Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Siber Güvenlik ve Dijital Okuryazarlık

Siber Güvenlik ve Dijital Okuryazarlık

Siber güvenlik söz konusu olduğunda cehalet mutluluk değildir.

Allan Friedman

 

İlk defa 1997 yılında Paul Gilster tarafından kullanılan dijital okuryazarlık kavramı Covıd 19 Sürecine kadar pek çoğumuzun gündeminde bile değildi. Kuşaklar arası farklılıkları tanımlarken dijital yerli ve dijital göçmen tanımlamalarını çoğumuz duymuştur. Yakın zamanda okullarımızda seçmeli ders olarak okutulan Medya Okuryazarlığı bile toplumun büyük kesimi tarafından tam anlaşılmamışken yeni bir okuryazarlık becerisi (dijital okuryazarlık) hızlı bir şekilde gündemimizde yer almak zorunda.

Dijital okuryazarlık akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar ve masaüstü bilgisayarlar gibi ağ cihazları aracılığı ile bilgiyi bulma, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşabilme becerilerini ifade eder. Dijital okuryazarlığın bilgisayar okuryazarlığı veya dijital becerilerden farklı olduğunu belirtmek gerekir.

Dijital okuryazarlık,  bilgisayarlar, tabletler, cep telefonları, sosyal medya kullanımı konularında öncelikle teknik uzmanlık ve kullanım becerilerinden ziyade düşünce yapısında bir değişim gerektiren bir olgu olarak ele alınmak zorundadır.

Güvenlikten eğitime, sağlıktan enerjiye, bireysel alışkanlıklardan ticari faaliyetlere kadar her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı, veri kontrolünün tekelleştirilmeye çalışılması ve bu alanda kötü niyetli bir elit tarafından bütün ahlak kurallarının hiçe sayılması denilebilir.

Neden bu beceri konusu ele alındığı sorulabilir. İster dijital yerli, isterse dijital göçmen kim olursa olsun, her iki kesimde yer alan bireylerin bu becerilere yeterince sahip olmadığı bilinen bir gerçek olarak karşımızda durmakta. Bu konularda eğitimciler olarak öncelikli görevlerimizden birisi de bu konuda toplumsal farkındalıklar oluşturmak olmalıdır.

Her birey şu soruları kendilerine sormalı(!)

Zihnimi ben mi yönetiyorum, zihnim mi beni yönetiyor yoksa zihnim başkaları tarafından mı yönetiliyor? Bu sorulara istediğiniz cevapları vermekte özgürsünüz…

Ancak toplumun büyük kısmının dijital okuryazarlık becerilerine sahip olmazsa zihinlerinin başkaları tarafından yönetileceğine itiraz etmeyeceğimiz de aşikârdır. Gençler arasında bilinçsiz, sosyal medya ahlakından uzak internet kullanımı her gün daha çok artmakta ve bu durum gençlerin kendi değerlerine yabancılaşmasında etkili olmaktadır. Bununla birlikte ebeveynlerin ve yetişkinlerin dijital okur yazarlık becerilerinin kuşak farklılıklarından dolayı öğrencilere göre yeterince gelişmemiş olması ve bu kültürün toplumda yeterince yerleşmemesi, siber güvenlik konularında yaşanabilen olumsuzluklarda en önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmakta. Son yıllarda yaşanan hızlı bilimsel ve teknolojik gelişme ve yeniliklerin, toplumumuzun hayat tarzını, aile yaşamını, değer yargılarını etkileyerek bazı değişimlere/dönüşümlere yol açmıştır.

İnternette sıkça karşılaşacağınız bir söz vardır: ‘Tek rakibimiz uykudur.  Biz uykunun dışında her şeyi kendi çıkarımıza kullanırız.’  Yaşanan salgın süreciyle beraber uyku dışında kalan sürenin haricinde nerdeyse 24 saatin 16-18 saati sanal bir dünya vatandaşıymış gibi hareket eden/ettirilen bir topluma doğru atılan koşar adımlar, bu sözleri ifade eden topluluklara yapılan en büyük hizmet değil de nedir? Malumunuz uyurken bile cep telefonundan ayrılmayan bir nesille karşı karşıyayız.

İkna laboratuvarları kuran Google başta olmak üzere, insanları ikna edip çeşitli şekillerde ilgilerini nasıl çekeriz, diye çalışmalar yapan dijital platformlar hız kesmeden çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Bu durumlar özellikle Siber güvenlik konularında önlem almamızı da kaçınılmaz kılıyor.

 Bütün bu olanlara yönelik hassasiyet boyutları farklı da olsa toplumun değişik katmanlarınca iyileştirmeye yönelik çalışmalar da yapılmakta/gayret gösterilmektedir.

 İnsanın hayatını onurlu bir şekilde sürdürebilmesi için vazgeçilmez kabul edilen temel hakları vardır. Din, akıl, namus, can ve mal güvenliği bu hakların önde gelenleridir.

Şehit Cevher Dudayev’in çok güzel bir sözü var: ‘’Cesurluk, kölelikten nefret, tarihimizin ve bize inanç veren İslam’ın fıtratında var.”

Dijital çağda köle olmamak adına etkin bir dijital okuryazarlık, Siber güvenlik, Sosyal medya ahlakı başta olmak üzere gerekli tüm konularda gençlerimizi en güzel şekilde eğitmek ve toplumu bilinçlendirmek zorundayız. Aksi durumda bahsedilen 5 temel hakkı korumak tehlikede demektir.

Yaşanan son teknolojik gelişmeler beraberinde siber güvenlik meselesini önemli bir hale getirmiştir. Bireyler, şirketler, kurumlar, devletler yaşanılan zorunlu dijitalleşmeden dolayı kendilerine ait her türlü bilgi, belge, sır, hizmet, özel bilgi akla ne gelirse gelsin rakiplerinden ya da düşmanlarından korumak zorundadırlar.

Alınan tüm önlemlere, ayrılan dev bütçelere rağmen bir türlü veri hırsızlığının önüne geçilemiyorsa bunun sadece teknik bir mesele olmadığını bilmek gerekiyor. Çünkü bu duvarlarda belli bir süre sonra aşılıyor. Siber güvenlik konusunda başarı isteniyorsa insan ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiği vurgusunu yapan Rob May’in bir duvar kurulacaksa ‘’esas güvenlik duvarını insanla (humanfirewall) kurmak gerekiyor düşüncesini de haklı çıkarıyor denilebilir.

Kişiler gerekli bilgi ve donanımlara sahip olduklarında bireysel olarak siber güvenliklerini sağlayabildikleri, kişisel değerli bilgilerini koruyabildikleri gibi, çalıştığı bir kurumda da her türlü teknolojik tedbir alınsa da farkına varmadan zarar vermeleri önlemi de alınacaktır.

Gelinen noktada gerçeklere ve yaşananlara sırtımızı dönemeyiz. Çocuklarımızın siber alemde karşılaşabilecekleri her türlü istismardan, online şiddetten korumak, online ortamlarda verilen şiddetin fiziksel ortamlara taşınmasını engellemek, her türlü yalan haber ve maniplasyonlara karşı uyanık olmak, nefret söylemlerine ve ülke bütünlüğünü bozacak faaliyetlere karşı tepki gösterebilmek, siber alemde gerçek hayattan kopmadan, sanallaşmadan güvenle hareket etmek için  bu alandaki okur yazarlığı ve toplumsal bilinci arttırmaktan başka çaremiz bulunmuyor.

Endüstri 4.0’ın temelinde yer alan dokuz ilerlemenin (arttırılmış gerçeklik, büyük veri ve analitik, otonom robotlar, simülasyon, yatay ve dikey sistem entegrasyonu, katkı maddesi üretimi, siber güvenlik, bulut, endüstriyel nesneleri interneti) halihazırda imalatta kullanılmasına rağmen dönüşüme uğrayacağı, dijitalleşmenin uzun yıllar hızla ilerlemeye devam edeceği gerçeğini de hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz.

Eskiden çocuklarımız saatlerce sokakta oynarken nasıl onların gerçek hayatta güvenliklerine yönelik tedbirler almak görevimizse, bir nevi siber yurttaşa dönüştürülmek istenen sanal dünyada da önlem almak zorundayız. Zorunlu uzaktan eğitim süreciyle birlikte okullarında yüz yüze eğitimden uzak kalan, gününün çok az bir kısmını gerçek vatandaşmış gibi yaşayabilen gençlerimizi de haberdar etmek, farkındalık oluşturmak, uygun eğitim uygulamaları, politikaları geliştirmek öncelikli görevimizdir.

Çağlara göre adı, istediği beceriler değişse de kadim kültürümüzün bizden istediği bir okuma becerisi nasıl olmalı? Son cümle: Gözle gören, dille telaffuz eden, akıl ile tercüme eden, kalp ile tavır alan bir okuma becerisi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi