Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Tempo giusto

Tempo giusto

“Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.

Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.” (C.Rumi)

İnsanın dinleme ve dinlenme kabiliyetini yitirdiği dönemleri yaşıyoruz. Herkes fiziksel ve zihinsel olarak dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Bunu bir lüks olarak değil, sağlığımız için bir gereklilik olarak değerlendirmemiz gerekir.

Milyonlarca öğrencimiz okullarımızda ilk dönemi, 19 Ocak 2024 Cuma günü birinci dönem sonu karnelerini alarak tamamlayacaklar.

Karne heyecanı her zamanki canlılığını sürdürmekte.15 günlük sömestr tatili, 4 Şubat 2024'te tamamlanacak olup öğrencilerimiz 5 Şubat 2024 Pazartesi günü tekrar okullarına kavuşacaklar.

Öğrencilerin okul başarıları, sadece kendilerini ve ailelerini değil, bütün bir eğitim camiasını ülkemizi ve geleceğimizi ilgilendiren bir konudur.

Öğrencilerimizin karne notlarının sadece onların eğitimdeki başarısını değil, genel olarak okul yönetiminin, öğretmenin, anne ve babalarında çabalarının sonuçlarını ölçtüğünü de bilmek gerekir.

Çocukların güçlü yanları olduğu gibi geliştirmesi gereken yanları da var. Bu bağlamda ailelerin çocuklarına kısa dönemli hedefler belirlemeleri önem arz ediyor.

Ayrıca Karne başarısı sadece akademik derslerdeki başarıların bir göstergesidir. Duygu, düşünce, değer davranışlar, diğer tutumlar hakkında detaylı bilgiler sunmaz. Karne öğrencilerimizin değerini, şahsiyetini, kişiliğini ve zekâ düzeyleri hakkında bilgi verecek bir gösterge değildir.

Bazı vizyon ve misyon sahibi özel okullarda, okulların son haftası uygulanan öğrencilerin akademik başarılarının yanında, onların kişisel gelişimlerine zenginlik katacak ve okul aidiyet duygularını güçlendirecek faaliyetlerin önceden de uygulanmakta olduğunu biliyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığınca ülke genelinde resmi/özel tüm okullarda 15-19 Ocak 2024 tarihleri arasında hafta boyu öğrencilerin çok yönlü gelişimine odaklanan; bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin yapılması, kendilerini ifade edebilecekleri etkinliklerin gerçekleştirilmesi istenmesi ve bu konuda özel etkinlik planları uygulamasının bu yıl hayata geçirilmesi yerinde bir karardır. Bu karar doğrultusunda okullarda örnek başarı hikâyeleri, iyi uygulamalar, özgün çalışmalar ve çevre/insan duyarlılığına dair faaliyetlerle hafta planlaması yapılması istenmiştir.

Sosyal etkinlik çalışmalarının çocukların sosyalleşmelerine, kendilerini ifade etmelerine, onların kendilerini tanımalarına yardımcı olduğu ve sorumluluk bilinci oluşturduğu tüm eğitimciler tarafından bilinen/bilinmesi gereken bir gerçektir. Sosyal etkinlik çalışmalarını öğretmenler bir görevin ötesinde öğrenci kişilik hizmeti olarak ta görmeli ve insan yetiştirme noktasında fırsat olarak ta ele almalı, sadece okulun son haftalarıyla sınırlı tutmamalıdır. Bu düşüncenin dışında kalan bir öğretmen, yönetmelik gereği ya da mevzuat emrettiği için bu çalışmaları yaparsa istenen fayda sağlanamayacaktır. Ayrıca bu durum sadece okulun değil, ailelerinde sorumluluk alması, imkânlar dâhilinde çocuklarına fırsatlar sunması gereken bir konudur.

Bu tatil döneminde öğrencilerin, sosyal, kültürel, sportif, sanatsal etkinliklere katılması, kitap okuması, şehir kültürünü geliştirecek faaliyetlerde bulunması da oldukça önem arz etmektedir.

Derslerde başarılı olmanın gerçek hayatta da başarılı olunacağı anlamına gelmediğini de belirtmek gerekir. Gençlerle onların akademik başarılarına yönelik olarak çatışmaya girmeden rol model olmak, amaç belirlemelerine yardımcı olmak onların gelişimine büyük katkılar sunacaktır.

Geldiğimiz noktada öncelikli olarak öğretmenlerin ve beraberinde velilerinin, öğrencileri çok yönlü yakından tanımaları gerektiği bilgisinin ötesinde bireysel farklılıklara saygı duymanın çok önemli olduğu bilgisini kabul etmenin dışında bunların da geliştirilmesi zorunluluğu ve anlayışının hâkim olduğu dönemlerin içinde yaşıyoruz.

Öğrencilerin öğrenmesini engelleyen ve yeter derecede öğrenememelerine sebep olan en önemli etmen, onların temel yaşantılarındaki yetersizliklerdir. Bu durum ilkokulun birinci sınıfından üniversitenin son sınıfına kadar önemli bir neden olarak ortaya çıkmaktadır. Yeterli öğrenme ve gerekli kazanımlar noktasında problemlere neden olan bu temel yaşantıları dört alanda toplayabiliriz. Bunlar:

1-Yeterli bir okuma becerisine sahip olamamak.

2-Derslerin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olamamak.

3-Çalışma planı yapmada, çalışmayı düzenlemede, çalışacak konunun üzerinde düşünmenin yoğunlaştırılmasında yeterli olamamak.

4-Çalışılacak konuda bilgi toplama, kitaplıktan, dijital dâhil her türlü doğru kaynaktan yararlanmada yeterli olamamak.

Dijital Çağ beraberinde kolaylıklar getirdiği gibi yeni sorunları da üretebiliyor. Eğitimciler olarak konu merkezli öğretim anlayışı ve yaklaşımlarıyla mevcut öğrenme engellerini aşmak mümkün görülmemektedir. Öğrencilere bilgi, tutum ve anlayışlar geliştirecek ve kazandıracak olanlar öncelikli olarak öğretmenler yükümlü olduklarından dolayı çözüm de öğretmenlerde bitecektir. Öğretmenlerimiz öğrencilerini sosyal, duygusal, akademik ve kariyer konularında yetiştirmek için öğrenme engellerini bilmek ve çözümler geliştirmek gibi sorumlulukları da vardır. Kararlı olan insan duraksamalarla vakit öldürmez. Kaldı ki öğretmenlik mesleğinde bu ara tatiller birilerince zannedildiği gibi bir duraksama da değildir. Eğitim sürecinde verilen bu ara tatiller bu konuları düşünmek ve çözümler üretmek adına sunulan güzel fırsatlardan birisidir. Bir nevi “tempo giusto durumu…”

Bedeli bir şekilde ödenen/ödenecek hayat serüvenimiz var. Veliler ve öğretmenler olarak esas olan; sorunların çözümüne çocuklarımızı, öğrencilerimizi aktif olarak katmak ve onların sebat ve ümit duygularını canlı tutmaktır. Aksi durumlarda aşılamayan her engel beraberinde bir bedel ödetecektir.

Arthur Miller’ın aşağıdaki sözleri bu durumu farklı bir anlamda özetliyor:

“Öğrenmenin de maliyeti vardır;

Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenir…

Otoriteden öğrenenler özgürlük bedeliyle öğrenir…

Deneyerek öğrenenler etiket fiyatından öğrenir…

Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla öğrenir…

Hayattan da öğrenemeyenler; boşa gitmiş hayatlarıyla öğrenirler…”

Engeller aşılsa da öğrenmek bilmek te değildir aynı zamanda. Yunus’tan bir cümleyle bitirelim: “Bilmek olmak değildir. Olmaya bak, olmaya…” Müzisyenlerin tempo giusto dedikleri hızda hayatın peşinden koşmanız, sebat ve ümit duygularınızı canlı tutmanız dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi