Telepati
“Allah insana kâinatın bütün sır perdelerini yırtacak kabiliyetler vermişti”
Cabir bin Hayyan
Elon Musk’tan gündemi oluşturacak bir adım daha… Kurucusu olduğu nöroteknoloji şirketi Neuralink, ilk kez bir insana beyin çipi yerleştirmeyi düşündüklerini açıkladıkları günden beri bazı tartışmaları da beraberinde getirmişti. Geçtiğimiz günlerde bu konuda düşündüklerini başardıklarını sosyal medyadan duyurdular. Bu yeni kavram “Telepati…”
Tesla, SpaceX ve X’in sahibi Amerikalı Elon Musk, kurucusu olduğu nöroteknoloji şirketi Neuralink’in ilk kez bir insana beyin çipi taktığını açıkladı. İyileşme sürecinin iyi gittiğini belirten Musk, ilk sonuçların "umut verici" olduğunu ifade etti.
Musk, ilk Neuralink ürününün adının "Telepati" olduğunu belirterek şu ifadelerde bulundu: “Telepati, telefonunuzu veya bilgisayarınızı ve bunlar aracılığıyla hemen hemen her cihazı sadece düşünerek kontrol etmenizi mümkün kılacak.” İlk kullanıcıların uzuvlarını kullanma kabiliyetini kaybetmiş kişiler olacağını kaydeden Musk, "Stephen Hawking'in hızlı bir katip veya müzayedeciden daha hızlı iletişim kurabildiğini hayal edin. Hedef bu" ifadelerini kullandı.
Musk ve ekibi, bir insan saçından da ince olan çipleri maymunlar ve deney farelerinde denedi. Beynin hareket niyetini kontrol eden kısmına yerleştirilen çipler, beyindeki sinyalleri başarıyla yorumlayarak cihazlara aktarınca Neuralink, Amerika Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) başvurdu. FDA da Mayıs 2023’te insanlar üzerinde testler yapılması için onay verdi. Altı yıl sürecek çalışmayla, insan saçından daha ince 64 adet esnek iplik, beynin belirli bölgelerine yerleştirilecek.
Kablosuz olarak şarj edilebilen bir pille çalışan deneysel implant “Telepati,” 2030 yılına kadar sürecek deneylerin başlangıcı olarak paylaşıldı.
Şirket, insan beyniyle bilgisayar arasında bağlantı kurarak karmaşık nörolojik sorunlara çözümler üretmeyi amaçladığını söylüyor.
Beyin sinyallerini kaydederek kablosuz şekilde bir cihaza gönderiyor. Böylece kişinin ne şekilde hareket etmek istediğine ilişkin sinyaller bilgisayarda işlenebiliyor.
Elon Musk, Telepathy adlı cihazın "Sadece düşünce yoluyla telefon, bilgisayar ve tüm elektroniklerin kontrolüne izin vereceğini" kaydetti.
Neuralink şirketinin rakiplerinin de benzer cihazları beyne yerleştirmeyi başardığı daha önceden bilinenler arasında. Neuralink'in rakiplerinden Utah merkezli Blackrock Neurotech adlı şirket, 2004 yılında ilk beyin implantını gerçekleştirdiğini duyurmuştu. Precision Neuroscience adlı şirketin de felçli hastalara destek olacak implantlar ürettiği biliniyor. Ancak Elon Musk ve şirketinin yaptığı son açıklamalar bu konuda oldukça mesafelerin kat edildiğini de gösteriyor.
İnsan sağlığı açısından olumlu yönden ele alındığında beyin-bilgisayar ve beyin-beyin arayüzü sistemlerinin yapay zekâ teknolojisi ile bir arada kullanılması gelecekte önemli gelişmelere öncülük edebilecektir. Felçli insanların hareket organlarını tekrar kullanabilmesi, ilerleyen evrelerde vücuttaki neredeyse her kasın işlevini yitirmesiyle sonuçlanan ALS gibi hastalıklarda hastaların başka insanlarla iletişim kurabilmesi bu teknolojiler sayesinde mümkün olabilir yönündeki açıklamalar birçok hasta için umut kaynağı olacak gibi.
Belki de atılan bu adımlarla gelecekte Yapay Zekâ ile yarışabilecek insanlar olarak bizi bekliyor olabilir. Eğer bu şirketlerin hayallerinde yatan gizli gerçeklerden birisi de “Transhumanizm” değilse elbette insanlık kazanacaktır…
https://bbnhaber.com.tr/yazarlar/yilmaz-tasci/nesnas-olmamak-2133
Bütün bu açıklamalar ışığında sırların çözülmesiyle bilimde nerelere ulaşabileceğimiz konusu, insan beyninin gizemli sırları çözüldükçe ve teknoloji ilerledikçe olamaz denilen birçok şeye şahit oluyoruz. Aslında bilim adamları bizlere bu konular hakkında önceden bilgiler sunsa da hâlihazırda hayal ötesi gibi görünüyor. Ancak yıllar ilerledikçe yaşanan gelişmeler insanlığı şaşırtmaya devam ediyor. Örnekler sunmak mümkün…
Bunlardan biri her yıl düzenlenen ve takip edilmesi gerektiğini düşündüğümüz World Government Summit (Dünya Hükümetleri Zirvesi). Bu zirve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde her yıl düzenlenen bir etkinliktir. Fütürizm, teknoloji yeniliği ve diğer konulara odaklanarak hükümet süreci ve politikaları hakkında küresel bir diyalog için hükümetteki liderleri bir araya getiriyor. Ünlü fizikçi Michio Kaku’nun bu zirvelerden birinde yaptığı açıklamalar o yıllarda belki hayal gibi algılanmıştı. 2030-2040 lı yıllarda hayatımızın nasıl ilginç bir hal alacağıyla ilgili yorumlarda bulunan Kaku: yıllar geçtikçe dilimizin evrileceği ve teknolojideki gelişmelere ayak uyduracağı yönünde açıklamalar yaparak hâlihazırda zihinlerimizdeki “Bilgisayar” kelimesinin dilimizden çıkacağını da söylemişti. Ünlü fizikçiye göre, gelecekte bedenimizden sokaklarımıza her şey bilgisayarı içereceğinden “bilgisayar” terimine gereksinim duymaz hale geleceğiz. “Yeni bir dünya hakkında konuşuyoruz. Hayal ettiğinizi yaratabildiğiniz bir gelecek” diyen Michio Kaku; 3 boyutlu yazıcıların hayatımızın dokusunu değiştireceğini, ayakkabıdan takıya kadar birçok şeyin kendimize göre üretebileceğimiz bir gelecek betimledi. Ve yarının dünyasında çocuğunuz için bir oyuncak istiyorsanız bunun, internetten indirip salonunuzda basmak kadar basit olacağını iddia etti. Michio Kaku’nun ifadelerinden, zihninde duvarlarla konuşabileceğimiz bir geleceğin bizi beklediğini de görmek mümkün. Gelecekte akıllı duvar kağıtlarına sahip olacağımızı söyleyen Kaku bu teknolojiyi şöyle açıklıyor: “Bu kağıt istediğimiz herhangi bir bilgiyi bize gösterebilecek, aynı günümüzdeki bilgisayar ekranları gibi. Duvarlarımıza konuşmakla kalmayacak, onlardan cevap da alacağız. Dolayısıyla geleceğin dünyasında gelişen teknoloji iç mimarimizi de etkileyecek ve duvarlarımız telefon, laptop ve TV ekranı işlevlerini görebilecek. Ünlü fizikçi gelecek konusunda öngörülerine anlık çeviri yapabilen “lensler” ve bizi her yere götürecek otonom arabalarla devam etti. Kaku, “kusursuz kapitalizm” olarak tanımladığı bir geleceğe ilerlediğimizi, aracıları kaldıracağımıza ve kazananın tüm toplum olacağına inandığını söyledi.
İşin içinde kapitalizm varsa dikkatli olmakla birlikte bütün bu gelişmelere iyimser yönden bakarsak inşallah kazanan tüm insanlık olur.
İkinci ve son örnek ise gençlerimize hakkıyla tanıtamadığımız, fikirleri hala bizleri şaşırtmaya devam eden tıp, astronomi, matematik, felsefe ve dönemin diğer ilim alanlarına yayılmışsa da birinci derecede bir kimyacı olarak kabul edilen, Bacon’un ifadesiyle “üstatların üstadı” diye söz ettiği 8. Yüzyılda yaşamış Cabir bin Hayyan.
Hayyan… Canlıların kendiliğinden oluşumu ve suni yolla canlı üretme" fikrini savunmaktaydı. Cabir’e göre Allah ilk önce dört unsuru yani hava, su, ateş ve toprağı yarattı, sonra da onlardan maden, bitki, hayvan ve insan varlıklarının oluşumunu ve üremesini "irade" etti. Temelde ilahi yaratma fikrini kabul eden Câbir, bazı bitki ve hayvan türlerinin, hatta ilk insanın, kendiliğinden vücut bulduğunu kabul etmekten öte, minerallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların suni olarak laboratuvarda üretilebileceğini bile iddia etmektedir. Câbir, kendiliğinden oluşu tevlid ve tevellud, suni oluşumu tevalud ve tekvin, ilahî yaratma fikrini de kevn ve halk terimleriyle açıklamaktaydı
Câbir’e göre insan, varlık âleminde bulunan her bir varlığı (insan dâhil) baştan düzenleme, yok iken var etme yeteneğine ve gücüne sahiptir. Bunun için onun yapması gereken tek şey, varlık tekinin kendisinden terkip olunduğu unsurlarını ve bu yapının sayısal kodlarını tespit etmektir. Ancak insanın bu var edişi Câbir’e göre de Allah’ın yaratımıyla kıyaslanamaz. Zira yaratıcı olarak Allah’ın bir şeyleri yaratması ile yaratılan bir varlık olarak insanın bir şeyleri yaratması aynı kategoride değerlendirilemez. Çünkü insan bu anlamda Allah ile eş değer bir varlık değildir. Onun hayatı ve eserleri incelendiğinde cümleleri belki bize çok iddialı gibi gelebilir ancak onun daha çok anlatmak istediği şey, insanın gücü ve iradesi nispetinde aklını da kullanarak varlık âleminde yapabileceği en üst şeyleri yapabilme kapasitesini kullanmasıdır. Aksi takdirde insan, sonlu, sınırlı ve ölümlü bir varlıktır. Ondan gücü ve kapasitesini aşan şeyleri yapmasını beklemek inancımız gereği söz konusu değildir.
Rahmetli Fuat Sezgin’in Bilim Tarihi Sohbetleri eserinde “beşer bu kâinatta her sırrın çözümüne ulaşabilir” diyen Hayyan hakkında şu ifadelere yer veriyor.
Mesela tuhafınıza gidecek ama İbn-i Hayyan'ın "tevlid" diye bir prensibi var. Diyor ki: "Allah beşere yeni şeyler üretme kabiliyetini vermiş." Bunu derken de Müslüman olduğunu inkâr etmiyor. "Allah bize bu kabiliyeti vermiş" diyor. "Halkullah, halkun lena" yani "Allah'ın yarat- ması ve bizim yaratmamız" diyor. Fakat bunu söylerken bu duruma dinden uzaklaşmak anlamında bakmıyor. Bunu 8. asırda söyleyebiliyor.
"Biz taş teşekkül ettirebilir miyiz?" sorusuna, "evet" diye cevap veriyor.
"Biz cansız bir varlık oluşturabilir miyiz" sorusuna "evet" diyor.
"Nebat teşekkül ettirebilir misin?", "evet" diyor.
"Hayvan teşekkül ettirebilir miyiz?", "evet" diyor adam.
Kendine o kadar inancı var ki! Allah'ın insana o kadar büyük bir kudret verdiğine inancı var adamın.
700 harflik bir alfabe yapıyor. Niye biliyor musunuz? Bütün hayvanların seslerini ifade edebilmek için. Böyle müthiş bir insan...
Elon Musk’ın Telepati çalışmasıyla ilgili kapanış sözümüz ise şu olacaktır:
Yaşadığı çağda; kâinatın matematiksel ölçülere göre yaratıldığını, hisleri bile ölçebileceğimizi söyleyen ‘’Allah insana kâinatın bütün sır perdelerini yırtacak kabiliyetler vermiştir’’ diyen Hayyan’ı bizden önce anlayanlar bilimde açık ara önde gidiyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.