YKS sonuçlarının açıklanmasının ardından üniversite adayları için sırada tercihler var.

Önemli bir karar aşaması! YKS tercihlerinde dikkat edilmesi gerekenler ve meslek seçiminin önemi...

Çoğu kişinin okuduğu bir sahne:

Harikalar Diyarındaki ağaçlıklı bir bölgede önüne iki yol çıkan Alice kararsızlık içindeyken, romanın karakterlerinden biri olan "Cheshire kedisi" beliriverir...

Alis kediye "Bu yollardan hangisini seçeyim" diye sorar.

Kedi bu soruya "Nereye gitmek istiyorsun" sorusu ile cevap verir.

Alice "Bilmiyorum" deyince kedi "Nereye gideceğini bilmediğine göre hangi yola girersen gir, ne fark eder ki" der.

Alis "Yine de bir yere varırım herhalde" deyince kedi bu defa da "Evet, yeterince yürüyebilirsen" der…

Gelelim tercihler konusuna…

25 Temmuz 2024’te başlayıp 02 Ağustos 2024 tarihinde sona erecek olan, velileri ve öğrencileri bekleyen zorlu bir süreç var.

Yayınlanan kılavuza göre bir programa kayıt hakkı kazanan adaylar, kayıt işlemlerini 19-23 Ağustosta yapacaklar. Elektronik kayıtlar ise 19-21 Ağustos’ta gerçekleştirilecektir.

Bu önemli konu, veli ve öğrencilerin zihinlerini oldukça meşgul edecektir. Özellikle meslek seçimi konusunu da yakından ilgilendiren bu süreçle ilgili dikkatli davranmak gerekiyor.

Her yıl olduğu gibi açıklanan sonuçlarla birlikte üzülenler de var, sevinenler de…

Öncelikle sonuçlar ne olursa olsun, tüm öğrencilerimiz bu ülke için bir değer olduğunu bilmeli, sınavların bir son değil yeni bir başlangıç olduğunu akıllarından çıkarmamalıdırlar.

Her bir öğrencimiz bu ülkenin kaderini belirleyecek ve yön verecek şahsiyetler olduklarını hiçbir zaman unutmasınlar.

Seçecekleri ve mutlu olacakları bir meslek; sadece kendileri için değil, bu ülke içinde büyük önem arz etmektedir.

MEB bu yıl ilk kez YKS tercih sürecinde ailelere rehberlik etmesi amacıyla “Tercih Süreci Ebeveyn Kılavuzu” yayınladı.

Kılavuzda tercih süreci, üniversitelerle ilgili detaylı bilgiler ve sıkça sorulan sorulara yönelik cevaplara ulaşılabilecektir.

Kılavuza meb.ai/pd7qyz adresinden ulaşılabilecek.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da başarı sıralaması adayların beklediği şekilde gerçekleşmedi.

Sınavın zorluk ve kolaylık değişkenliğindeki farklılıklar, bazı derslerde soruların önceki yıllara göre zorluk düzeylerinin farklı olması, Sınav süresi kullanım beceri farklılığı, orta öğretim başarı puanlarının farklılığı, baraj puanı olmamasıyla birlikte sınava giren sayısındaki artışla standart sapmaya göre yaşanan artışlarla, önceki yıllara göre belirli puan aralıklarında yığınsal dağılımlarda farklılıklar göstermektedir.

Bu durum tercih aralığının geniş tutulması gerektiğini, puana göre değil ÖSYM sayfasında geçmiş yılların verileri de incelenerek başarı sıralamalarına göre, puanlarda düşebildikleri kadar tercih yapmalarını gerekli kılmaktadır.

Tercihlerde dikkat edilmesi gereken bir başka konuda YÖK Başkanının bazı açıklamaları olmuştur:

YÖK Başkanı Erol Özvar, geçtiğimiz haftalarda devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatıldığını ve bazı bölümlerde kontenjanlarda değişikliğe gidildiği kararı aldıklarını açıklamıştı.

YÖK Başkanı Erol Özvar, açıklamalarında şu ifadelere yer vermişti: Bu dönem üniversitelerimizdeki program kalitesini artırmaya yönelik belki de en önemli çalışmamız devlet üniversitelerimizdeki ikinci öğretim programlarının kapatılması olmuştur. Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir. Vakıf üniversitelerimizin de gelecek yıla yönelik planlamalarını buna göre yapmalarını bekliyoruz."

Mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik ve temel bilimlere özgü bazı programlarda da kontenjanları azaltma kararı da aldıkları dile getirilmişti.

Geçen sene 1308 ikinci öğretim programına yaklaşık 80 bin öğrencinin yerleştiği yönündeki açıklamalar ve bazı bölümlerde kontenjan azaltmasına gidilmesi de düşünüldüğünde adaylara tercihlerinde dikkatli olmalarını ve uzman desteği almalarını özellikle öneriyoruz.

Üniversite bir dönüm noktasıdır. Üniversite tercihlerinde çok dikkatli olmalıyız.

Yayınlanacak Tercih Kılavuzları çok dikkatli incelenmelidir.

Sırf birileri mutlu olsun ya da 'kazanamamış' demesinler diye kesinlikle puanımızın yettiği üniversiteyi tercih etmemeliyiz.

Bu süreçte kararlarımızda etkin rol oynayan bazı kişiler elbette ki olacaktır. Değer verdiğimiz kişilerin düşünceleri bizim için önemlidir ancak mesleği icra edecek kişide biziz. Yani son kararı kendimiz vermek zorundayız.

İçinde yaşadığımız süreç ve gelecekle ilgili birçok mesleğin hayatımızdan çıkacağını ya da önem sırasını kaybedeceğini de aklımızdan çıkarmayalım.

En çok istediğimiz üniversiteden başlayarak listemizi düzenlemeli, pişman olacağımız bir yeri yazmamalıyız.

Öncelikle Kendimizi Tanıyalım. Öncelik sıramızı belirledikten sonra alternatif seçeneklerimiz olup olmadığını sorgulayalım.

Alanları ve Meslekleri Tanımaya çalışalım, bu konuda rehber öğretmenlerden ve uzmanlardan destek alalım.

Bu meslek bana uygun mu diye düşünelim. Üniversite Sınavında başarılı olmak seçeceğiniz meslek te ve hayatta başarılı olacağınızın garantisi değildir.

Doğru meslek seçimi gerçekten zordur. Hayatımızın geri kalanını severek yapacağımız doğru mesleği seçmek zorundayız.

Hangi işi yaptığımızdan ziyade o işi nasıl icra edeceğimizi/etmememiz gerektiğini anlatan güzel bir söz vardır.

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ’Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin…”

(Martın Luther Kıng)

Gençlerimizin seçecekleri, mutlu olacakları ve sorumluluklarını yerine getirecekleri iyi bir üniversite sadece kendileri için değil, bu ülke içinde büyük önem arz ediyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun verileri göre, 2030’lu yıllarda yaklaşık 1,7 milyon yeni iş kolunun ortaya çıkacağı dile getiriliyor. Ortada yaşananlara gözlerimizi kapayamayacağımız dijital bir dönüşüm süreci var. Bu dönüşüm, işverenleri, meslek adaylarını, karar organlarını ilgilendiren çok önemli bir konu olarak karşımızda durmakta. Mobil internet, bulut teknolojisi, insansız araçlar, nano teknoloji, yapay zekâ, 3D yazıcıların vb. iş dünyasındaki kullanım yoğunluğunun arttığını birçok meslek/sektörün kaybolduğunu ve dönüştüğünü/dönüşmek zorunda olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Long-COVID Süreciyle dijital teknolojilerin etkileriyle birlikte bilişim teknolojilerinin kullanılmadığı bir meslek alanı kalmadı denilebilir. Yakın zamanda yok olan eski mesleklerin yerini milyonlarca yeni iş kolları aldı ve almaya da devam edecek görünüyor.

Bu açıklamalar ışığında içinde yaşadığımız süreç ve gelecekle ilgili birçok mesleğin hayatımızdan çıkacağını ya da önem sırasını kaybedeceğini de aklımızdan çıkarmayalım.

Tarım ve Hayvancılık alanlarındaki değişimler, bio-güvenlik, siber güvenlik ve gıda güvenliği, biyolojik ürünler, tedavi yöntemleri ve aşılar, bio-terör tehdidi, halk sağlığının ve ulusal güvenliğine etkilerine dikkat etmemiz gereken bir dönüşüm çağındayız.

Yapay zekâ mühendisliği, robotik mühendislikler, siber güvenlik uzmanlığı, oyun, yazılım ve uygulama geliştiriciler, dijital pazarlama uzmanları, sağlık ve insan odaklı meslekler ön sıralarda yer alacak gibi görülüyor.

Geleceğin mesleklerini düşünmemiz ve kendimizi yenilememiz, gelişime açık olmak gelecek adına büyük önem arz etmektedir. Unutmayalım ki;

“Bugünün yaratıcı fikirleriyle ortaya konulan tüm ürünler, dünün hayaliydi.”

Bir eğitimci olarak gençlere tavsiyemiz:

Amaçlı olarak yapılan işler şartlar ile gerçekleşir ve başarı ise Allah’tandır…

Allah’ın erleri işlerini güzel yapar ve bizler biliyoruz ki “Allah işini güzel yapanı sever”

Gençlerimizin işini güzel yapan, yaratanını hoşnut eden, bayrağının al rengine sevdalı, insanlığa faydalı hizmetler sunan fertler olmaları da en önemli önceliklerimizden olmalıdır.

Adayların 2024-YKS tercihlerinin şimdiden hayırlı olmasını dileriz.