tansiyonu dengelediği, beyin hücrelerini gençleştirdiği, vücut yağlarını azatlığı, bağırsakları rahatlattığı, bedeni ve organları toksinlerden arındırdığı, kansere karşı koruduğu, yaşlılık genlerini baskıladığı, Oksidatif stres azaltarak hücrelerdeki oksijen radikallerinin birikiminin azalmasıyla protein, lipit ve nükleik asitlerin oksidasyondan zarar görmesinin önlendiği ve daha fazlası…

Bütün bu vb. uygulamalarla aç kalmayla elde edilecek kazanımlar Oruç tutanlar içinde bir ay boyunca medya da hep söylenir. Oruç tutanlar elbette sıhhat bulacaktır.

Müslümanların tuttuğu gerçek oruçların sadece sağlıkla ilişkilendirilmesi midir acaba yaratıcının dileği?

Oruç birilerin zannettiği gibi sadece aç kalmak ya da açların halinden anlamak değildir elbette. Yaşadığı hayatta bedeninde ve ruhunda “iyiden kötüye, kötüden iyiye” doğru bir hal değişimini sürekli yaşayan insanın arınma, tefekkür, hayatına yeniden yön verme vakti ve gayretinin de olduğu yolculuğudur aynı zamanda.

Bu yolculukta arayış içindedir insan. O halde “neyin arayışı ve gayretinde olacağız” Sorusuna verilecek cevapta “Rahmet, mağfiret, arınma ve kurtuluş gayreti” olsa gerektir.

Oruç ayı başlı başına bir sabır ayı dense yeridir. Rabbin kulundan istediği belli başlı fiillere karşı gösterdiği/göstereceği iradesi, amaçtan yoksun bir bekleme olayı (sabır) değildir. Bu sabrın neticesinden beklenen ‘’lokmadan kesilen kulun Lokman kesilebilmesidir.’’

Bu ayda açlık ve tokluk arasındaki serüvenini, hayat ile ölüm arasında bir hal aldırabilenler ne mutlu.

Belli başlı bazı eylemlerinden, sıfatlarından ve zatından vazgeçmeyi başarabilenlerin bir ayı olan Ramazan da oruç tutanlar kazandıkları güzel hasletleri sürdürme gayretinden de vazgeçmemeleri gerektiğini bilmeli, farkındalık bilincini de sürekli akılda tutmaları gerektiği şuurunu da her daim korumalıdırlar.

Hayat gayelerimizi unutarak kendimizi bilmemize bile engel olanlar listesi oldukça kabarıktır. Bu listeden; nefis, şeytanımız ve gafletimiz farkındalığımızın en büyük engelleri arasında yer alır.

Kavuştuğumuz rahmet ayında yola çıkmanın güzelliği kadar, doğru yolda olmak ve yol almakta bir o kadar güzel olsa gerektir.

Sağlığı, sıhhati yerinde mükellef bir insana, ömür dedikleri yolculuk hakkında öğretiler sunmuyorsa bir oruç; aç kalmaktan öteye geçmeyecektir.

Sadece aç kalmaktan ibaret olacak bir oruç, insan için her yıl bir aylık sorumlu olduğu yolculuktan nasipsiz kalmasından ibaret olacaktır.

Bu ayda vesvese ustası şeytanı zincire vurabilen yiğitlere, orucun ruhu ve sırrına vakıf olan itidalli ve istikrarlı şekilde yaşam yolculuğumuzu sürdürmesi gerektiğini bilen hakikat yolcularına selam olsun.